20. Hukuk Dairesi 2016/9513 E. , 2018/5501 K.
"İçtihat Metni".......
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişiler vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1958 yılında yapılan tapulama çalışması sırasında çekişmeli .......bulunan 83880 m2 yüzölçümündeki 3137 parsel sayılı taşınmaz Haziran 1949 tarih ve 49 nolu tapu kaydı uygulanarak tarla niteliğind.....ve ölü olduğu belirtilmek suretiyle ...... mirasçıları adına tespit ve tapuya tescil edilmiştir. Daha sonra yörede 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama (yenileme) kadastrosunda 289 ada 1 parsel sayısı ve 84.252,86 m2 yüzölçümüyle işlem görmüştür. Dava tarihi itibariyle taşınmaz .....oğlu ... ve ... adına paylı mülkiyet hükümlerine göre kayıtlıdır, tapunun beyanlar hanesinde “taşınmazın 31132,37 m2"lik kısmı 178 ada 1 parsel olarak tescilli orman sınırı içinde kalmaktadır” şerhi bulunmaktadır.
Davacı gerçek kişiler vekili 09/12/2013 havale tarihli dava dilekçesinde özetle, taşınmazın 1958 yılında yapılan kadastro çalışmasında müvekkilleri murisleri adına tespit ve tescil edildiğini, Orman Yönetiminin, 3402 sayılı Kanunda düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 2010 yılında kısmi orman şerhi koyduğunu, hak düşürücü süre geçtikten sonra tek yanlı şerh ve beyanların tapuya işlenemeyeceğini ileri sürerek şerhin terkinini istemiştir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, dava dilekçesindeki açıklamaya göre, tapu kaydındaki orman belirtmesinin kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Bir örneği dosyada bulunan orman kadastro haritasında 289 ada 1 (eski 3137) parsel sayılı çekişmeli taşınmazın 140 ve 141 noktalarını birleştiren hat ile 142, 143, 144, 145 ve 146 noktalarını birleştiren hattın içinde kısmen orman içinde kaldığı, bilirkişiler tarafından düzenlenen krokide de orman tahdit haritası ile irtibatlı krokide aynı şekilde gösterildiği halde orman kadastro çalışma tutanaklarından dava konusu taşınmazın orman sınırları dışında bırakıldığı anlaşılmaktadır. Şöyle ki, taşınmazın bulunduğu yerde 10/04/1991 tarihinde ilanı yapılarak kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması ile 09/07/2010 tarihinde ilanı yapılan 4999 sayılı Kanun uyarınca fenni hataların düzeltilmesi çalışması bulunmaktadır. 1991 yılında yapılan çalışmaya ilişkin dosyada bulunan çalışma tutanaklarından 25. sayfasında parsel 3 başlığında; “...bu yerin üzerinde orman örtüsü bulunmadığı, 3137 sayılı parsel olarak tapusunun verildiği, 1/25000"lik paftada açık olduğu, bu haliyle 6831 sayılı Kanun uyarınca orman sayılmayan yerlerden olduğuna oy birliği ile karar verildi ve parselin sınırlandırılmasına tarlanın kuzeybatı köşesinde ağaçlandırma sahası kenarında yerli kayaya 140 OS tesis edildi, buradan güneydoğu yönde düz hatla sol taraf devlet ormanı, sağ taraf aynı tarla olmak üzere takiple tarlanın güneydoğu köşesine geldiği, burada orman yolunun batı kenarında yerli kayaya 141 OS; güneydoğu yönde düz hatla sol taraf Devlet ormanı sağ taraf aynı tarla... yeni orman yolunun güneybatısındaki
........
çukurluk 142 OS; güney yönde düz hatla tarlanın güneydoğu köşesine 143.. batı yönde düz hatla tarla sınırının güneye döndüğü yerde buraya.......; tarlanın güneydoğuya köşe yaptığı yerde 145; batı yönde düz hatla tarlanın güneybatı köşesine 146; kuzeybatı yönde düz hatla tarlanın batıya köşe yaptığı yer orman yolunun kenarına ...kuzey yönde düz hatla tarlanın başlangıç noktasına gelen yerde poligon kapatıldı” denilerek, sınırlandırma tutanağına göre 289 ada 1 (eski 3137) sayılı parselin orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakıldığı anlaşılmaktadır. Oysa mahkemece bu yön üzerinde durularak çelişki giderilmemiştir. Orman kadastro haritası ve tutanakları ile çelişen bilirkişi rapor ve krokisine dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde, mahkemece, orman kadastro haritalarının yapımında kullanılan en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları bulundukları yerlerden getirtilmeli, önceki bilirkişiler dışında halen........ ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan .......maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resm Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı .........Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, 140, 141, 142, 143, 144, 145, 146, 147 ve 140 numaralı orman sınır noktalarını gösterir şekilde çekişmeli ve komşu taşınmazların eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları, ilk tahdit haritası, aplikasyon haritalarına göre konumu 1/5000’lik genel kadastro paftası üzerinde duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı, taşınmazın bu haritalara göre yapılan uygulamalarla ilgili konumlarını ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek ve çekişmeli taşınmazın (X) ve (Y) değerlerini gösterir şekilde koordinatlı müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ:Yukarda açıklanan nedenlerle davacı gerçek kişiler vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 11/09/2018 günü oy birliğiyle karar verildi.