3. Hukuk Dairesi 2014/20084 E. , 2015/5141 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 3. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/11/2013
NUMARASI : 2012/1536-2013/1319
Taraflar arasındaki yardım nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, dava dilekçesi ile; davacının, üniversiteyi kazandığı halde ekonomik güçlükler nedeni ile bırakmak zorunda kaldığını, eğitimine devam etmek için dershaneye gitmeye başladığını, babası davalının yardımına muhtaç bulunduğunu belirterek; aylık 1.000.00.- TL yardım nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir .
Davalı cevap dilekçesi ile; gelirinin olmadığını, ödeme gücünün bulunmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının öğrenci olmadığı, daha önce turizm okulunu kazandığı; ancak, bu okula devam etmediği; davalı babanın ise işsiz olduğu, halen bir gelirinin ve gelir getiren mal varlığının bulunmadığı; bu itibarla, davacının nafaka isteminin ve davalının nafaka yükümlülüğü altına sokmanın yasada öngörülen durum ve şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile; davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
TMK."nun 328/2.maddesinde; "Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler",
TMK."nun 364/1.maddesinde; "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür",
TMK."nun 365/2 maddesinde ise; "Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir" düzenlemelerine yer verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E; 688 K.sayılı ilamında da; "...yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği..." vurgulanmıştır.
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise; ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi de asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde, TMK."nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.
Somut olayda; davacının, dershaneye devam ettiği, annesi ile birlikte kaldığı, annesinin memur olduğu; davalının ise, çalışmadığı, annesi ile kaldığı, annesinin emekli maaşı aldığı, SGK kayıtlarından davalının yolcu taşımacılığı yaptığı ve 25/04/2012 de kaydının sonlandığı anlaşılmaktadır . Dosyadaki belgelerden, davacının, eğitimini sürdürmek amacı ile dershaneye gittiği, bu nedenle masraflar yaptığı, davalı babanın bu durumda çocuğuna yardım nafakası ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, babanın resmi kayıtlara göre düzenli olmasa bile dönem dönem çalışarak gelir elde ettiği anlaşıldığından mahkemenin red gerekçesi doğru bulunmamıştır .
O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, davalının gelir durumu, davacının giderleri, mirasçılıkta da aynı sırada yer alan dava dışı annenin de nafakaya katılma yükümlülüğü değerlendirilerek ve hakkaniyet ilkesi (TMK 4. maddesi) de gözetilerek uygun bir yardım nafakası takdir etmekten ibarettir.
Mahkemece, anılan ilkeler gözardı edilerek eksik inceleme, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçeler ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.