3. Hukuk Dairesi 2014/12302 E. , 2015/5272 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GAZİOSMANPAŞA 3. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/12/2013
NUMARASI : 2012/554-2013/1001
Taraflar arasındaki ziynet ve çeyiz eşyası iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine, karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili davacı ile davalının 24/10/2010 tarihinde evlendiklerini, davalının ailesi ile aynı apartmanda yaşadıklarını ve davalının ailesinin tarafların evliliklerine sürekli müdahale ettiğini, davalı kocanın da eşi ile hiç ilgilenmediğini, müvekkilinin 09/04/2011 günü ağabeyinin düğün hazırlıkları için ailesinin evine gittiğini, orada rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığını, tedavisine ailesinin evinde ve onların yardımı ile devam ettiğini, davalı kocasının ziyaretine dahi gelmediğini, bir gün davalının babasının(kayınpederinin) müvekkili davacıyı ziyarete gelerek ilaçların tesiri altında olan davacıdan 1 metrelik cumhuriyet altınlı zincir, 1 adet set (1 çift küpe, kolye, bileklik), 1 adet yüzük ve 2 adet bileziğini aldığını, daha sonra davalının davacıya telefon ederek "gel çeyizini al bu evlilik bitti" demesi üzerine davacının aile ve akrabaları ile birlikte müşterek konuta gittiğini ancak eve giremediklerini, müvekkilinin çeyiz olarak getirdiği bir kısım eşyalar ile düğünde takılan ziynet eşyaları ve kayınpederinin kendisinden aldığı ziynet eşyalarının davalıda kaldığını belirterek; bu eşyaların aynen teslimine, mümkün değilse bedeli olan 45.000.00 TL"nin yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili aşamalardaki beyan ve dilekçelerinde ise; evden ayrıldığında davalı tarafta kalan ziynet eşyalarının, ağabeyinin kına gecesinde takması için bir süreliğine davalının ailesi tarafından kendisine getirildiğini, hemen ardından geri alındığını ve bir daha davacıya teslim edilmediğini ziynet eşyası taleplerinin bu sebebe dayandığını ve taleplerinin devam ettiğini, çeyiz eşyaları ise davalı tarafça kendilerine teslim edilmiş olduğunu beyan etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; tüm ziynet eşyalarının davacıda olduğunu, çeyiz eşyalarının ise müşterek konutta bulunup iadeye hazır olduklarını beyan etmiş ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; çeyiz eşyalarına ilişkin talep bakımından, davanın konusuz kalması nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına; ziynet eşyası talepleri bakımından ise, dava konusu ziynet eşyalarının davalı tarafından alındığı ve iade edilmediği hususunun davacı tarafça kanıtlanamadığı, ayrıca davacı tarafın bizzat kendisi tarafından davalıya gönderildiği kabul edilen "altınları ben almadım ki siz getirdiniz. Unutma eğer altınlarda gözüm olsaydı gerdek gecesi çıkarıp anneye vermezdim" şeklindeki beyanları dikkate alındığında ziynet eşyalarının kendisinde olduğunu kabul etmiş sayılması gerektiği, gerekçe gösterilerek, talebin reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak; Türk Medeni Kanunu"nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir (HMK.md.190). İspat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.
Somut olayda; davacı vekili, ziynet eşyalarının davacıya, davalının ailesi tarafından ağabeyinin kına gecesinde takması için önce teslim edildiğini sonra geri alındığını iddia etmiş; davalı vekili ise, ziynet eşyalarının davacı tarafta bulunduğunu savunmuştur. Taraflar iddialarının ispatı için tanık deliline başvurmuş, mahkemece tanıkların beyanları alınmıştır. Dinlenen davacı tanığı F.. V.., davacı tarafın bir süredir ailesinin evinde kaldığını, bir gün davacının yanında bulunduğu esnada davalının anne ve babasının gelerek davacıdan bir kısım ziynet eşyalarını istediğini, bunun üzerine davacının 2 adet bilezik, 1 adet takı seti, ucunda altın bulunan bir adet zincir ile küpe, künye ve alyans olmak üzere ziynet eşyalarını davalının anne ve babasına teslim ettiğini, daha sonra bu altınları ağabeyinin kına gecesinde takmak üzere davacıya geri getirdiklerini, hemen ardından kına gecesinden sonra yine davalının babasının bu altınları geri aldığını ve bir daha getirilmediğini beyan etmiştir. Bu beyan davacının iddialarını doğrular niteliktedir. Bununla birlikte davalı tanığı Meryem Türkoğlu ise, davacı tarafın kendisine ait ziynet eşyalarını ağabeyinin kına gecesinde taktığını bizzat gördüğünü, davacının bu takıları iade etmediği ve yine davacının, ağabeyinin düğününde ise takı seti olarak tabir edilen altınları taktığını gördüğünü ancak bunun haricindeki diğer takıları davacının üzerinde görmediğini beyan ettiği halde, tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmemiştir. Yine mahkemece hangi tanık sözlerine niçin değer verilip verilmediği gerekçeli kararda açıklanmamıştır.
Bu durumda, mahkemece; tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmeden ve tanık F.. V.."nın beyanına neden itibar edilmediği açıklanmadan davanın davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 31.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.