22. Hukuk Dairesi 2018/2354 E. , 2018/5786 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi (Müstemir Yetkili)
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İddiasının Özeti
Davacı vekili, müvekkilinin 02.01.2003-10.11.2009 tarihleri arasında operasyon temsilcisi olarak davalıya ait işyerinde çalıştığını belirterek müvekkilinin kıdem ve ihbar tazminatı ile bayram genel tatil, fazla mesai işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Savunmasının Özeti
Davalı vekili, davacının bankayı zarara sokacak ve iş güvenliğini sarsacak bir zimmet olayında üst yöneticileri bilgilendirmeksizin zimmet olayında ağır ihmal ve kusurunun bulunması nedeni ile iş akdine haklı ve geçerli olarak son verildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne yönelik karar verilmiştir. Dairemizin 27.02.2017 tarihli 2013/161-2014/338 sayılı kararı ile 22.04.2005 tarihli istifa dilekçesi konusunda davacının beyanının alınmasına yönelik olarak bozulmuştur. Bozma kararı sonrası İlk Derece Mahkemesi tarafından bozmaya uyulmakla talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Taraflar arasında, iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanununun 24 üncü maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı yasanın 17 nci maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında Yasada işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir.
İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer.
İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vermek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
İstifa belgesindeki ifadenin genel bir içerik taşıması durumunda, işçinin dava dilekçesinde somut sebepleri belirtmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu halde de istifanın ardındaki gerçek durum araştırılmalıdır.
Somut olayda, operasyon temsilcisi olduğu anlaşılan davacının 02.01.2003 tarihinde işe girdiği, 10.11.2009 tarihinde iş akdine son verildiği, davacının davalı işverenlik aleyhine işe iade davası açtığı, söz konusu davada işe iade talebinin feshin geçerli neden kabul edilmesi suretiyle reddi yönünde karar verildiği ve kararın Dairemizin 2012/13520 esas-2012/19126 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmakla, kıdem tazminatının kabulü yerindedir. Ancak dosya içerisinde davacı imzalı, 04.04.2005 tarihli, “iş arama iznimin toplu olarak ihbar süresinden düşülmesi koşuluyla istifamın kabulüne" şeklinde bir dilekçesi olduğu görülmüştür. Davalı 22.04.2005 tarihinde biten ilk çalışma döneminin davacının istifası suretiyle sona erdiğini iddia etmektedir. Bu konuda davacının beyanı alınmış davacı imzanın kendisine ait olduğunu doğrulamış, baskı altında söz konusu belgenin alındığını iddia etmiştir. Davacının dosyada mevcut bordro ve hesap pusulalarına karşı imza itirazı ileri sürüldüğü ve mahkemece araştırıldığı ancak istifa belgesine karşı imza itirazının olmadığı açıktır Dosya içeriğine göre; davacı istifa dilekçesinin baskı altında alındığını, iradesinin sakatlandığını yeterli ve inandırıcı delillerle kanıtlayamamıştır. Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulduğunda, 22.04.2005 tarihli istifa belgesini geçerli kabul ederek öncesindeki döneme ilişkin feshe bağlı taleplerin reddine karar vermek gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.