3. Hukuk Dairesi 2014/11713 E. , 2015/5365 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ILGIN ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2013
NUMARASI : 2012/279-2013/601
Taraflar arasındaki eşya alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesi ile; davacıya düğün yapılırken 10 adet 20 şer gramdan üçlü burma bilezik, 1 adet set (22 ayar 20 gram iki bilezik değerinde) ve 18 adet çeyrek altının ziynet olarak takıldığını bu ziynetlerin yatırım amaçlı olarak davalı tarafından bozdurularak davalı adına banka hesabına konulduğunu, daha sonra davalının bu parayı çekerek cumhuriyet altını aldığını ve yine kendi adına bankada kasaya koyduğunu ve geri iade etmediğini, yine evlenilirken davacı tarafından müşterek eve dava dilekçesinde belirtilen çeyiz eşyalarının getirildiğini, bu eşyalarında davalının uhdesinde kaldığını ve müvekkiline iade edilmediğini bu nedenle ziynetler ve çeyiz eşyalarının bedellerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesi ile; dava dilekçesinde belirtilen hususların gerçeği yansıtmadığını, ziynetlerin davacı tarafından nakte çevrildiğini, daha sonra eldeki birikimler ile birlikte bu paraların banka hesabına yatırıldığını daha sonra bu paranın evlilik birliğinin bir takım müşterek ihtiyaçları ve davacının kendi şahsi ihtiyaçları için harcandığını, çeyiz eşyalarının ise aynen mevcut olup teslim etmeye hazır olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacıya takılan altınların davacı tarafından nakte çevrildiği ancak daha sonra davalı tarafından alınmak suretiyle yatırım amaçlı olarak banka hesabına yatırıldığı ancak tekrar davacıya ödendiğinin davalı tarafından ispatlanamadığı, yine tanık beyanlarına göre davacının müşterek konuttan ayrılırken altınları aldığına dair bir somut delil olmadığı,yine dava dilekçesine belirtilen eşyaların davacı tarafından çeyiz olarak müşterek konuta götürüldüğü, bu durumun davalı tarafından kabul edilerek iade için hazır olduğunun beyan edildiği gerekçeleri ile davacının ziynet ve eşya alacağına ilişkin davasının kabulüne, ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedellerinin toplamının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;
1-) Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Çeyiz ve ziynet eşyaları misli eşyalardan ise de, davacının seçimlik hakkı olup, bu eşyaları aynen isteyebileceği gibi, sadece bedelinin tahsilini veya terditli olarak eşyaların mevcut olması halinde aynen, olmaması halinde bedelinin tahsilini de isteyebilir.
HMK"nun 26.maddesi hükmü gereği hakim tarafların iddia, savunma ve istekleri ile bağlı olup ondan fazlasına ya da başka bir şeye hükmedemez.
Somut olayda; davacı, dava konusu eşyaların sadece bedelini talep etmiş olmasına karşın mahkemenin bu talebi aşarak hüküm altına aldığı eşyaların aynen iadesine, bunun mümkün olmaması halinde değerinin tahsiline karar vermesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Somut olayda; davacı vekili tarafından dava dilekçesinde; 10 adet 20 şer gramdan üçlü burma bilezik, 1 adet set (22 ayar 20 gram iki bilezik değerinde) ve 18 adet çeyrek altın bedelinin tahsili talep edilmiş, mahkemece de talep gibi karar verilmiştir.
Ancak; özellikle davacının babası olan tanık M.. K.."ın beyanına bakıldığında; ""...Kızımı ben son getirdiğimde kızımın yanında 2 adet nişan yüzüğü 1 adet tam cumhuriyet altını , 1 adet 3 lü burma bilezik 2 tane de çeyrek altın vardı, yanında bir adet de laptop vardı bunun dışında başkaca bir eşya yoktu giysilerini alıp gelmişti..."" şeklinde açıklama yaptığı görülmektedir.
O halde mahkemece; davalının babaevine döndüğünde üzerinde bulunduğu tanık tarafından beyan edilen ziynet eşyaları yönünden talebin reddine karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.