22. Hukuk Dairesi 2018/2248 E. , 2018/5914 K.
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : . Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
İLK DERECE
MAHKEMESİ : 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı iş yerinde marketler şefi olarak 03/12/2009 tarihinde işe başladığını 24/09/2014 tarihinde iş akdinin haklı ve geçerli bir neden olmaksızın işveren tarafından feshedildiğini, bu nedenle davacının işine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, sorumlu olduğu marketlerde stok açığı olduğunu ve davacının bundan sorumlu olduğu gerekçesiyle iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Mahkemece, son kullanma tarihi yaklaşan veya bozulma ihtimali olan bazı malların fiyatlarında şirket onayı ile indirim yapıldığı ve böylece malların elde kalmasının önüne geçilmeye çalışıldığı, bu uygulama rutin hale geldiği için satış onaylarının geciktiği kimi durumlarda da market personelinin inisiyatif kullanarak işbu mallan sattığı, satış bedellerini emanete aldığı, bu aşamada fış-fatura düzenlenmediği için satılan mallann stokta göründüğü, fiili stoklarla kaydi stoklar arasında fark oluştuğu, bilahare satış onayı geldiğinde fiş-fatura düzenlenerek daha önce satılan malların kaydı çıkışlarının yapıldığı ve fiili durum ile kaydı durumun uyumlu hale getirildiği, yapılan bu uygulamanın vergi mevzuatına aykırı olduğu, şirket üst yönetiminin son dönemde bu uygulamadan rahatsızlık duyduğu, esasen uygulamanın suistimale de açık olduğu, zira market personelinin son kullanma tarihi henüz yaklaşmamış malları normal-etiket fiyatından kayıt dışı satarak daha sonra son kullanma tarihi yaklaşmış ve elde kalmış mallar statüsünde düşük fiyatla çıkışını yapabileceği ve aradaki farkın zimmette tutulabileceği, uygulamanın buna imkan verdiği, nedeni tarafımızca tespit edilememekle birlikte üst yönetimin bozulan malların düşük fiyatla satılması uygulamasına son aylarda onay vermemeye başladığı, bu durumda davacının ve aynı pozisyonda çalışan diğer işçilerin yapması gereken şeyin yeni uygulama gereğince son kullanma tarihi yaklaşan mallan rapor ederek verilecek talimatı beklemek, herhangi bir açık izin verilmediği taktirde bu mallan düşük fiyattan satmamak olduğu anlaşılmaktadır. Davacının ve diğer isçilerin bu vönde zimmet sucunu işlediklerine dair kayıt delil ve belge mevcut değilse de. şirket yöneticilerinin yeni tavrına ayak uydurmamaları ve iade nedeni ile doğan zarardan kendileri sorumlu tutulmadıkları halde eski uygulamaya aynen devam etmek istemeleri yasaya ve hizmet sözleşmesine aykırıdır. Bu nedenlerle fesih haklı olduğundan davanın reddine dair karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, davacının davalı şirkete ait birden fazla mağazadan sorumlu bölge şefi pozisyonunda çalıştığı, denetimler sırasında davacının sorumlu olduğu bir kısım mağazalarda şoklanmış ürünlerin satıldığının tespit ve faturalarının başka kişiler adına kesildiğinin tespit edildiği, mağazalarda olması gereken stokların denetimlerde eksik olarak tespit edildiği, buna karşın son kullanım tarihi yaklaşan ürünlerin değerlendirilebilmesi ve davalı şirketin daha az zarara uğratılmasını temin için son kullanma tarihi yaklaşan ürünlerin daha düşük fiyatla satışa sunulduğu, fiyat onayının üst yönetimden alındığı, ancak fiyat onayının alınmasının geciktiği durumlarda ürünlerin iade pozisyonuna düşmemesi için tahmini fiyat üzerinden bedeli alıcıdan alınarak ve işyeri kayıtlarına işlenerek ürünlerin çıkışının yapıldığı, ancak nihai çıkış işlemlerinin fiyat onayı alındıktan ve bu fiyata göre alınması gereken bedelin tamamı alıcıdan tahsil edildikten sonra yapıldığı, bu süre içerisinde emaneten çıkış yapılması ve bedelinin de kayıtlara emaneten işlenmesi nedeniyle stoklarda açık görülebildiği, işyeri yönetiminin değişmesi ve yeni çalışma yöntemi belirlenmesi sonucu son kullanma tarihi yaklaşan ürünlerin düşük fiyata satılması uygulamasına son verildiği, bu uygulamanın bir süre devam ettikten sonra davacı tanık beyanlarına göre işyeri zararının yükselmesi üzerine tekrar eski uygulamaya dönüş yapıldığı bilirkişi raporlarında da açıkça ortaya konulduğu gibi davacı yönünden herhangi bir zimmet durumunun tespit edilemediği, davalı tanığı ..."ın duruşmada alınan beyanında; davacının yaptığı işlemlerde herhangi bir usulsüzlük olmadığı, yönetimin koyduğu kurallara uymaması sebebiyle şirket ile problem yaşadığı, kendilerinin de davacı ile benzer uygulama yaptığı yönündeki beyanı hep birlikte değerlendirildiğinde davacının görevini yaparken kendi menfaatine usulsüz işlemler yapmadığı, yeni yönetim döneminde de davalı şirketin en az zarar görmesini sağlama refleksi ile inisiyatif kullanarak bir takım işlemler yaptığı, yeni yönetimin de bir süre için farklı bir çalışma sistemi uyguladıktan sonra yeniden eski sisteme dönük tavırlar sergilediğinin çalışan işçilerce ifade edildiği dikkate alındığında davacının feshe dayanak oluşturan davranış ve uygulamalarının 4857 sayılı yasanın 25/2.maddesinde belirtilen nitelikte ve ağırlıkta haklı fesih sebebi oluşturmadığı gibi geçerli fesih nedeni de oluşturmadığı, davacının bir takım kusurlu sayılabilecek karar ve uygulamalarının varlığı dairemizce de kabul edilmekle birlikte bu tür davranışların feshin son çare olması ilkesi kriterlerine uygun davranıldığının kabulünün mümkün olmadığı dairemizce kabul edilmekle yerel mahkemenin feshin haklı nedene dayandığına yönelik kararının yasaya uygun olmadığı kabul edilmiş, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına davanın kabulüne dair karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
İş sözleşmesinin, işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır.
Dosya içeriğinden, davacının davalı işyerinde marketler şefi olarak çalıştığı, davalı işveren tarafından iş akdinin "1-Tarafınıza bağlı marketlerin stoklarında 670 kg piliç 7110 adet yumurta ve 1051 paket şarküteri ürünü stok açığınızın olduğu,
2-Şirket sistemine ve vergi usul kanununa aykırı olarak dondurulmuş taşlık ürününün Torbalı"da bir müşteriye satıldığı ancak faturasının başka bir müşteriye kesildiği yada farklı bir marketten parakende satış fişi düzenlendiği,
3-Marketlerde şirket sistemimize ve insan sağlığına aykırı olarak son kullanma tarihi geçmiş ürünlerin dondurma dolaplarında saklandığı tespit edilmiştir. Denetim departmanının yapmış olduğu 07.08.2013 tarihli denetimlerde de aynı konularda eksiklik ve hatalarınız tespit edilmiş ve tarafınıza raporlanmış olmasına rağmen herhanbir düzelme görülmemektedir. Yaşanan tüm bu olaylar neticesinde görev ve sorumluluklarınıza ilişkin edimlerinizin ifa etmediğiniz anlaşılmaktadır.
Bu nedenlerle; 4857 sayılı İş Kanunu"nun 25-11 maddesinin (e),(h) ve (ı) bendleri gereğince iş akdiniz 24.09.2014 tarihi itibari ile ihbarsız ve tazminatsız olarak feshedilmiştir." gerekçesi ile feshedildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, tanık beyanları ile davacının fesih bildirimine konu eylemlerine yönelik yapılan feshin haklı feshi gerektirecek ağırlıkta olmadığı ancak mübrez iç denetim raporunda davacının sorumluluğunda olan marketlerde şarküteri ürünü stok açığının bulunduğu, dondurulmuş ürünlerin başka müşteriye satıldığı faturaların başka bir müşteriye kesildiği, son kullanma tarihi geçmiş ürünlerin dondurma dolaplarında saklandığı, davacının bu ve diğer davranışlarının işverenin güvenini sarsmaya objektif olarak elverişli olduğu bu nedenle davacının iş akdinin geçerli nedenle feshedildiği anlaşılmış olup davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabul edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun"un 20. Maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
Hüküm: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2017/1396 esas, 2017/1270 sayılı kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,70 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 1.841,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 2.180,00 TL ücreti vekâletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, karardan bir örneğin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.03.2018 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.