Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4012
Karar No: 2018/5652

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/4012 Esas 2018/5652 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davanın konusu, davacı ve davalıların sahip olduğu kat mülkiyetli taşınmazın riskli yapı şerhi alması ve yıkımının önlenmesine yönelik tedbir kararının verilmesi ile güçlendirme masraflarının tüm kat maliklerinin arsa payları oranında dağıtılması istemidir. Mahkeme kararında eksik incelemeyle verilen karara itiraz edilmiş, ancak riskli yapı şerhine itiraz kararının idari yargıya taşınarak dava açıldığı anlaşılmadığı için davacıların talebi reddedilmiştir. Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin bozma kararı sonrasında da aynı kararın direnme sonucu temyiz edilmiştir. Ancak, mahkemenin temyiz süresini kanunda belirtilenden daha uzun belirlemesi nedeniyle, kararın temyiz süresi geçmiş sayılması sonucu davacıların adil yargılanma hakkının ihlal edildiği ve kanun yolu süresinin hatalı belirlenmesi yanında adil yargılanma hakkının da incelenebileceği savunulmuştur.
Kanun Maddeleri: Kat Mülkiyeti Kanunu (19. madde), HUMK (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu) (76. madde), HMK (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu) (33. madde), Anayasa (36. madde, 40. madde 2. fıkra), ........ Sözleşmesi (6. madde), HMK (6100 sayılı Hukuk Muhakemeler
20. Hukuk Dairesi         2018/4012 E.  ,  2018/5652 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava dilekçesinde, ...... ili, ...... ilçesi, ... mahallesi, 103 pafta, 2986 ada, 104 parsel üzerinde kurulu kat mülkiyetli taşınmazın bağımsız bölümlerinin davacı ve davalı kat maliklerine ait olduğunu, davalılardan ..." in yapmış olduğu başvuru üzerine, eksik incelemeyle binanın riskli olduğuna ilişkin verilen karara itiraz ettiklerini, Kat Mülkiyeti Kanununun 19. maddesinde kat maliklerinin ana yapının sağlamlığını korumak mecburiyetinde olduğunu beyan ederek, dava devam ederken taşınmazın boşaltılması ya da, yıkımının önlenmesine yönelik tedbir kararının verilmesine, güçlendirme masraflarının bilirkişilerce hesaplanarak, tüm kat maliklerinin arsa payları oranında dağıtılmasına karar verilmesi istenilmiştir.
    Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacılar vekilinin temyiz etmesi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2017/4761 Esas - 2017/7457 Karar sayılı ilamı ile “ mahkemece alınan bilirkişi raporunun sonuç bölümünün 3. bendinde mahallinde yapılan incelemede güçlendirme maliyetlerinin ucuz olmadığı belirtilerek yıkılmasının uygun olduğu sonucuna varılmakla bu konuda binanın güçlendirilmesi için gerekli şartları taşıyıp taşımadığı konusunda mahallinde inceleme yapılarak 3 kişilik bilirkişi kurulundan proje ve teknik detay bakımından gerekçeli ve doyurucu bir rapor alınarak sonucuna göre bir karar alınması gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmuş olması, riskli yapı şerhine itiraz kararının idari yargıya taşınarak dava açıldığı anlaşılmakla söz konusu davanın akıbetinin araştırılması gerektiğinin düşünülmemiş olması doğru görülmemiştir.” gereğine değinilerek kararın bozulmasına karar vermiştir.
    Mahkemece 08.10.2015 tarihinde verilen kararda direnilmesine, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece 16/03/2018 tarihinde verilen ek karar ile temyiz talebinin 8 günlük yasal süre geçtikten sonra yapılması nedeniyle reddine karar verilmiş, bu ek karar davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, hüküm; temyiz eden davacılar vekiline 27.02.2018 günü tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi 13.03.2018 günü verilmiştir. Bu nedenle mahkemece temyiz talebinin yasada belirtilen süre geçtikten sonra yapıldığı anlaşılarak temyiz talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve kanuna uygun olan ek kararın ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına 17/09/2018 günü oy birliğiyle karar verildi.
    (Karşı Oy)

    KARŞI OY YAZISI
    Temyiz incelemesinde 1086 sayılı HUMK"nın uygulanması gerektiği, sulh mahkemesi kararlarının temyiz süresinin tebliğden itibaren 8 gün olduğu açıktır.
    Ne varki; Sulh Hukuk Mahkemesi, kısa ve gerekçeli kararında, temyiz süresi " 8 gün " olmasına rağmen "iki hafta" olarak belirlemiş, bu hüküm kararı temyiz eden davacılar vekiline 27.02.2018 tarihinde tebliğ edilmiş, mahkemenin belirlediği iki haftalık sürede ancak yasal 8 günlük süreden sonra 13.03.2018 tarihinde karar temyiz edilmiştir.
    Somut uyuşmazlıkta, kanun yolu başvurusunda, mahkemece hatalı belirlenen sürenin mi, kanunda belirlenen sürenin mi uygulanması gerektiği, mahkeme kararında belirtilen sürenin kabul edilmemesi halinde adil yargılanma hakkı kapsamında yer alan mahkemeye erişim hakkının engellenip engellenmediğinin incelenmesi gerekir.
    Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş, yine taraf olduğumuz, ......... Sözleşmesinin 6. maddesinde de, herkesin kişisel hak ve yükümlülükleriyle ilgili her türlü iddiasını mahkeme önüne getirme hakkı güvence altına alınmış olup, bu madde kapsamında, mahkeme kararlarına karşı kanun yolu başvurusunda bulunma hakkı, adil yargılanma hakkı kapsamındadır.
    Yasal düzenlemeler ve belirtilen olgular ışığında değerlendirildiğinde; davalı, mahkemenin kısa ve gerekçeli kararında belirtilen süreye uyarak, bu süre içinde temyiz başvurusunda bulunmuştur. Hakim, uyuşmazlıkta uygulanacak kanun hükmünü tespit edip uygulamakla yükümlüdür (1086 sayılı HUMK.m.76, 6100 sayılı HMK 33. maddesi). Mahkemenin, kanun yolunu ve süresini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü gözönüne alındığında, mahkeme tarafından kanun yolu süresinin hatalı gösterilmesi sonucu davanın taraflarının kanun yolu başvuru talebinin süreden reddedilmesi, hatanın tüm sonuçlarının davanın taraflarına yüklenmesi, adil yargılanma hakkı kapsamında adalete erişim hakkının sınırlandırılmasıdır.
    Anayasanın 40. maddesinin ikinci fıkrası ve 6100 sayılı Kanunun 297. maddesinin “ç” bendi uyarınca, hükümde, kanun yolları ve süresinin gösterilmesi bir zorunluluk olduğu gibi HMK 297/2. fıkrasında “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” vurgusu yapılmıştır. Yargı kararlarına karşı başvurulacak kanun yolu ile süresinin hükümde açıkça ve doğru olarak gösterilmemiş olması bu hakkın etkin bir şekilde kullanılmasını doğrudan engelleyecek ve hak arama hürriyetinin ihlal edilmesine sebep olacaktır.
    Her ne kadar kanun yolu ve süresi, ilgili kanun maddelerinde açıkça belirtilmiş ise de, yargı organlarının yanlış yönlendirmesi sonucunda ilgililerin hak kaybına uğramayacağının kabul edilmesi gereklidir.
    Karardaki yanlış yönlendirmenin hak kaybına yol açacağı açıktır, temyiz yoluna başvurma süresinin yanlış gösterilmesi bozma sebebi olmalıdır. Hakimin lehe verdiği karar hak sahibinin hak kaybına yol açacak şekilde yorumlanamaz. Kararın hüküm kısmı bir bütün olarak temyize tabidir.
    Bu gibi hallerde, usul kurallarının mahkemeye erişim hakkını kısıtlayacak şekilde katı uygulanmaması, mahkemenin kanun yolu ve süresini hatalı belirlemesi halinde, kararda belirtilen süreye uyularak yapılan kanun yolu başvurusunun, adil yargılanma hakkı ve mahkemeye erişim hakkı kapsamında süresinde yapıldığının kabul edilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan, temyiz başvurusu süresinde kabul edilerek, temyiz incelemesinin yapılması gerektiğini düşündüğümden, sayın çoğunluğun kararına katılamıyorum.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi