Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/12992
Karar No: 2015/5549
Karar Tarihi: 02.04.2015

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/12992 Esas 2015/5549 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2014/12992 E.  ,  2015/5549 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KONYA 3. AİLE MAHKEMESİ
    TARİHİ : 30/04/2013
    NUMARASI : 2012/509-2013/920

    Taraflar arasındaki ziynet ve çeyiz eşyasının iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin davalılardan Mehmet ile evlendiğini ve evliliklerinin 3 ay sürdüğünü, davalının müvekkili evden kovduğunu, mehir senedinde yazılı çeyiz eşyalarının İsveç ve Konya"daki müşterek evde kaldığını; ziynetlerin ise davalıda olduğunu belirterek, mehir senedinde yazılı ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen iadesine mümkün olmaması halinde bedeli olan 60.000 TL"nin davalılardan faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; davalı Muammer yönünden eşyaların alınıp davacıya teslim edilmesi sebebiyle husumetten davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, diğer davalı Mehmet yönünden ise ziynetlerin davacıda olduğunu; tarafların ayrıldıktan sonra eşyaları ve şahsi eşyalarını geri aldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece; davalı Muammer bakımından, mehir senedinde bulunan tüm eşyalar düğünden önce alınıp teslim edildiğinden bu davalı bakımından husumetten davanın reddine,
    Diğer davalı Mehmet bakımından, mehirdeki ziynetlerin hepsinin davacıya alınıp takıldığı, bu ziynetlerin davalı kocada olduğunun usulünce isbatlanamadığı anlaşıldığından talebin reddine; çeyiz eşyaları davalı koca tarafından satılmakla bu eşyalar bakımından talebin kabulüne; mehir senedinde belirtilen eşyaların mümkün olduğu taktirde aynen davalı M.. Ö.."dan alınıp davacıya iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı taktirde bedelleri toplamı olan 3.765 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, ziynet ve çeyiz eşyalarının aynen, mümkün değilse bedelinin iadesi talebine ilişkindir.
    Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.
    Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
    Davacı kadın, dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
    Diğer taraftan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir.
    Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını ispat yükü altındadır.
    Somut olayda, yargılama sırasında dinlenen davacı tanıkları, ziynet eşyalarının kaybedersin denilerek davacının elinden alındığını, daha sonra ziynetleri görmediklerini, yurtdışından geldiğinde üzerinde herhangi bir ziynet eşyası olmadığını, bütün vucudunun yara bere içinde olduğunu, beyan etmişler.
    Yine davacı tanığı H.. Ş.. "...düğünde salondan çıkışta davalı ile türbanlı bir bayanın davacının tüm bileziklerini kolundan çıkardıklarını; geri vermediklerini, tarafların balayından sonra yurtdışına gittiklerini, daha sonra davacının Türkiye"ye gönderildiğini, tek başına geldiğini, eve gelince valizini beraber aldıklarını, davacının üzerinde yüzük dahil hiç bir takısının olmadığını, valizinde de hiçbir ziynet eşyasının olmadığını; konuşacak halinin olmadığını, konuşmasında altınlarının elinden alındığını söylediği" şeklinde beyanda bulunmuştur.
    Davalı tanığı-eniştesi-ise; davacıyı yurtdışından havaalanında uçağa bindirirdiklerini, kayınpederi ve kayınvalidesinin davacıya taktıkları altınların onlarda kalması gerektiğine ilişkin ve davacının kendisine ait olan altınların da kendisinde kalması gerektiği konusunda birşey söyleyince davacının bileğindeki künyeyi ve alyansları yere fırlattığı eşinin bunları toplayıp kendisine verdiği, uçağa bindirirken boynunda kolyesi, künyesi ve yüzüklerinin olduğu şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Taraflar arasındaki (Konya 4. AM"nin 2009/749 sayılı dosyası) boşanma davasında dinlenen tanıklar da aynı yönde beyanda bulunmuş olup, mahkemece de, tarafların evliliklerinin üç ay sürdüğü davalının sorunun çözümü için çaba göstermeyip davacıyı dövdüğü, davacının İsveç"te kadın sığınma evinde kaldığı, davalının kardeşi ve eniştesinin davacıyı İsveçte havaalanına götürüp Türkiye"ye gönderdiği, davalının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların boşanmasına karar verilmiştir.
    O halde mahkemece; ispat yükü kendisinde olan davacı tarafın, ziynet eşyalarının davalıda kaldığına ilişkin iddiasını, boşanma dosyası ile tanıkların davacı iddiasını doğrulayan beyanları ile birlikte değerlendirerek hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi