Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/14393
Karar No: 2015/5590
Karar Tarihi: 06.04.2015

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2014/14393 Esas 2015/5590 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2014/14393 E.  ,  2015/5590 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ÇAYCUMA 1. ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİ
    TARİHİ : 24/03/2014
    NUMARASI : 2011/496-2014/355

    Taraflar arasındaki tedbir ve yoksulluk nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili dava dilekçesi ile davacı ile davalının Almanya"da yaşadıklarını, davalının davacıyı ailesinin yanına gönderdiğini, davalının telefon ederek davacıya "seni boşadım" dediğini, davacının nafakaya ihtiyacı olduğunu belirterek aylık 600.00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesi ile davacının ailesinin davacıyı Türkiye"ye çağırdığını, davacının bir daha Almanya"ya dönmediğini, hakkını kötüye kullandığını belirterek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece davanın kısmen kabulüne; 300,00 TL tedbir nafakasının boşanma kararının tanınarak kesinleştiği 06/11/2013 tarihine kadar tedbir nafakası olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tedbir nafakasının 06/11/2013 tarihinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin tüm davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    Somut olayda davacı vekilinin 05/12/2011 tarihli dava dilekçesi ile davacının ayrı yaşamakta haklı olduğunu belirterek aylık 600.00 TL tedbir nafakası talep ettiği, tarafların boşanmasına ilişkin Bremen"de verilen kararın 25/11/2011 tarihinde kesinleştiği, anılan yabancı mahkeme kararının tenfizine ilişkin kararın ise 06/11/2013 tarihinde kesinleştiği, davacı vekilinin 24/03/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı yararına dava tarihinden itibaren aylık 600.00 TL tedbir nafakası ödenmesini, 06/11/2013 tarihinden itibaren de aylık 600.00 TL yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece oluşturulan hükümde tedbir nafakasının hangi tarihten itibaren ödenmeye başlanacağı belirtilmemiştir.
    28/11/1956 tarih ve 15 E.- 15 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder. Buna göre, tedbir nafakasına dava tarihinden itibaren hükmetmek gerekirken; tedbir nafakasının ödenmesine hangi tarihten itibaren başlanacağının belirsiz bırakılmış olması doğru görülmemiştir.
    Ancak, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK nun 370/2 maddesi anlamında "Hakimin takdir yetkisi kapsamında" kalmadığından hükmün 1. fıkrasındaki; "Davanın kısmen kabulü ile 300,00 TL tedbir nafakasının boşanma kararının tanınarak kesinleştiği, 06/11/2013 tarihine kadar tedbir nafakası olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tedbir nafakasının 06/11/2013 tarihinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına," ifadelerinin tamamen çıkarılarak yerine; "Davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren aylık 300,00 TL tedbir nafakasının boşanma kararının tanınarak kesinleştiği, 06/11/2013 tarihine kadar tedbir nafakası olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tedbir nafakasının 06/11/2013 tarihinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına," ifadelerinin yazılması sureti ile hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekilde ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.04.2015 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

    K A R Ş I O Y Y A Z I S I

    Sayın çoğunluğun, Yerel Mahkeme kararının düzeltilerek onanması yönündeki kararına muhalefet şerhimin gerekçesidir.
    Davada; ayrı yaşamada haklılık iddiasına dayalı tedbir nafakası talep edilmiştir.
    Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, 300,00 TL tedbir nafakasının boşanma kararının tanınarak kesinleştiği 06.11.2013 tarihine kadar tedbir nafakası olarak; 06.11.2013 tarihinden sonra ise yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmiştir.
    Davacı vekilinin, 24.03.2014 tarihli ıslah dilekçesinde; davacı yarına dava tarihinden itibaren aylık 600 TL tedbir nafakası ödenmesini, 06.11.2013 tarihinden itibaren de aylık 600 TL yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır.
    Dava, boşanma davasından ayrı bağımsız olarak açılan tedbir nafakasıdır.
    HMK."nın 176. ve devamı maddelerinde bir usul işlemi olan ıslah müessesi düzenlemiştir. Yasanın 176.maddesinde, "Taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir." hükmüne yer verilmiştir. 180.maddesinde; "Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi halde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir." 181.madddesinde de; "Kısmen ıslaha başvuran tarafa ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verilir. Bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir." hükümlerine yer verilmiştir.
    Somut olayda; davacı vekili, ıslah dilekçesinde; davacı yararına dava tarihinden itibaren aylık 600 TL tedbir nafakası ödenmesini, 06.11.2013 tarihinden itibaren de aylık 600 TL yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini talep etmektedir. Bu şekliyle, davacı taraf, davasını kısmen ıslah etmiş durumdadır.
    Tedbir nafakası, evlilik birliği içinde, evlilik birliğinin devamı süresince hükmedilebilen bir nafaka türüdür. Yoksulluk nafakası ise, evliliğin sona ermesinden sonra hüküm ve sonuçlarını doğuran, boşanmaya bağlı hükmedilebilen bir nafaka türüdür. Bu nedenle, henüz boşanma gerçekleşmeden, evlilik birliği içinde ayrı yaşamada haklılık iddiasıyla açılan nafaka davasında; kısmen ıslah yoluyla, boşanmadan sonra hüküm ve sonuçlarını doğuran yoksulluk nafakası talep edilmesi mümkün değildir. Zira, kısmen ıslahla, yapılmış olan bir usul işlemi düzeltilmektedir. Farklı, maddi olgu ve hukuki sonuçlara bağlanan yoksullu nafakasının, iş bu davada ıslah yoluyla talep edilmesi usul hükümlerine aykırıdır.
    Kaldı ki, her dava açıldığı tarihteki şartlara tabidir. Davacının açıldığı tarihte, boşanmaya ilişkin tanıma ve tenfiz davası henüz kesinleşmediğinden; davacının talebinin, davanın tamamen ıslahı olarak da kabulü mümkün değildir.
    Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; davacı vekilinin ıslah talebi, yukarıda açıklanan kanun hükümleri gereğince; ıslah hiç yapılmamış gibi kabul edilerek; sadece dava tarihinden boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar geçen süre için davacı yararına tedbir nafakasına hükmetmek olmalıdır.
    Mahkeme kararının, açıklanan gerekçeyle, bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan; hükmedilen tedbir nafakasının, 06.11.2013 tarihinden sonrası için yoksulluk nafakası olarak devamına dair mahkeme kararının onanması yönündeki sayın çoğunluk görüşüne karşı oyumdur. 06.04.2015



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi