1. Hukuk Dairesi 2018/3475 E. , 2018/12830 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davalı ... yönünden davadan ...... nedeniyle davanın reddine, davalı ... yönünden ise iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.,
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik ve aldatma (hile) hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları anneleri ...’nun akıl hastalığı nedeniyle kısıtlandığını, mirasbırakanın hastalığının ağır bir döneminde davalı oğlu...... ve eşi tarafından baskı ve korku altında tutularak maliki olduğu bir adet ev ve üç adet dükkanı davalı ...’a devrettiğini, davalı ...’ın diğer davalı ... ile akrabalık ilişkisi içinde olduğunu, mirasbırakanın hesabına göstermelik olarak satış bedeli yatırılmış gibi görünse de devrin bedelsiz olarak yapıldığını, davalıların el ve iş birliği içinde hareket ettiklerini, devirlerin ehliyetsizlik nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek, davalı ... adına olan tapu kayıtlarının iptalini istemişler, yargılama sırasında davalı ... yönünden davadan ...... etmişlerdir.
Davalılar, temliklerin muvazaalı olmadığını, ve temlik tarihinde ......’nin fiil ......ni haiz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı ... yönünden davadan ...... nedeniyle davanın reddine, davalı ... yönünden ise iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1921 doğumlu miras bırakan ...’nun maliki olduğu 2, 3 ve 4 numaralı bağımsız bölümler ile 87 ada 35 parsel sayılı taşınmazı bizzat 05/06/2009 tarihinde satış suretiyle davalı ...’a devrettiği, ...... 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/32 Esas sayılı davasında ... Kurumu 4.İhtisas Kurulu’nun raporu doğrultusunda miras bırakana davalı ...’ın yasal danışman olarak atandığı, miras bırakanın ölümü ile davacılar ile davalı oğlu......’ın kaldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; Davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ......nden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “fiil ......ne sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi, şahsın hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ......ne bağlanmış. 10. maddesi de, fiil ......nin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ......
vardır.” hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ...... olarak da tarif edilerek, aynı yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, ...... yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
Hemen belirtmek gerekir ki, TMK"nın 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.06.1941 tarih 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında; bir kimsenin ......nin tespitinin şahıs ve malvarlığı hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar.
Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 282. maddesinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, ...... gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi ...... unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı ...... nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle ... Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulu’ndan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK"nın 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
Somut olaya gelince; mahkemece ehliyetsizlik yönünden yeterli araştırma yapıldığını söyleme imkanı yoktur.
Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler ve yasa hükümleri çerçevesinde bir araştırma yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirilip, akit tarihi itibariyle miras bırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde ... Kurumundan rapor alınması, ehliyetli olduğunun saptanması halinde; hile iddiası üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.
Davacıların bu yönlere değinen ve yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.