8. Hukuk Dairesi 2015/6526 E. , 2015/11718 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın tespiti
.... ve müşterekleri ile ..... ve müşterekleri, birleşen dosya davalıları ... ve müşterekleri aralarındaki muhdesatın tespiti davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair .. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 14.10.2014 gün ve 421/380 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili ile davalılar vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26.05.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden .... ve müşterekleri vekili Avukat . ve Avukat ... geldiler, ... vekili Avukat ... geldi, karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili dava dilekçesi ve birleşen dosyada 2106 parsel üzerinde bulunan 2 katlı evin müvekkili tarafından yapıldığını, taşınmazın uzun yıllar bu şekilde kullanıldığını, evin yapılmasına davalıların karşı koymadığını açıklayarak, muhdesatın vekil edenleri adına tespiti ile tapu kaydının beyanlar hanesine şerhine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davanın yersiz açıldığını, davanın açılmasında hukuki yararı bulunmadığını, taşınmaz üzerindeki muhdesatın ortak muris tarafından yapıldığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne 2106 parsel üzerindeki 2. kat ile çekme katın davacılara ait olduğunun tespitine, davacıların diğer taleplerinin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili ile bir kısım davalılar vekili tarafından ayrı ayrı temyiz etmiştir.
Dava; muhdesatın tespiti ile tapu kaydına şerhi isteğine ilişkindir.
1-Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, mahkemece deliller değerlendirilerek karar verildiğine ve kararda bir isabetsizlik bulunmadığına, kadastrodan sonraki hukuki sebeplere dayanılarak, genel mahkemelerde açılan davada, Kadastro Kanunu"nun 19/II. maddesine dayanılarak muhdesat tespiti ve bunun kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi istenilemeyeceğine göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıda gösterilen nedenler dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Muhdesatın tespiti davaları, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu
olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere ve kural olarak; tespit davalarında tespit davası açanın güncel hukuki yararının varlığı gerekir. 6100 sayılı HMK"nun 106. maddesinin 2. fıkrasında “tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı olması bulunmalıdır.” denilmektedir. Taraflar arasında görülmekte olan bir ortaklığın giderilmesi davasının varlığı ya da taşınmazın veya üzerinde bulunan muhdesatın kamulaştırma işlemine tabi tutulması gibi durumlarda üzerinde bulunan muhdesatın meydana getirenin tespit davası açılmasında hukuki yararı bulunduğu benimsenmektedir. Hukuki yarar dava koşulu olup, sadece dava açıldığı zaman değil, dava sona erinceye kadar devam etmesi gereklidir. Somut olayda dava koşulunun bulunduğundan söz edilemez. Mahkemece dava koşulu gözardı edilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bundan ayrı; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 718. maddesi hükmünde, arazi üzerindeki mülkiyetin, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsayacağı, bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynakların da gireceği açıklandığından, taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Bu olgu gözönüne alındığında kural olarak ve aksine bir hüküm bulunmadıkça taşınmaz üzerindeki muhdesatın mülkiyetinin tespiti dava edilemeyeceği gibi, mahkemelerce de muhdesatın taşınmazın arzına malik olanlar dışında başka bir kişiye ait olması sonucunu doğuracak şekilde hüküm verilemez. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 718. maddesi hükmünde, arazi üzerindeki mülkiyetin, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsayacağı, bu mülkiyetin kapsamına yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynakların da gireceği açıklandığından, taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatın taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Bu olgu gözönüne alındığında kural olarak ve aksine bir hüküm bulunmadıkça taşınmaz üzerindeki muhdesatın mülkiyetinin tespiti dava edilemeyeceği gibi, mahkemelerce de muhdesatın taşınmazın arzına malik olanlar dışında başka bir kişiye ait olması sonucunu doğuracak şekilde hüküm verilemez. Koşulların oluşması halinde taşınmaz üzerindeki binanın davacılar tarafında yapıldığının tespitine karar verilmekle yetinilmesi gerekir. Mahkemece 2 katlı binanın davacılara ait olduğunun tespitine karar verilmiş olması da açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) bentte yazılı gerekçelerle 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının (1.) bentte yazılı nedenlerle reddine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.100,00 TL. Avukatlık ücretinin karşı davacı taraftan alınarak Yargıtay duruşmasında vekil marifetiyle temsil olunan davalılar Gülas ve Libas"a verilmesine, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın davacılara, 262,50 TL peşin harcın da davalılara istek halinde iadesine 26.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.