Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2698
Karar No: 2018/6275
Karar Tarihi: 08.03.2018

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2018/2698 Esas 2018/6275 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2018/2698 E.  ,  2018/6275 K.

    "İçtihat Metni"

    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : . Hukuk Dairesi

    DAVA TÜRÜ : YETKİ TESPİTİNE İTİRAZ

    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : İş Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, ... Çalışma Genel Müdürlüğünün 21.06.2013 tarihli yetki tespiti konulu yazısının ... Entegre Orman Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. şirketine de gönderildiğini ve bu şirket tarafından 01.07.2013 tarihinde ... İş Mahkemesinin 2013/112 E. sayılı dosyasında yetki tespitine itiraz edilerek yetki tespit kararının iptalinin istenildiğini, ... İş Mahkemesi’nin 02.08.2013 tarihli kararı ile ... Entegre Orman Ürünleri Sanayi ve Ticaret A.Ş."nin bu talebini reddettiğini ve yapılan temyiz incelemesi sonucu Yargıtay tarafından mahkemenin bu kararının öncelikli olarak bu şirkete ait diğer işyerleri açısından işkolu tespiti yapılması gerektiği gerekçesi ile bozulduğunu, Yargıtay ilgili dairesinin bozma kararı gereği ... İş Mahkemesinin 2013/240 E. sayılı dosyasında davanın yeniden görüldüğünü ve müvekkili sendikanın davalı işyerinde toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili olduğuna karan verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, sendikanın toplu iş sözleşmesi yapmak üzere ..."ndan gerekli yetkiyi aldığını ve davalı işveren ile toplu iş sözleşmesi görüşmelerine başladığını ve fakat davalı işveren tarafından talep edilen ücret zamları ve ek ikramiyeler kabul edilmediğinden anlaşma sağlanamadığını, anlaşmazlık üzerine müvekkili sendika tarafından 27.01.2015 tarihinde grev kararı alınarak 213 işçinin greve çıktığını, gelinen aşamada davalı şirketin grevin kırılmasına yönelik birçok hukuk dışı çabada bulunduğunu ve maalesef 15.05.2015 tarihinde müvekkili sendikanın grevin kaldırılmasına karar vermek zorunda kaldığını, bu aşamada müvekkili sendika tarafından yapılan araştırma neticesinde davalı şirketin grev sırasında grev kırmaya yönelik hukuk dışı eylemleri gibi yine grevin kaldırılma tarihi olan 15.05.2015 tarihi ile müvekkili sendikanın yetki talebinde bulunduğu 18.05.2015 tarihleri arasındaki hafta sonu olan Cumartesi ve Pazar günlerinde yine tamamen muvazaalı olarak ve sendikal örgütlenmeyi engellemek üzere sendika üyesi işçileri işten çıkartarak ve sendika üyesi olmayan işçileri işe alarak işlem yaptığının öğrenildiğini, gerek davalı şirketin kayıtları, gerekse de diğer davalı Bakanlık kayıtlan ile SGK kayıtları incelendiğinde davalı şirket bünyesinde 15.05.2015 Cuma günü toplam çalışan sayısının 347, müvekkil sendika üyesi işçi sayısının 222 olduğu ve yetki açısından müvekkil sendikanın yeterli çoğunluğu sağladığının açıkça görüleceğini, müvekkil sendikanın 18.05.2015 Pazartesi yaptığı yetki talebi başvurusu üzerine davalı Bakanlıkça yapılan inceleme neticesinde ise 18.05.2015 tarihi itibariyle davalı işyerinde 369 işçinin çalıştığı, 173 müvekkil sendika üyesinin olduğunun görüldüğünü, davalı şirket tarafından l6-17.05.2015 tarihlerinde işten çıkartılan 49 işçinin tamamının sendika üyesi olduğunu, davalı şirket tarafından işten çıkartılan işçilerin yerine işe alınan 71 işçinin tamamının da müvekkili sendikaya üye olmayan işçiler olduğunu, davalı şirketin yaklaşık olarak 110 gün devam eden ve akabinde 15.05.2015 tarihinde biten grev dönemi ve çıkarttığı tüm işçilerin müvekkili sendika üyesi işçiler olduğu da dikkate alındığında grevden çıktığı dönem itibariyle herhangi bir kapasite artırımı gerekiyor ise işçi çıkartmasının kabul edilmesinin hayatın olağan akışına ters olduğu da ortada iken davalı şirket tarafından yapılan işçi çıkış ve giriş işlemlerinin muvazaalı olduğunun açık olduğunu, ayrıca davalı şirketin yetkilisi olan ve hakkında grev kırmaya yönelik eylemleri nedeniyle suç duyurusunda bulunulan şirket yetkilileri tarafından işçilerden istifa yazıları alındığı ve kendilerine bu kişiler tarafından “şimdi istifa edin, biz sizlerin kıdem tazminatlarınızı 1 ay sonra ödeyeceğiz ve bir ay sonra tekrar işe başlayacaksınız” denildiğini, davalı şirket yetkilisi Bilal Karakaya"nın ıslak imzasına havi yazının da açıkça davalı şirketin grev kırmaya ve sendikal faaliyetleri engellemeye yönelik eylemlerine delil teşkil ettiğini ileri sürerek davalı ... Bakanlığının 21.05.2015 tarih ve 10495 sayılı olumsuz yetki tespitinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalılar, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
    Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
    İstinaf Başvurusu :
    İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
    Bölge Adliye Mahkemesince aynen “Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, ilk derece mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitleri ile karar gerekçesine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu; ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalıların yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK.nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine” karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı, davalılar temyiz başvurusunda bulunmuştur.

    Gerekçe:
    Bölge adliye mahkemesi kararında yer alması gereken hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, “Tarafların iddia ve savunmalarının özeti”, “İlk derece mahkemesi kararının özeti”, “İleri sürülen istinaf sebepleri” ve “Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep” bölge adliye mahkemesi kararında yer alması gereken zorunlu hususlardandır.
    Buna göre kararda, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
    Gerekçe, mahkemenin tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Mahkeme, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
    Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. (Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder: 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı , Ankara 2011, s.472)
    Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
    Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
    Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği kanun koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye, vurgu yapılmıştır.
    Diğer taraftan, kararların gerekçeli olması, davanın taraflarının mahkeme kararının dayanağını öğrenerek mahkemelere ve genel olarak yargıya güven duymalarını sağladığı gibi, tarafların kanun yoluna etkili başvuru yapmalarını mümkün hale getiren en önemli faktörlerdendir. Gerekçesi bilinmeyen bir karara karşı gidilecek kanun yolunun etkin kullanılması mümkün olmayacağı gibi bahsedilen kanun yolunda yapılacak incelemenin de etkin olması beklenemez.
    Açıklanan hukuki olgular karşısında belirtmek gerekir ki, somut uyuşmazlıkta, Bölge Adliye Mahkemesi kararının içermesi gereken zorunlu unsurlardan olan “Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep” hususları kararda yer almadığından, bir başka ifadeyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı somut olaya özgü hukuki gerekçe ihtiva etmediğinden, 6100 sayılı Kanun’un 359. maddesine aykırı olarak tesis edilmiştir. Bu itibarla, anılan hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde tesis edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararı usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    Sonuç:
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, bozma sebebine göre sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.03.2018 tarihinde oybirliğiyle olarak karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi