21. Hukuk Dairesi 2016/3830 E. , 2017/6530 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, Kurum işleminin iptali ile maluliyet aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının talep tarihi itibariyle maluliyet aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulü ile, davacının beden çalışma gücünün %60"ını 13/10/1999 tarihi itibariyle kaybettiğinin ve bu tarihi takip eden ay başı olan 01/11/1999 tarihinden itibaren davacının malüllük aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiştir.
Bedensel ve ruhsal arızalar nedeniyle sigortalıya ya da hak sahiplerine sosyal sigorta yardımlarının yapılabilmesi, yasal çerçevede bir raporun alınmış olmasına bağlıdır.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa"nın 95. maddesidir. Anılan maddeye göre, "Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usul ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usulüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade edecek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir. Usulüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malullük derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usulüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu giderek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
Öte yandan, 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu’nun “Adli Tıp Genel Kurulunun görevleri” başlıklı 15/f. maddesinde, Adli Tıp Genel Kurulunun, Adli Tıp İhtisas Kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri, konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceleyeceği ve kesin karara bağlayacağı belirtilmiştir. Bu durumda, davalı Kurum vekilinin Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Kurulu’nun raporuna itirazı da dikkate alınarak, YSK raporu ile Adli Tıp 3.İhtisas Kurulu raporu arasındaki açık çelişkinin giderilmesi için, 28.06.1976 gün ve 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu’ndan görüş alınması gerekir.
Ayrıca, 506 sayılı Yasa"nın maluliyet aylığı başlangıcını düzenleyen 56. maddesinin 1. fıkra hükmüne göre, sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunan ve malullük aylığına hak kazanan sigortalının aylığının ödenmesine, kendisinin yazılı isteğinden, malul sayılmasına esas tutulan raporun tarihi yazılı isteğini takibeden takvim ayından sonraki bir tarih ise bu raporun tarihinden sonraki ay başından başlanır. 1479 sayılı Yasa"nın 29. maddesi uyarınca da “... yazılı istekte bulunmak ve istek tarihi itibariyle prim ve her türlü borçlarını ödemiş olmak” şarttır.
Somut olayda, dosya kapsamından davacının ilk kez hangi tarihte maluliyet aylığı talebinde bulunduğu anlaşılamamaktadır.SSYSK"nun 01/04/2011 tarihli raporunda davacının çalışma gücünün en az %60 ını kaybettiği anlaşılmış ise de sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı işyerine maluliyetini gerektirecek düzeydeki bu hastalığı veya arızası ile girdiği tespit edildiğinin bildirildiği, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi"nin 10/12/2014 tarihli raporunda ise, beden çalışma gücünün en az %60 ını kaybetmiş olduğu, malul sayılması gerektiği, maluliyet başlangıç tarihinin 13/10/1999 tarihli sağlık rapor tarihinin kabulü gerektiği, Kurumun 07/02/2013 tarihli yazısında davacının 03/01/1986 tarihinde Esnaf Bağ-Kur kaydının yapıldığı ve 28/02/2013 tarihi itibariyle 1800 gün hizmetinin bulunduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, H.G.K"nun 05.02.2003 gün ve 2003/21-23 Esas, 56 Karar sayılı kararında da açıkça belirtildiği şekilde, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun 01/04/2011 tarihli raporu ile 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 10/12/2014 tarihli raporu arasındaki çelişkinin Adli Tıp Genel Kurulu"ndan alınacak rapor ile giderilmesi, davacının ilk kez maluliyet aylığı talebinin hangi tarihte gerçekleştiğini tespit etmek, tahsis talep tarihi itibariyle davacının maluliyet aylığı şartlarını gerçekleştirip gerçekleştirmediği değerlendirilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.