21. Hukuk Dairesi 2016/3786 E. , 2017/6533 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, yargı kararı ile düzeltilen doğum tarihinin esas alınarak emeklilik aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının yargı kararı ile düzeltilen doğum tarihi esas alınarak yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 17/02/1986 tarihli 1986/31-138 E-K sayılı ilamıyla 17/05/1966 olarak düzeltilen yaşının kurumca da uzun vadeli sigortalı kolları açısından düzeltilerek kabulü gerektiğinin ve davacıya tahsis talebini takip eden aybaşı olan 01/07/2015 tarihinden itibaren kurumca yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 01/03/1986 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığının bulunduğu, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/02/1986 tarih 1986/31 Esas ve 1986/138 Karar sayılı Kararı ile davacının 17/05/1970 olan doğum tarihinin 17/05/1966 olarak düzeltilmesine karar verildiği, kararın 05/03/1986 tarihinde kesinleştiği, davacının 15/06/2015 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacının yaşlılık aylığı talebi ile ilgili olarak gerekli şartlar 506 sayılı Kanun"un geçici 81. maddesinin (B) fıkrasında düzenlenmiş olup (f) bendinde “23/05/2002 tarihinde igortalılık süresi 13 (dahil) yıldan fazla, 14 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 45 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 15 yıl 6 ay (dahil) dan fazla, 17 yıldan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 49 yaşını doldurmaları ve en az 5300 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunmaları şartı ile yaşlılık aylığından yararlanabilirler.” düzenlemesi yer almaktadır. 23/05/2002 tarihinde 16 yıl 2 ay 3 gün sigortalılık süresi bulunan davacının talep tarihinde 25 yıl sigortalılık süresinin bulunması, 49 yaşını tamamlaması ve en az 5300 gün prim ödemesinin bulunması gerekmektedir.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 120/2 maddesi, (Bağ-Kur Yasanının 66. maddesi) bazı kötü uygulamaları önlemek amacı ile özel bir düzenleme getirmiş ve belli sigorta kollarında, hangi doğum tarihinin esas alınacağını açıkça belirlemiştir. Gerçekten anılan Yasa"nın 120/2. maddesi (66. maddesi) çok açık olarak "malüllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında "sigortalıların ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri .... esas tutulur. " hükmünü içermektedir. Hiçbir yoruma yer vermeyecek şekilde yapılan bu düzenleme karşısında sigortaya ilk tescil tarihinden sonra yapılan yaş tashihinin yaşlılık aylığı bağlanmasında nazara alınamayacağı açıktır. Nitekim 5510 sayılı Yasanın 57. maddesinde de anılan maddeye paralel bir hüküm getirilmiştir. Hukuk Genel Kurulunun 9.10.2002 gün ve 2002/21-761 Esas; 14.04.2010 gün ve 2010/21-194 Esas 2010/219 Karar sayılı kararları da bu yöndedir. Bu özel düzenleme dışında ki kesinleşmiş bir yargı kararının uygulamalarda geçerliliğini koruyacağı tartışmasızdır.
Somut olayda; davacının 01/03/1986 tarihinde sigortalılığının başladığı, doğum tarihinin sonradan 05/03/1986 kesinleşme tarihli yaş tashihi kararı ile 17/05/1966 olarak düzeltilmesine karar verildiği anlaşıldığından 506 sayılı yasanın 120/2 maddesi dikkate alındığında, yaş tashihinin yapılmış olması sonuca etkili olmayıp, ilk tescil tarihinden sonra yapılan bu yaş tashihinin, sigorta işlemlerinde dikkate alınamayacağı ortadadır.
Yapılacak iş, davacının sigorta başlangıcı olan 01/03/1986 tarihinde geçerli doğum tarihine (17/05/1970) göre talep tarihinde 49 yaşını tamamlamadığını göz önünde bulundurarak davanın reddine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.