Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3982
Karar No: 2018/5761

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/3982 Esas 2018/5761 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2018/3982 E.  ,  2018/5761 K.

    "İçtihat Metni"

    ......

    Taraflar arasındaki MK 1007. maddesine dayalı tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 18/09/2018 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ve duruşma talebinde bulunan Hazine vekili Avukat ... ........ile karşı taraftan davacılar ..., ... ve Avukatları ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Yörede 1976 yılında yapılan kadastro sırasında.......parsel sayılı taşınmazların yüzölçümleri sırasıyla 84.000,00 m² ve 2.600.750,00 m² miktar olarak belirlenip dava dışı gerçek kişiler adına tespit edilerek ve bu miktarlarla tapuya tescil edilmiş, davacıların taşınmazları satın almalarından sonra 3402 sayılı Kadastro Kanunun 41. maddesi kapsamında 2010 yılında yapılan düzeltme ile 120 sayılı parselin tapuda 84.000,00 m² ile kayıtlı olan yüzölçümünün 71.183,13 m² miktarında olduğu; 122 sayılı parselin yine tapuda 2.600.750,00 m² ile kayıtlı olan yüzölçümünün ise 1.919.913,28 m² miktarında olduğu belirlenmiş, bu işlemin iptali için bir kısım tapu maliklerini..........dava açtıkları ve anılan mahkemece; parsellerin yüzölçümündeki azalmanın daha evvel 1/5000 ölçekli fotogrametrik paftasında planimetre (mekanik alet) ile hesaplanan alan ile büyük ölçekli Harita ve Harita bilgileri Üretim Yönetmeliğine göre sayısal olarak elde edilen koordinatlardan hesaplanan alan hesabından kaynaklandığı ve yürürlükteki mevzuat uyarınca yapılan teknik bir düzeltmenin sonucu olduğu gerekçesiyle 18/01/2012 tarih 2010/183 – 2012/63 sayılı kararla reddedilmiş ve bu karar Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 30/03/2012 tarih 2012/3080 – 2012/4671 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
    Davacı gerçek kişiler vekili, 29/06/2012 havale tarihli dilekçesiyle,.......sayılı parsellerin tapuda kayıtlı olan yüzölçümlerinde, 3402 sayılı Kanunun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme nedeniyle önemli derecede azalma meydana geldiğini ve bu azalma nedeniyle müvekkillerinin zarara uğradığını ve Devletin 4721 sayılı Kanunun 1007. maddesi uyarınca bu zarardan sorumlu olduğunu beyan ederek tazminat isteğinde bulunmuştur.
    Mahkemece, TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu tutulabilmesi için zararın tapu sicilinin tutulmasından doğmuş olması gerektiği, kadastro çalışmaları ve faaliyetleri arasındaki işlemlerin sicil tutma kavramı içinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı gerekçelerine dayanarak davanın reddine karar vermiş, davacı gerçek kişiler vekilinin temyizi üzerine hüküm 5. Hukuk Dairesince onanmıştır.
    - 2 -
    2018/3982 - 2018/5761
    Bu kez, davacı gerçek kişiler vekili Yargıtay kararının düzeltilmesini istemiş, Dairenin 05/10/2015 tarih, 2015/2577-8389 sayılı kararı ile onama ilamının kaldırılmasına karar verilerek, yerel mahkeme ilamı bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapuda kayıtlı taşınmazın yüzölçümünde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi gereğince yapılan düzeltme sonucu taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.
    Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki, 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” hükmünü içermektedir.
    Burada Devlete yüklenen sorumluluk kusursuz sorumluluktur. Maddede yer alan kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Dayanaksız ya da hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamdadır.
    Bundan başka, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, kadastro kayıtlarından kaynaklanan hatalardan da TMK"nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Zira, kesinleşen kadastro işlemi sonrasında, bu işlem esas alınarak tapu sicili oluşturulmaktadır. Bu itibarla, tapu sicili kavramı geniş anlamda kadastro işlemlerini de kapsamaktadır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacılara ait parsellerin yüzölçümünün kadastro sırasında fazla miktarlı olarak tespit edilip, bu haliyle tapuya tescil edilmesi ve sonrasında bu hatalı işlemin düzeltilmesi ile davacıların tapulu parsellerinin yüzölçümünün, parselleri satın aldıkları tarihe göre azaldığı anlaşılmaktadır. Şu hale göre, davacıların zararlarının oluştuğu ve bu zararlarının tazminini TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Devletten isteyebileceklerinin kabulü gerekir. Zira, az yukarıda da belirtildiği gibi tapu sicili kavramı geniş anlamda kadastro işlemlerini de kapsamaktadır. (HGK"nın 18.11.2009 gün ve 2009/4-383 - 2009/517 ve 16.06.2010 gün ve 2010/4-349 - 2010/318 sayılı kararları da bu yöndedir)
    Ayrıca zarar, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi gereğince yapılan düzeltme işleminin tapu kaydına işlenmesinden önce 41. madde uygulamasının kesinleşmesi ile doğacağından, dava açabilmek için 41. madde uygulamasının tapuya işlenmesini beklemek gerekli olmadığı gibi zarar hesabı da 41. madde uygulamasının kesinleştiği tarihe göre yapılmalıdır.
    Hal böyle olunca, mahkemece taşınmazların niteliği arazi ise, net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle taşınmazların eksilen yüzölçümünün gerçek değeri belirlenerek karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.” denilmiştir.
    Birleşen dava dosyasına ... tarafından sunulan 06/03/2017 tarihli dilekçe ile, 3402 sayılı Kanunun 41. maddesine göre; düzeltme işlemi ile yüzölçümü azalan....... parsellerde önceden malik olan müvekkilinin 122 parselde 13/690 hisse 9219 m2"lik ........... ait hisseyi satın aldığını, satın aldığı bu hisseye dair sözkonusu düzeltme işleminden kaynaklı taşınmaz miktarındaki azalmaya ilişkin zararlar için yasalardan kaynaklanan tüm hakları, miktar ve değer bakımından fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile 90905,00.-TL"nin 29/06/2012 tarihinden işleyecek kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/696 Esas sırasına kaydedilen davanın temyize konu dosya ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
    ........
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu;
    1- Asıl dosya yönünden açılan davanın kabulü ile;
    a....... nolu parsel ile ilgili olarak;
    -17.551,98.-TL"nin - davacı ..."a-
    -47.390,32.-TL"nin ..."e
    61.432,04.-TL"nin ..."a dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak verilmesine,
    b-.......nolu parsel (toplulaştırma sonrası 103/1-2, 104/1, 105/1, 106/1-2, 107/1-2, 108/1, 109/1-2, 110/1-2, 111/1, 112/1, 113/1, 114/1, 117/1-2 ve 118/1 nolu parseller) ile ilgili olarak;
    1.547.380,74.-TL"nin ..."a,
    336.289,40.-TL"nin ..."a,
    348.482,18.-TL"nin ......
    845.690,33.-TL"nin davacı ..."a,
    1.191.102,10.-TL"nin davacı ..."a,
    2.159.985,34.-TL"nin davacı ..."e,
    175.442,04.-TL"nin davacı ..."a verilmek üzere dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
    2-Davacı ... yönünden konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
    2-Birleşen ........ sayılı dosya yönünden açılan davanın kabulü ile;
    a-........nolu parsel (toplulaştırma sonrası 103/1-2, 104/1, 105/1, 106/1-2, 107/1-2, 108/1, 109/1-2, 110/1-2, 111/1, 112/1, 113/1, 114/1, 117/1-2 ve 118/1 nolu parseller) ile ilgili olarak;
    90.905,00.-TL"nin dava tarihinden itibaren hesap edilecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı ..."a verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı ... tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiştir.
    Dava, tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
    1-Davalı Hazinenin birleşen dosya olan 2017/696 Esas sayılı dosyaya yönelik temyiz itirazları bakımından;
    Mahkemece birleşen davanın kabulüne karar verilmişse de; delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür. Şöyle ki birleşen davada, davacı ..., 122 parselde 13/690 hisseye malik olan .......... taşınmazı 26.12.2014 tarihinde resmi satış sözleşmesi ile satın almış, satın aldığı bu paya ilişkin olarak 06/03/2017 tarihinde birleşen davayı açmıştır. Davacının 122 parseldeki 13/690 hisseyi satın aldığı tarihte dava konusu 122 parsel için 3402 sayılı Kanunun 41. maddesi gereği yapılan çalışmaya karşı açılan sulh hukuk mahkemesinin 2010/183 E. - 2012/63 K. sayılı ilamı Yargıtay incelemesinden de geçerek 2012 yılında kesinleşmiş olduğuna, ......taşınmazını satmadan evvel tazminat istemli bir dava açmamış olduğuna ve taşınmazı satın alan ...’ın taşınmazdaki yüzölçüm azalmasını bilerek taşınmazın bu payını satın aldığına göre, taşınmazda meydana gelen yüzölçüm azalmasını bilerek satın alan davacının tazminat isteminin haksız olduğu anlaşıldığından birleşen davacı ...’ın davasının reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup hükmün birleşen dava açısından bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    2-Davalı Hazinenin ana dosyaya yönelik temyiz itirazları bakımından;
    İncelenen dosya kapsamına göre, dava konusu 122 parsel sayılı taşınmazda pay sahibi olan ve tazminat davasının davacıları arasında yer alan ... sahip olduğu 67/690 payını, yargılamanın devamı sırasında 21/05/2014 tarihinde aynı taşınmazın diğer hissedarlarından olan ve tazminat davası açan ...’a devretmiştir. Her ne kadar ....... bu payı devralırken taşınmazdaki yüzölçüm azalmasından haberdar ise de;
    ........

    payını devraldığı ... tazminat davasının tarafları arasında olduğundan davalı Hazinenin bu taşınmazla ilgili tazminat istemin reddi gerektiği beyanı ve sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    Ancak; davacı taraf 21.12.2017 tarihli ıslah dilekçesi sunarak asıl dosyada talep edilen tazminat miktarını artırmış ve mahkemece ıslah dilekçesi dikkate alınmış ise de; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 04/02/1948 gün ve 10/3 sayılı kararına göre bozmadan sonra ıslah suretiyle talep sonucunun değiştirilmesinin mümkün olmadığı, bu hususun 06/05/2016 gün ve 2015/1 E. - 2016/1 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile de tespit edildiği, eldeki davanın belirsiz alacak davası olmadığı gözönünde bulundurulduğunda, mahkemece bozma kararından sonra gerçekleşen ıslah istemine göre karar verilmesi de doğru değildir.
    Kabule göre de; davacı ıslah dilekçesi ile; bilirkişi raporunda hem birleşen dosyada hem ana dosyada dava edilen taşınmazların toplam değerinin 6.695.277,11.-TL olarak belirlendiğini, birleşen dosyada talep edilen tazminat miktarı ile ilgili ıslah taleplerinin olmadığını, bu sebeple bilirkişilerce belirlenen değerden birleşen dosyada talep edilen tazminat miktarı çıkınca kalan 6.604.372,11.-TL’nin ana dosyada talep edilen tazminat miktarı olarak ıslah ettiklerini belirtiği halde mahkemece davacının talebi aşılarak ana dosyada toplam 6.730.746,47.-TL tazminata hükmedilmiş olması da doğru değildir.
    SONUÇ: Yukarıda 1 ve 2. bentde açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, temyiz isteminin duruşmalı yapılması nedeni ile Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1630,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine 18/09/2018 günü oy birliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi