Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3464
Karar No: 2018/5762

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/3464 Esas 2018/5762 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2018/3464 E.  ,  2018/5762 K.

    "İçtihat Metni"

    .........

    Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan19.12.2017 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi fer’i müdahil ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 18/09/2018 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ... vekili Av.......ile daval......... ile davacı ... vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı vekili 03/11/2009 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin alacaklarından üçüncü şahıs........Esas sayılı dosyaları ile icra takibi başlattıklarını, her iki dosyada borçluya gönderilen ödeme emirlerinin tebliğ edilip takibin kesinleşmesini müteakip borçlu adına kayıtlı ........ mahallesi 586 ada 5 sayılı parselde kayıtlı gayrimenkulu üzerine haciz talebinde bulunulduğunu, takip dosyalarından.......yazılan yazılara verilen 22/10/2007 tarih ..... yevmiye, 02/01/2008 gün ve 24 yevmiye nolu, 13/07/2009 tarihli cevabi yazılarda borçlu şirket adına kayıtlı dört adet bağımsız bölüm olduğu, bunlardan 4, 5 ve 6 nolu bağımsız bölümler üzerinde değişik bankalar lehine tesis edilmiş ipoteklerin mevcut olduğu ancak 3 numaralı bağımsız bölüm üzerinde o anda davacı alacaklı lehine istenen haciz işleminden başka herhangi bir takyidatın bulunmadığı bilgisinin verildiğini, gönderilen tapu kayıtlarında da bunlardan önceki tarihleri içerir herhangi bir takyidat görünmediğini, icra müdürlüğünce hacizli gayrimenkuller için 05/10/2009 tarihinde 1. satış, 15/10/2009 tarihinde 2. satış günü verildiğini, ancak 15/10/2009 tarihindeki 2. ihalesi için müracaat ettiklerinden dosyalarının haczinin 1. sırada bulunduğu 3 nolu bağımsız bölümde ....... tarafından alacağa muhsuben satın alındığını öğrendiklerini, bu hususun tapuya sorulduğunda 04/12/2006 tarih 9710 yevmiye ipoteğin ........... veri girişinde sehven veri tabanına girilmediğinden işlenen hacizlerin bilgi yazısındaki tapu kaydında çıkmadığının, bu durum anlaşıldıktan sonra veri tabanına girişinin yapıldığının bildirildiğini, müvekkilinin 15/10/2009 tarihine kadar alacaklarının gayrimenkulle teminat altına alındığının güven ve rahatlığı içinde olduğunu, tapu müdürlüğünün yaptığı yanlışlığın müvekkilinin hacizdeki öncelik sırasını kaybetmesinin yanı sıra bu iki yol boyunca takip borçlusu şirketin mal varlıklarını tüketmesi nedeniyle borçlu şirketten alacaklarının tahsilini imkansız kıldığını, bu hususta......şikayette bulunulduğunu, tapu sicilinin bir parçası haline gelmiş bulunan bilgisayar kayıtlarının doğru tutulmamış olmasının hukukî anlamda yolsuz tescil işlemi olduğunu, bunun sebep olduğu zararlardan Hazinenin sorumlu olacağını belirterek, yolsuz tescilden dolayı, yanlış, yanıltıcı veya sahte belge tanzimi suretiyle davacının alacağının tahsilinin imkansızlaşmasına sebep olunmasından dolayı meydana gelen zararın şimlik 10.000,00.-TL"sının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    ........
    Yapılan yargılama sonucu 08/03/2013 gün ve 2009/389 E. - 2013/105 K. sayılı kararı ile davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine...........sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; davacının borçlu ....... olan alacağı nedeniyle icra takibine başvurduğu,........ ada, 5 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 3 nolu bağımsız bölüm üzerinde hiç bir takyidat bulunmadığı belirtildiğinden davacının alacaklı olduğ......borç nedeniyle 1. sırada, 2007/2098 sayılı dosyada ise 2. sırada alacaklı olmak üzere söz konusu gayrimenkul üzerine haciz konulduğu, borcun ödenmemesi üzerine bağımsız bölümün satışa çıkarıldığı, satış bedelinin daha önceki tarihe ait ipotek alacaklısı olan ancak tapuya işlenmesi unutulan ....... sırada alacaklı olarak satış bedelinin ödendiği, davacının borçludan olan alacağını alamadığı ve hacze kabil malı bulunmadığından asıl alacak ve ferileriyle birlikte 390.493,89.-TL için 05.07.2012"de borç ödemeden aciz vesikası düzenlendiği anlaşılmıştır.
    4721 sayılı TMK"nın 38. maddesi "kişisel durum sicilinin tutulmasından doğan zararlar, kusurlu memura rücu edilmek kaydıyla Devletçe tazmin edilir; sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007.maddesi ise" tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur" hükmünü içermektedir.
    Dava konusu olayda, borçluya ait 3 no"lu bağımsız bölüm üzerinde herhangi bir takyidat bulunmadığının bildirilmesi ve sonradan yapılan cebri satış sırasında banka lehine daha önceki tarihte ipotek tesisi bulunduğunun anlaşılması nedeniyle satış bedelinin bankaya ödenmesi sonucu bir zararın oluştuğu muhakkak olup, bu zararın tazmininin ise kusursuz sorumluluk esasına göre Devletten istenebileceği gözetilerek, TMK"nın 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davalarında davalı sıfatı Hazinenin olup, davacıya Hazineyi davaya dahil etmesi için süre verilmesi ve borçlu şirkete ait taşınmaz başında oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılarak, taşınmazın değeri ve davacının alacak miktarının altında kalıp kalmadığı tespit edilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden, eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi, doğru görülmemiştir” gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında; ... vekili 14/04/2015 havale tarihli dilekçesi ile dava sonunda davalı Hazinenin müvekkiline rücu davası açma ihtimalinin bulunduğu yargılama sonunda verilecek hükümden etkilenmesi ihtimali sözkonusu olduğu için davaya müdahil olmak istediklerini bildirmiştir.
    Davacı vekili, 26/05/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 10000.-TL"den 749113,69.-TL"ye artırmış ıslah harcını da yatırmıştır.
    Bozma ilamından sonra davacı tarafından Hazineye husumet yöneltmek sureti ile yeni bir dava açılmış birleşen davada davacı vekilinin verdiği dava dilekçesinde; sahte veya yanlış ve yanıltıcı belge tanzimi suretiyle idarenin kusursuz sorumluluğu esasına göre ......sayılı dosyalarından dolayı müvekkilinin uğramış olduğu zararının fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 200.000,00.-TL nın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davanın ......sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece dosyaların birleştirilmesine karar verilmiştir.
    Birleştirilen dosyalar üzerinden yapılan yargılama sonucu; açılan davanın kabulüne, 749.113,69.-TL tazminat bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10.000,00.-TL"ye dava tarihinden itibaren kalan kısmınına ise ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, birleşen dava 2015/16 Esas sayılı davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı, müdahil ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
    Fer’i müdahil vekilinin temyiz masraflarını yatırmamış olması nedeni ile kendisine eksik temyiz masraflarını yatırması için ihtarlı tebligat çıkarılmış, fer’i müdahil vekilinin kendisine tanınan sürede eksik harcı yatırmadığından bahisle 24.12.2015 tarihli ek kararla temyiz .....
    talebinin eksik harç nedeni ile reddine karar verilmiş, müdahil vekili bu kararın kendisine tebliğinden itibaren süresi içinde ek karar için temyiz isteminde bulunmuştur.
    Dairenin 18/10/2016 tarih ve 2016/2167 E. - 2016/9295 K. sayılı kararı ile;
    1) Müdahil ...’ın temyiz itirazlarının reddi ile 24/12/2015 tarihli (2015/12 E. - 2015/500 K.) ek kararın onanmasına,
    2) Davacı ...’un ve davalı Hazinenin temyiz itirazları bakımından ise;
    Mahkemece davacınının açılan davanın kabulüne, birleşen dava 2015/16 Esas sayılı davasının reddine karar verilmişse de delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülmüştür,
    Davacı dava dilekçesi ile öncelikle 10.000,00.-TL talepli dava açmış daha sonra bu talebini ıslah etmiş ayrıca birleşen dosyada Yargıtay bozma kararında husumetin Hazineye yöneltilmesi gereğine değinildiğinden Hazineye husumet yöneltmek sureti ile ek dava açmış ve tazminat talebinin bir kısmını da birleşen dosyada talep etmiştir. Mahkemece asıl dosyada Hazine davaya dahil edilerek eksiklik giderildiğine göre davacının ayrı bir dosya ile dava açmasından dolayı davanın derdestlik nedeni ile reddine karar verilmesi doğru değildir.
    Dava tazminat davası olup, davacının tazminat miktarını ayrı ayrı açacağı davalarla talep etmesine yasal bir engel yoktur. Dolayısıyla asıl davada istenen tazminat ile birleşen dosyada talep edilen tazminat aynı alacağa ilişkin olmayıp aynı alacağın kalan kısmının ek dava ile talep edilmesidir. Bu sebeple ek davanın derdestlik nedeni ile reddi doğru değildir.
    Hazinenin temyiz itirazları açısından ise davacı dava dilekçesinde öncelikle 10.000,00.-TL talep etmiş, davanın reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, redde ilişkin hüküm........yukarıda belirtilen hükümle bozulmuştur. Yargıtay bozma kararından sonra alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacı vekili 26/05/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile asıl dosyada talep ettiği 10000.-TL tazminat miktarını 749113,69.-TL"ye artırmış ve mahkemece ıslah edilen miktar dikkate alınarak hüküm kurulmuştur. Mahkemece hatalı değerlendirme ile bozmadan sonraki ıslaha değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmamıştır.
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 04.02.1948 gün ve 10/3 sayılı kararına göre bozmadan sonra ıslah suretiyle talep sonucunun arttırılması mümkün değildir. Bu husus 06/05/2016 gün ve 2015/1 E. - 2016/1 K. sayılı İBK ile de tespit edilmiştir.
    Yapılacak iş: asıl dava bakımından davacı gerçek kişi vekilinin ıslahen artırdığı kısım yönünden, İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bozmadan sonra ıslahın mümkün bulunmaması nedeniyle talebinin reddine karar vermek ve birleşen dava bakımından da işin esasına girerek tüm delilleri bir arada değerlendirip bir karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece bu maddi ve hukukî olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir” denilmiştir.
    Bozma kararından sonra davacı tarafından .............husumet yöneltmek sureti ile yeni bir dava açılmış birleşen davada davacı vekilinin verdiği dava dilekçesinde; tapu sicilinin yolsuz tutulmuş olmasından dolayı müvekkilinin uğramış olduğu zararının fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 739.113,69.-TL"nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davanın ..........sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece dosyaların birleştirilmesine karar verilmiştir.
    Mahkemece birleştirilen dosyalar üzerinden yapılan yargılama sonucu; açılan davanın kabulüne,
    1) 10.000,00TL tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
    2) Birleştirilen dava 2015/16 Esas sayılı davanın kabulü ile 200.000,00.-TL tazminat bedelinin birleştirilen dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
    3) Birleştirilen dava 2017/365 esas sayılı davanın kabulü ile,
    739.113,69TL tazminat bedelinin birleşen dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ile davaya Hazine yanında katılan ... tarafından temyiz edilmiştir.
    ......
    Dava, tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
    1-Fer’i müdahil ...’ın temyiz itirazları bakımından;
    Davacı tarafından TMK’nın 1007. maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasının yargılaması sırasında, davalı Hazinenin kendisine rücu etme ihtimali bulunduğundan davalı yanında davaya katılma talebinde bulunan Fer"i müdahil ...’ın müdahale talep ettiği dosyalar bakımından daha önce mahkemece temyiz harçlarının süresinde yatırılmadığı gerekçesi ile 24.12.2015 tarihinde temyiz talebinin reddine karar verildiği, ...’ın ek karara yönelik temyiz itirazları, Dairenin 18/10/2016 tarih ve 2016/2167 E. - 2016/9295 K. sayılı kararı ile; reddedilerek hükmün onandığı, fer"i müdahil açısından hüküm kesinleştiği, fer"i müdahilin taraf olduğu dosyalar bakımından temyize konu kararda daha önceki hükümden daha aleyhe olan bir hüküm kurulmadığı, bozma kararından sonra açılan ve temyize konu dava dosyası ile birleştirilen.........Esas sayılı dosya açısından ise ...’in bu davanın tarafı da olmadığı anlaşıldığından temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2) Davalı Hazinenin temyiz itirazları bakımından;
    Mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuştur. Dosyada bulunan belgelerden tazminat istemine dayanak yapılan 586 ada 5 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümün dava dışı borçlu .........adına kat mülkiyeti tesisi sonucu 09/01/2007 tarihinde tescil edildiği, bu bağımsız bölümün arsa payının 21/100 olduğu anlaşılmıştır.
    Davacı ile borçlu arasındaki borç ilişkisi nedeni ile davacının borçlu hakkında, ........dosyasında 169.000,00.-TL üzerinden, 2007/2098 Esas sayılı dosyada ise 252000,00.-TL üzerinden icra takibi başlattığı, borçlu adına kayıtlı olan taşınmaz olup olmadığı varsa haczinin talep edildiği, tapu müdürlüğünce borçlu şirket adına 586 ada 5 parsel sayılı taşınmazda 3, 4, 5 ve 6 nolu bağımsız bölümlerin borçlu adına kayıtlı olduğu, 3 nolu bağımsız bölüm üzerinde o anda hiçbir takyidat olmadığının, diğer bağımsız bölümlerde ise başka banka ve alacaklılar lehne ipotek ve haciz kayıtlarının olduğunun bildirilmesi üzerine, ..........yevmiye nolu 3 nolu bağımsız bölüme 2007/1710 Esas sayılı dosya için 1. sırada, 02/01/2008 tarih 24 yevmiye nolu işlemle 2007/2098 E. sayılı dosya için ise 2. sırada haciz işleminin tesis edildiği, davacının her iki icra dosyasında taşınmazın satışını talep ettiği, taşınmazın satış ilanının yapıldığı, icra müdürlüğünce 05/10/2009 tarihinde 1. satış, 15/10/2009 tarihinde 2. satış günü verilerek ilan yapıldığını, davacının 3 nolu bağımsız bölüm alacaklıları arasında 1. sırada bulunduğu, 1. ihalenin yapıldığı sırada ......... sırada alacaklı olduğunun öğrenildiği, ihale sonucu 3 nolu bağımsız bölümü ...... satın aldığı, davacının ihalenin feshi için açtığı davanın reddedilerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
    4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir.
    Somut olaya gelince, hakkında icra takibi yapılan borçlu adına kayıtlı 3 nolu bağımsız bölüm üzerinde 1. sırada ..........lehine ipotek kaydı olmasına rağmen, bu kaydın ........ veri tabanına işlenmemiş olması, icra dosyalarına gönderilen tapu kayıtlarında da........ ipotek kaydının bulunmaması, davacının icra dosyasında taşınmazın satışını talep etmesi üzerine 05.10.2009 tarihinde 1. satış günü verilmiş
    .....
    olup bu satış günü davacının zararının doğduğu tarih olup mahkemece bu tarih esas alınarak taşınmazın değerinin belirlenmesi gerekir.
    Ne var ki; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava ve keşif tarihi değerlendirme tarihi olarak esas alınmış ayrıca taşınmazın arsa değerinin “imar durumu, yüzölçümü, rayiç değer” gibi soyut ifadeler kullanılarak belirlenmiştir.
    Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re"sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili belediye başkanlığı ve tapu müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmadığı gibi 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 46. maddesinin son fıkrası “ana gayrimenkulün arsası ile birlikte kamulaştırılması halinde her bağımsız bölümün kamulaştırma bedeli bağlantılı bulunduğu arsa payı ile eklentileri de gözönünde tutularak ayrı ayrı takdir olunacağı” hükmünü koymuştur. Böyle olunca ana yapının arsasına yukarda açıklanan esaslara göre, üzerindeki yapılara değerlendirme tarihindeki resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesapları gösterilip yıpranma payı düşülmek suretiyle ve ayrıca aynı madde uyarınca bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüler de dikkate alınarak kamulaştırma karşılığının yasal biçimde belirlenmesi gerekir. Buna göre yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda arsa değeri ve tüm yapının (ortak yerleri içerir biçimde) değeri hesaplandıktan sonra arsa payına düşen miktarına göre bağımsız bölümün karşılığı tespit edilir. Şayet, o bağımsız bölüm yapısında değeri etkileyecek özellik ve nitelikte ekstra ilaveler varsa bunların da gözönünde tutulması gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir.
    Bu yönde yapılacak araştırma sonucu taşınmazın değeri belirlendikten sonra, davacının alacak miktarının altında kalıp kalmadığı tespit edilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
    SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle, fer"i müdahil ...’ın temyiz itirazlarının REDDİNE,
    2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle, Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1.630,00.-TL vekalet ücretinin feri müdahilden alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacı ve davalı Hazineye ayrı ayrı verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/09/2018 günü oy birliği ile karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi