20. Hukuk Dairesi 2018/3980 E. , 2018/5766 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı ...... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 18/09/2018 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ve duruşma talebinde bulunan davalı ...... vekili Av. ...... Yeğenoğlu ile karşı taraftan davalı ... Yönetimi vekili Av............. Kurt geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili 07/11/2013 tarihli dava dilekçesi ile vekil edeninin 10/06/1982 tarihinde ...... mahallesi 32 ada 5 parsel sayılı 64.537 m² yüzölçümlü taşınmazın 50.000 m²’lik bölümü satın aldığını, ancak taşınmazın tapu kaydına 2001 yılında ...... sınırları içinde kaldığına dair şerh konulduğunu, ...... tahdidinin yapıldığı tarih itibariyle tapu sahiplerine tanılan 10 yıllık dava açma süresinin de geçtiğini, tapunun tutulmasından ......nin kusursuz sorumlu olduğunu iddia ederek fazlaya ilişkin hak ve talepleri saklı kalmak üzere 10.000.- TL maddi tazminatın davalı ......den alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 03/12/2014 tarihli dilekçesi ile dava değerini 2.027.500,26 TL’ye artırmış, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir
Davalı ...... vekili, davanın ...... Yönetimine yönelik açılması gerektiği, süresinde açılmadığı, taşınmazın halen davalılar adına kayıtlı olduğu ve fiilen el atılmadığı gerekçesiyle davanın reddini istemiştir.
Yargılama sırasında ...... Yönetimi davaya dahil edilmiştir.
...... Yönetimi vekili, davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, tapu kaydının iptal edilmeden tazminata hükmedilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin birleşen 2014/389 E. sayılı dosyasında davacı ... Yönetimi, 32 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tahdit içinde kalan bölümünün tapu kaydının iptali ile ...... niteliğiyle ...... adına tesciline karar verilmesi talebiyle dava açmıştır.
Mahkemece; asıl dava yönünden davanın kısmen kabulüne, 2.026.538,71.- TL tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ... Yönetiminden alınarak davacıya verilmesine, ......ye yönelik açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, birleşen dosyada ...... Yönetiminin davasının kabulüne, 32 ada 5 parsel sayılı taşınmazın davalılar ..., ... ve ... adına olan tapu kaydının bilirkişi raporunda (A+B) harfiyle gösterilen 60772,00 m²’lik bölümünün iptali ile ...... niteliğiyle ...... adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı – birleşen dosya davalısı ...... Ergülşen tarafından, asıl davada davalı ......nin de sorumlu olduğu, davacı tarafa dava değeri üzerinden nisbi harç ikmali sağlanması için süre verilmesi gerektiği ve vekâlet ücretinin nisbi olarak hükmedilmesi; davalı - birleşen dosya davacısı ...... Yönetimi tarafından ise asıl davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği iddiasıyla temyiz edilmiş, Dairenin 08/03/2016 tarih ve 2015/10024 E. - 2016/2880 K. sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; “4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi, tapu sicilinin aleniliği ve tapu siciline güven ilkelerinin yansımasının sonucu olarak, mülkiyet hakkı ya da başkaca bir aynî hak edinen kişinin, bu sicilin tutulması nedeniyle uğradığı zararın tazminine ilişkin olup, buna göre "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur”.
Medenî Kanunun 1007. maddesi gereğince davalı sıfatı ......nin olup ...... Yönetiminin davalı sıfatı bulunmadığından ...... Yönetimi aleyhine açılan davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Diğer taraftan, davacı vekili dava dilekçesinde davayı belirsiz alacak davası olarak nitelendirip 10.000.- TL tazminat talep etmiştir.
6100 sayılı HMK"nın 107. maddesi ile 1086 sayılı HUMK"da bulunmayan ""belirsiz alacak davası"" türü kabul edilmiştir. Buna göre; “Madde 107: (1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.
(2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.
(3) Ayrıca, kısmî eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.""
Yukarıda açıklanan madde hükmüne göre; alacaklının belirsiz alacak davası açabilmesi için, dava açacağı miktarı ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı veya bu durum objektif olarak imkansız olmalıdır. Açılacak davanın miktarı biliniyor yahut tesbit edilebiliyorsa, böyle bir dava açılamaz. Çünkü, her davada arandığı gibi, burada da hukuki yarar aranacak olup böyle bir durumda hukuki yararın bulunduğundan söz edilemez (Prof. Dr. ...... Kuru, Medeni Usul hukuku Ders Kitabı 2011 Baskı sf.277).
Somut olayda ise; davacı tapu kaydının beyanlar hanesine ...... şerhi konulan taşınmazının değerini talep etmiştir. Davacının dava açıldığı tarihte taşınmazının değerini belirlemesi objektif olarak mümkün olduğundan davanın belirsiz alacak davası olarak kabulü mümkün değildir.
Kaldı ki, dava belirsiz alacak davası olarak kabul edilse dahi, davacı vekili 03/12/2014 havale tarihli dilekçe ile dava değerini bilirkişi raporu dikkate alınarak 2.027.500,26.- TL olarak düzelttiklerini bildirmiş, arttırılan miktar için harç yatırılmamış mahkemece de bu miktar gözönünde bulundurularak hüküm kurulmuştur. Harçlar Kanununun 30. maddesinde "muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için mahkemeye devam olunur; takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilâm harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz." şeklinde düzenlenmiştir.
Kabule göre de; anılan yönler gözetilerek davacının arttırdığı miktarların haçlandırılmasını sağlamak için davacı tarafa süre verilip ve bu eksiklik giderildikten sonra oluşan duruma göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
Ayrıca, arttırılan dava değeri üzerinden haç tamamlatılmadığı için maktu vekâlet ücreti takdir edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama süresinde eksik olan nisbi harç tamamlanmış ve asıl davada davacının davasının kabulü ile,
1-)2.026.583,71.- TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ......den alınarak davacıya verilmesine,
2-Birleşen davada davacının tapu iptali ve tescil istemi yönünden davasının kabulüne, men’i müdahale istemi yönündeki davasının ise reddine,
a-)Dava konusu ...... ili, ...... ilçesi, ...... mahallesi, 32 ada 5 parsel sayılı taşınmazın davalılar ..., ... ve ... adına olan tapu kaydının 16/10/2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (A+B) harfleri ile gösterilen toplam 60.772,00 m2"lik kısmının iptali ile ...... vasfı ile ...... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ...... tarafından davacı lehine verilen tazminat kararına yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman bilirkişi raporlarına göre, tarım arazisi niteliğindeki taşınmazın değerinin gelir metodu kullanılarak belirlenmesinde, bu değer belirlenirken taşınmazın tapu kaydında yazılı irtifak hakkı dikkate alınarak değer düşüklüğü oranı belirtilmek suretiyle irtifak hakkı karşılığının tespit edilmesinde, temyize konu tazminat davasının açıldığı tarihte taşınmazın tapu kaydı henüz iptal edilmemiş olduğundan davacının tazminat talebinin zamanaşımına uğramayacağı gözetilerek hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığından, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1.630,00.- TL vekalet ücretinin davalı ......den alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalı-karşı davacı ... Yönetimine verilmesine, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince ......den harç alınmasına yer olmadığına 18/09/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.