3. Hukuk Dairesi 2014/11654 E. , 2015/5887 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 2. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/04/2014
NUMARASI : 2013/205-2014/473
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dava dilekçesinde; davalıyla 16.09.1996 tarihinde evlendiğini, müşterek iki çocuklarının olduğunu, aralarında bir süredir şiddetli geçimsizlik bulunduğunu, düğünde takılan altınların davalı tarafından bozdurulduğunu belirterek; boşanmalarına, müşterek çocukların velayetinin tarafına verilmesine, maddi ve manevi tazminata ve nafakaya hükmedilmesini, davalı tarafından bozulan ziynetlerinin bedeline ilişkin olarak şimdilik 1.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında, ziynet alacağına ilişkin istem, boşanma ve fer"ilerine ilişkin dava dosyasından tefrik edilmiş, yeni esasa kaydedilmiş, davacı vekili dilekçesinde; düğünde takılan 70 gram ağırlığındaki setin, 1998 yılında bozdurularak, davalının çalıştırması için servis aracı alındığını, aracın kısa bir süre sonra satıldığını, kalan altınlarla 2005 yılında aile konutunun alındığını, 2005 ile 2012 yılları arasında kayınvalidesinin, müvekkiline, sık sık bilezik hediye ettiğini, bu bileziklerin davalının şirket ortaklığı için 2012 yılında bozdurulduğunu ileri sürmüş, 30.09.2013 tarihli tavzih dilekçesinde; 11 adet 20 gram 22 ayar mersin burması, 3 adet 12 gram 22 ayar ray bilezik, 8 adet 8 gram 22 ayar ray bilezik, 1 adet 22 ayar 70 gramlık set, 4 adet 14 ayar 15-20 gramlık künye, 70 adet çeyrek altın, 9 adet 22 ayar 25 gram klavuz burma bilezik, 3 adet fantezi 25 gramlık 22 ayar bilezik, 1 adet inci bileklik, 1 zincir, 2 adet ata altını, 12 teklik altının davalıdan tahsilini talep etmiş, 11.02.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle; 20 adet 22 ayar bilezik ve 3 adet ray bilezikten oluşan toplam 406,32 gram altın, 4 adet künye ve zincir toplamı 58,40 gram altın, 1 adet 22 ayar set takımı (Boyunluk, küpe, bileklik ve yüzükten oluşan 70 gram altın, 70 adet çeyrek altın, 3 adet tam altın ile 9 adet 22 ayar kılavuz burma bileziğin (tanesi 20 gramdan toplam 180 gram) aynen iadesini, bunun mümkün olmaması halinde ödeme günündeki kur üzerinden değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; düğünde takılan ziynetleri, ailesi ve yakınlarının taktığını, kendisinin tüm karşı çıkmalarına rağmen davacının ziynetleri bozdurduğunu, 06 MZG 35 plakalı aracı satın aldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; dava konusu ziynetlerin davalı tarafından bozdurulduğunun kanıtlandığı, ziynetlerin iade edilmemek üzere davalıya verildiğinin davalı tarafça kanıtlanmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 1 adet 22 ayar set takımı (70 gram),70 adet çeyrek altın, 3 adet tam altın, 4 adet künye ve zincir (58,40 gram), 20 adet 22 ayar bilezik ve 3 adet ray bilezik (toplam 406,32 gram), 9 adet 22 ayar kılavuz ve 2 burma bilezik(tanesi 20 gram toplam 180 gram)"ın mevcutsa aynen, değilse fiili ödeme günündeki değerlerinin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Davalının kabul gören temyiz itirazına gelince;
Dava; öncelikle ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; düğünde takılan ziynet eşyalarının, davalı tarafından bozdurulup bozdurulmadığı noktasında toplanmaktadır.
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. (TMK m. 6) İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. (HMK m.190) İspat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.
Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Kadına ait ziynetler, koca tarafından bozdurulup, değişik amaçlarla harcanmış olabilir. Bu durumda, ziynet eşyalarının iade edilmemek üzere kocaya verildiğinin, davacının isteği ve onayı ile bozdurulup harcandığının, davalı yanca kanıtlanması halinde, davalı koca ziynet eşyalarının iadesinden kurtulur.
Ziynet eşyaları yönünden olağan olan, bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Ziynet eşyalarının davalı kocanın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağana ters düşer. Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür.
Bu bağlamda davacı; dava konusu ettiği ziynet eşyasının varlığını, bunların zorla elinden alındığını ispatla yükümlüdür.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; davacı, düğünde takılan ziynetler ile 2005-2012 yılları arasında kayınvalidesinin kendisine hediye ettiğini iddia ettiği ziynetlerin, servis aracı ve ev almak, şirket ortaklığına girmek için davalı tarafından bozdurulduğunu iddia etmiştir. Davalı savunmasında; altınları kendisinin değil, tüm karşı çıkmalarına rağmen davacının bozdurduğunu, kendisine araba aldığını savunmuş, her iki tarafta, iddia ve savunmalarını ispat etmek için tanık dinletmiştir.
Tarafların müşterek çocuğu beyanında; düğünde takılan ziynetlerin oturdukları ev satın alınırken bozdurulduğunu, evlilik birliği devam ederken, babaannesi ve babasının, annesine hediye olarak iki üç yüzük, 10-15 burma bilezik, 10 tane küçük altın, bir kolye hediye ettiklerini, bunları babasının işyeri açarken bozdurduğunu beyan etmiştir. Davacının kardeşi; düğünde takılan ziynetleri ayrıntılı olarak bilmediğini, ziynetlerin dükkan açılırken davalıya verildiğini beyan etmiştir. Davacının babası; düğünde davalının yarım kiloya yakın altın taktığını, 100 adetten fazla çeyrek altın takıldığını, davalının altınları bozdurup ev satın aldığını, kayınvalidesinin kızını çok sevdiğini, iki üç ayda bir kızına ziynet eşyası hediye ettiğini, bu ziynetlerin bir kısmının bozdurulup, dükkan açılırken harcandığını beyan etmiştir.
Davalının babası beyanında, davacıya 7-8 bilezik, bir gerdanlık, bir küpe, bir de yüzük taktıklarını, 30 civarında çeyrek altın takıldığını, kız tarafının düğünde herhangi bir ziynet eşyası takmadığını, davacının ziynetleri bozdurarak babası adına servis aracı aldığını, aracın satılmasından sonra parasını davacının alıp, kendine araç aldığını beyan etmiştir. Davalının annesi beyanında; düğünde sekiz burma bilezik, bir gerdanlık, yüzük, küpe, saat, bir nişan yüzüğü ve alyans, 30 civarında çeyrek altın takıldığını, sonraki tarihlerde davacıya ziynet hediye etmediğini, zira kendisinin çalışmadığını, her hangi bir yerden geliri olmadığını, davacının, ziynetleri araç alırken bozdurduğunu, aracın davacının babasının üzerine alındığını, bir iki ay sonra satıldığını, parasını davacının aldığını, davacının bu sefer kendi adına araba satın aldığını, arabayı halen kullandığını beyan etmiştir. Davalının ablası, ziynetlerle davalının çalıştırması için minibüs satın alındığını, münibüsün davacının babasının üzerine kaydedildiğini beyan etmiştir.
Görüldüğü üzere; davacı tanıkları, ziynetlerin ev satın almak ve işyeri açmak için davalı tarafça bozdurulduğunu beyan ederken, davalı tanıkları; ziynetlerle davacı kadının babası adına servis aracı alındığını, aracın satılmasından sonra parayı davacı kadının alıp, kendisine araba satın aldığını beyan etmişlerdir.
Bu bağlamda; tanık beyanları arasında çelişkiler bulunduğu açık olup, çelişkiler giderilmeden, davacı tanıklarının beyanlarına üstünlük tanınmak suretiyle, hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Diğer taraftan, davacının araç alıp almadığı, almışsa hangi tarihte aldığı, araç alım bedelini ne şekilde ödediği hususunda her hangi bir araştırma yapılmamıştır.
Bu durumda mahkemece, davalının, davacının ziynetleri bozdurarak kendisine araç satın aldığına yönelik savunması üzerinde durularak, bu hususta gerekli inceleme ve araştırma yapılıp, aracın değeri belirlendikten sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, gerekli araştırma yapılmaksızın karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; eldeki davada mahkemece; davaya konu ziynet eşyaların mevcutsa aynen, değilse fiili ödeme günündeki değerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
HMK"nın 297.maddesinde (HUMK m.388); hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır.
O halde mahkemece, ziynetlerin aynen iadesine (ayar, adet ve gramları ile birlikte hükümde tek tek belirtilerek), olmadığı takdirde bilirkişi tarafından belirlenen miktarın hüküm altına alınmasına karar verilmesi gerekirken, HUMK 388 ve HMK 297 maddesine aykırı olacak ve infazda tereddüt oluşturacak şekilde ziynetler aynen mevcut değilse fiili ödeme günündeki değerinin davalıdan alınması şeklinde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş , bu husus da bozmayı gerektirmiştir.
Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda yapılan açıklamalar ışığında tanık beyanları arasındaki çelişki giderilip, gerekli inceleme ve araştırma yapılarak, hasıl olacak sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.