3. Hukuk Dairesi 2014/19502 E. , 2015/5889 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 5. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/06/2014
NUMARASI : 2013/677-2014/528
Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dava dilekçesinde; yeniden evlendiğini, giderlerinin artığını belirterek; davacıya ödediği aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasını, bunun mümkün olmaması halinde aylık 100,00 TL"ye indirilmesini talep etmiştir.
Davalı duruşmalara katılmamış, cevap dilekçesi de sunmamıştır.
Mahkemece; tarafların ekonomik durumunda nafakanın tamamen kaldırılmasını gerektirir bir değişme olmadığı gerekçesiyle yoksulluk nafakasının kaldırılması isteminin reddine, davacının yeniden evlenmesiyle kişisel giderlerinin arttığından bahisle nafakanın aylık 200,00 TL"ye indirilmesine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; yoksulluk nafakasının kaldırılması/indirilmesi istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu"nun 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde nafakanın arttırılmasına veya azaltılmasına karar verilebilir. Bu bağlamda; nafakanın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir.
Nafaka iradı, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile indirilebileceği gibi tamamen de kaldırılabilir. Sözleşmede, edimler arasındaki denge, umulmadık gelişmeler yüzünden bozulacak olursa sözleşme koşulları değişen maddi koşullara uyarlanır. Buna göre, sözleşenlerin eğer gelişmeleri baştan kestirebilselerdi, sözleşmeyi bambaşka koşullarla kurmuş olacakları söylenebiliyorsa, ayrıca, beklenmeyen gelişme yüzünden sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla olduğu gibi katlanmak taraflardan biri için özveri sınırının aşılması anlamına geliyorsa, yasal ve sözleşmesel risk dağılımı çerçevesinde taraflardan sözleşmeye baştan kararlaştırılmış koşullarla bağlı kalmaları beklenemiyorsa, sözleşmeye hakimin müdahalesi gündeme gelebilir.
Ancak sözleşme ile kararlaştırılmış ve hakim tarafından onaylanmış olan iradın, yasada aranan şartlar gerçekleşmeden tamamen kaldırılmasını ya da indirilmesini istemek hakkın kötüye kullanılması mahiyetini arzeder.
Bunun gibi sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü üstlenen ya da karşı tarafın mali durumunun iyi olduğunu ve geçinmek için nafakaya ihtiyacı olmadığını bilen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması veya azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet, doğruluk, dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz.
Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; tarafların, 30.12.2010 tarihinde kesinleşen kararla anlaşmalı olarak boşandıkları, taraflarca imzalanan protokolün 4.maddesinde davacının, davalıya aylık 500,00 TL yoksulluk nafakası ödemeyi kabul ettiği, anılan protokolün boşanmanın eki niteliğinde kabul edilerek mahkemece, davalı kadın lehine aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği, boşanmadan sonra tarafların ekonomik ve sosyal durumda olağanüstü bir değişiklik olmadığı anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarında, protokolden sonra önemli bir değişiklik olmamış, edimler arasındaki dengenin, umulmadık gelişmeler yüzünden sonradan bozulduğu davacı tarafça ispat edilememiştir. Bu bağlamda mahkemece, anlaşmalı boşanma davasında protokol ile belirlenen aylık 500,00 TL nafakanın 200,00 TL"ye indirilmesi hakkaniyete uygun bulunmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; davacının yoksulluk nafakasının indirilmesi isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, yukarıda belirtilen ilkelere aykırı olacak şekilde davanın kısmen kabulü ile nafakanın indirilmesi yönünde hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.