3. Hukuk Dairesi 2014/11569 E. , 2015/5903 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADIYAMAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2014
NUMARASI : 2012/621-2014/58
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; doktor imzası taklit edilerek hazırlanan sahte raporlarla ilaç alındığının kurum müfettişlerince hazırlanan raporlarla tespit edildiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı tutmak suretiyle, sahte raporlara dayanılarak ödendiği tespit olunan 2.136,00 TL reçete bedelinin, davalılardan Z.. Ş.. ve S.. B.."ndan, 963,00 TL"nin, davalı M.. U.. ve S.. B..ndan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı S.. B.. vekili cevap dilekçesinde; davanın idare mahkemelerinde açılması gerektiğini savunarak, öncelikle görevsizlik kararı verilmesini dilemiş, esasa yönelik olarak da, müvekkili Bakanlığın, hasım mevkiinden çıkarılmasını, davanın ilgili personel ve diğer davalı şahıslar aleyhine yürütülmesini talep etmiştir.
Davalı Z.. Ş.. vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin eczacı olduğunu, kendisine gelen reçetelerdeki ilaçları müşterisine vermekle yükümlü olduğunu, müvekkilinin, reçetelerdeki, doktor ve hastahane kaşesini inceleme ve irdeleme yükümlülüğünün bulunmadığını, sahte heyet raporundan dolayı, rapor memuru ve diğer ilgililer hakkında ağır ceza mahkemesinde açılan ceza dosyasının derdest olduğunu, sahte raporların tanzim edilmesiyle müvekkilinin her hangi bir ilgisinin bulunmadığını savunarak, müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Davalı M.. U..; duruşmadaki beyanında; kendisinin hasta olduğunu, kendisine rapor verildiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; 2008/1184 E.; 2012/169 K. sayılı, 11.04.2012 tarihli ilamla, davanın prim alacağından kaynaklanmadığı gerekçesiyle, davanın görev yönünden reddine, dosyanın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, davanın sahte raporla yapılan ödemenin davalılardan tahsili istemine ilişkin olduğunu belirterek, görevsizliğe ilişkin hükmün onanmasına karar vermiş, mahkemece, bozmaya uyma kararı verilerek, dosyanın asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Görevsizlikle dosyanın gönderildiği asliye hukuk mahkemesince,; dava, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davası olarak nitelendirilmiş, Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2006/115-2008/207 E-K sayılı dosyasında sanıkların beraat ettikleri, kararın kesinleştiği gerekçesiyle, eldeki davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; sahte raporlara dayalı olarak ödendiği müfettiş raporlarıyla tespit olunan bedelin, davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; ceza mahkemesinin beraat kararının hukuk hakimini bağlayıp bağlamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda; Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/115 E. sayılı dosyasında; aralarında eldeki dosyanın davalıları, Z.. Ş.. ve M.. U.."nın da bulunduğu kişiler hakkında; Kamu Kurumunu Dolandırmak ve Kamu Kurumunu Dolandırmak Suçuna İştirak suçlarından ceza davası açıldığı, sanık Menefşe"nin savunmasında; kalp, tansiyon, romatizma ve kemik erimesi hastalıklarının bulunduğunu, ilaçlarını bizzat almaya gidemediğini, yakınlarına sağlık karnesini vererek ilaç almalarını istediğini, bu sebeple eczane sahibi Zahide"yi tanımadığını belirterek; beraatine karar verilmesini istediği, sanık Zahide"nin, müsnet suçu işlemediğini beyan ederek, beraatini talep ettiği, mahkemece; sanıkların, atılı suçu işlediklerine dair mahkumiyetlerine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil edilemediği gerekçesiyle atılı suçtan beraatlerine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ceza Mahkemesi kararlarının, Hukuk Mahkemesindeki davaya etkisini düzenleyen TBK"nın 74.maddesinde; (BK. 53) hakimin, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla bağlı bulunmadığı, aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararının da, hukuk hakimini bağlamadığı düzenlenmiştir.
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir. Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, yani, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz.
Maddi olayları ve yasak eylemleri saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
Beraat kararının tespit ettiği vakıa bakımından kesin delil teşkil edebilmesi için, beraat kararında o vakıanın mevcut olup olmadığının delillerle kesin biçimde tespit edilmiş olması gerekir.
Buna göre hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve bahsi geçen kanun hükümleri çerçevesinde, Ağır Ceza Mahkemesi tarafından davalılar hakkında verilen beraat kararı hukuk hakimini bağlamayacağı için mahkemece yapılacak iş; tarafların delillerini değerlendirmek ve uzman bilirkişi raporları ile varılacak sonuca göre karar vermek olmalıdır.
Hal böyle olunca mahkemece, tüm dosya münderecatı değerlendirilerek konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA 09.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.