21. Hukuk Dairesi 2016/15962 E. , 2017/6609 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, icra takibinin 14.321.87.TL. asıl alacak, 26.375.70.TL. faiz alacağı üzerinden itirazın iptaliyle takibin devamı ve % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacı Kurum vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,
2- Davalı vekilinin temyizi bakımından;
Dava, kendi çalışmaları nedeniyle emekli olup emekli aylığı almakta iken aynı zamanda babasından dolayı yetim aylığı alan davalının yersiz ödenen yetim aylıklarının tahsiline ilişkin başlatılan icra takibine itiraz etmiş olması nedeniyle itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ... 7. İcra Müdürlüğünün 2011/19180 esas nolu icra dosyasındaki davalı borçlunun itirazının kısmen iptali ile, icra takibine 14.321,87 TL asıl alacak üzerinden ve 26.263,00 TL birikmiş faiz olmak üzere toplam 40.584,87 TL üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren uygulanacak yasal faiz yürütülmek suretiyle devamına, fazlaya dair istemin reddine, taleple bağlı kalınarak asıl alacağın % 20"si olan 2.864,37 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalıya 01/07/1987 tarihi itibariyle 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olan babasından dolayı yetim aylığı bağlandığı ve 19/03/2005 tarihine kadar ödenmeye devam edildiği, Kurum içi yazışmalardan davalının kendi çalışmalarından dolayı da yaşlılık aylığı almaya başlaması sebebiyle babasından dolayı aldığı yetim aylığının başlangıç tarihi itibariyle iptal edildiğinin anlaşıldığı ancak davalıya bağlanan yaşlılık aylığına ilişkin tahsis dosyasının Kurumdan getirtilmediği, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Sigortalı Emeklilik İşlemleri Daire Başkanlığı tarafından ... ... Merkezine yazılan 21/04/2011 tarihli yazı ile davalının yetim aylığının kendi çalışmalarından kendi çalışmalarından dolayı emekli olması sebebiyle 01/07/1987 tarihi itibariyle kesildiğinin ve davalıya 21/03/1995-19/03/2005 tarihleri arasında yersiz ödeme yapıldığının tespit edildiğinin, yersiz ödemenin davalıdan tahsil edilmesi gerektiğinin bildirildiği, söz konusu yersiz ödeme dolayısıyla davalıya karşı ... 7. İcra Dairesinin 2011/19180 Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlandığı anlaşılmaktadır.
Sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıklar 506 sayılı yasanın 68/VI. maddesinde düzenlenmiş olup yasanın TBMM tarafından kabul edilen 17.07.1964 tarihindeki ilk halinde “Aylık almakta iken evlenen kız çocuklarının aylıkları kesilir. Aylık kesilmesine yol açan evlenmenin son bulması halinde, IV. fıkra hükmü saklı kalmak şartıyla, bu tarihten başlanarak yeniden aylık bağlanır." düzenlemesi yer almaktaydı.
21/06/1973 tarih ve 1753 sayılı Yasanın 2. Maddesiyle söz konusu hükümde değişiklik yapılmıştır ve "Sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıklar, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takip eden devre başından itibaren kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması halinde 1"inci bölümün (C) fıkrası hükmü saklı kalmak şartıyla, bu tarihten başlanarak yeniden aylık bağlanır. Ancak evliliğin son bulması ile aylık almaya hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir." düzenlemesi getirilmiştir.
Söz konusu 68/VI. Maddeye, 06/08/2003 tarih ve 4958 sayılı Yasanın 35. maddesiyle “Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya” ibaresinden sonra gelmek üzere “buralardan gelir veya aylık almaya” şeklinde bir ekleme yapılmış ve yasa son halini almıştır.
5510 sayılı Yasanın 96. maddesinde ise; “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.” hükmü bulunmaktadır.
Somut olayda; davalının kendi çalışmalarından dolayı yaşlılık aylığı almaya başlaması sebebiyle babasından dolayı aldığı yetim aylığının kesilmesinden dolayı ortaya çıkan yersiz ödemeden kaynaklı olarak davalıya karşı icra takibine başlandığı dosya içerisinde yer alan yazışmalardan anlaşılmakta ise de davalıya bağlanan yaşlılık aylığına ilişkin tahsis dosyası Kurumdan getirtilmeden sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davalıya bağlanan yaşlılık aylığına ilişkin tahsis dosyasını Kurumdan getirtmek, 506 sayılı Yasanın 68/VI. maddesi kapsamında davalının yetim aylığı alıp alamayacağını değerlendirmek, davalıya bağlanan yaşlılık aylığı ile yetim aylığına ilişkin tüm bilgilerin davacı Kurumun elinde bulunduğunu ve davalı bu konuda beyanda bulunmasa bile Kurumun davalıya bağlanan aylıkları tespit edebilecek konumda bulunduğunu dikkate alarak 5510 sayılı Yasanın 96. maddesine göre davalının borcunun kapsamını belirlemekten ibarettir.
Kabule göre de; 5510 sayılı Yasanın 96/1-(a) bendine göre yersiz ödemenin kapsamı belirlenirken hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemelerin dikkate alınması gerektiğinden ve davalıya yapılan yersiz ödemenin Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Sigortalı Emeklilik İşlemleri Daire Başkanlığının 21/04/2011 tarihli yazısı ile tespit edildiği anlaşıldığından bu tarihten geriye doğru on yıllık sürede yapılan ödemelere göre borcun kapsamının belirlenmesi gerekirken 21/03/1995-19/03/2005 tarihleri arasındaki aylık ödemelerinden sorumlu olduğu kabul edilerek sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Ayrıca, genel bir kavram olarak, “likid (ligiude) alacak”; “tutarı belli (muayyen), bilinebilir, hesaplanabilir alacaktır” Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için; ya, alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması, ya da, borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumda olması gerekir. Bu koşullar yoksa, likit bir alacaktan söz edilemez (YHGK 17.10,2012 gün ve 2012/9-838-715 sayılı ilamı). Eldeki davada da likit bir alacak söz konusu olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin ve davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflardan davalıya iadesine, 21/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.