21. Hukuk Dairesi 2016/9292 E. , 2017/6622 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, ..."ya taşındığı tarih olan 19.09.2011 tarihi itibariyle ölüm aylığının yeniden bağlanmasına, birikmiş aylığının yeniden bağlanmasına, birikmiş aylıkların faiziyle ödenmesine, kabul edilmez ise dava tarihi itibariyle gerekli araştırma yapılarak ölüm aylığının bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı tespit edilen davacının,ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ve 19/09/2011 tarihi itibariyle ölüm aylığının yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; Davacı ... ’in eşi...’dan 24/05/2005 tarihinde boşandığı, 2003 yılında vefat eden babasından dolayı yetim aylığı aldığı, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen 02/06/2011 tarih ve ME/163 sayılı rapora göre; davacının boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığının tespit edildiği, bu rapora dayanılarak Kurumca 01.11.2008-31/08/2011 tarihleri arasında ödenen aylık tutarı ve işlemiş faizinin borç çıkarıldığı, ... Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 2011/363 esas sayılı dosyasıyla sözkonusu kurum işleminin iptali için dava açıldığı, mahkemece davanın reddine dair verilen 2012/717 karar sayılı kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, bu defa davacının 25/09/2014 tarihli dilekçe ile davalı kuruma başvurarak ..."ya taşındığı tarih olan 19/09/2011 tarihi itibariyle yeniden aylık bağlanmasını, birikmiş olan aylıklarının ve izleyen aylıklarının ödenmesini talep ettiği, Kurumca talebin reddedilmesi üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
Anılan maddenin gerekçesinde de açıklandığı üzere, düzenleme ile hakkın kötüye kullanımının olası uygulamaları engellenmek istenmiş ve bu amacın gerçekleştirilebilmesi için kötüye kullanımın varlığı belirlendiği takdirde ilgiliyi haktan yararlandırmama; hakkın kötüye kullanılması durumunda hak sahipliğinin ortadan kalkması ve dolayısıyla gelir veya aylıktan yararlandırılmama yöntemi benimsenmiştir.
5510 sayılı Yasa"nın 56. maddesinde oldukça yalın olarak; "eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen" ibareleri yer almakta olup kanun koyucu tarafından örneğin; "sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan", " hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan", "gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan" veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir. Maddede, boşanma amacına/saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurum"ca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken, eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin/samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma/irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan "boşanma" hukuki durum ve sonucunun, eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda "anlaşmalı boşanma" adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır. Şu durumda sonuç olarak vurgulanmalıdır ki, boşanma tarihi itibariyle gerçek/samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Somut olayda; davacının ... Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 2011/363 esas sayılı dosyasıyla 01.11.2008-31/08/2011 tarihleri arasında ödenen aylık tutarı ve işlemiş faizinin borç çıkarılması işleminin iptali için dava açtığı, Mahkemece davanın reddine dair verilen 2012/717 K. sayılı kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, sabittir. Bu defa davacı 25/09/2014 tarihli dilekçesi ile davalı kuruma başvurarak bu dönemin dışında kalan yeni bir talepte bulunmakta ve ..."ya taşındığı tarih olan 19/09/2011 tarihi itibariyle yeniden aylık bağlanmasını talep etmektedir. Bu durumda artık ispat külfeti davacıya geçmiştir. Davacı önceki mahkeme kararının kesinleşme tarihinden sonra ayrı yaşadığını ispatlamak zorundadır. Ancak davacı sunduğu delillerle ayrı yaşama olgusunu ispatlayamamıştır. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21/09/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.