12. Ceza Dairesi 2019/3753 E. , 2020/4448 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Konut dokunulmazlığının ihlali, cinsel taciz, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal, şantaj, hakaret, tehdit
Hükümler : 1- Sanık hakkında mağdur ...’a yönelik konut dokunulmazlığının ihlali suçundan TCK’nın 116/1, 53/1-a-b-c-d-e maddeleri gereğince mahkumiyet
2- Sanık hakkında mağdur ...’ye yönelik cinsel taciz suçundan
TCK’nın 105/1, 53/1-a-b-c-d-e maddeleri gereğince mahkumiyet
3- Sanık hakkında mağdur ...’ye yönelik görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan TCK’nın 134/2, 53/1-a-b-c-d-e maddeleri gereğince mahkumiyet
4- Sanık hakkında mağdur ... ile mağdur ...’ye yönelik şantaj suçundan TCK’nın 107/2. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 107/1, 43/1-2, 52/2, 53/1-a-b-c-d-e maddeleri gereğince mahkumiyet
5- Sanık hakkında mağdur ... ile mağdur ...’ye yönelik hakaret suçundan TCK’nın 125/2. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 125/1, 43/1-2, 53/1-a-b-c-d-e maddeleri gereğince mahkumiyet
6- Sanık hakkında mağdur ... ile mağdur ...’ye yönelik tehdit suçundan TCK’nın 106/1-1, 43/1-2, 53/1-a-b-c-d-e maddeleri gereğince mahkumiyet
Konut dokunulmazlığının ihlali, cinsel taciz, görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal, şantaj, hakaret ve tehdit suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A) Konut dokunulmazlığının ihlali ve cinsel taciz suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Cinsel taciz suçu ile ilgili olarak karar tarihinden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6545 sayılı Kanun"un 61. maddesi ile yapılan değişikliklerin açıkça sanık aleyhine sonuç doğuracağı belirlenerek yapılan incelemede:
Mağdur ... ile tanışıp arkadaş olan ve adı geçen mağdurun diğer mağdur ...’la 16.10.2009 tarihinde evlenmesinden sonra da onunla olan arkadaşlığını devam ettiren sanık ...’in, mağdur ... ile cinsel ilişkiye girmek için geldiği mağdurların ortak konutunda, mağdur ...’ın konutta bulunmadığı esnada, mağdur ... ile cinsel ilişkiye girmesi, bir süre sonra mağdur ...’nin kendisinden ayrılmasını kabullenemeyip, iletişim kurma çabalarına olumlu yanıt alamadığı mağdur ...’ye, “Canım çok a... s...mek istedi karı da yok seni karşıma alıp bir güzel boşalayım, söz hemen silip atarım daha yazmam kararını ver hemen” biçiminde, cinsel amaçlı mesaj göndermesi nedeniyle sanığa yüklenen mağdur ...’a yönelik konut dokunulmazlığının ihlali ve mağdur ...’ye yönelik cinsel taciz suçlarının sübut bulduğuna dair yerel mahkemenin kabulünde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiştir.
T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK"nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesi gerekliliğinin infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Bu sebeple sanık hakkında TCK"nın 53. maddesi tatbik edilirken, 3. fıkraya aykırılık oluşturacak şekilde, TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğuna, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilme tarihine kadar”, diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliği de bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sanığa yüklenen konut dokunulmazlığının ihlali ve cinsel taciz suçlarının yasal unsurlarının oluşmadığına, sanık lehine olan kanun maddelerinin uygulanmamasından dolayı hükümlerin bozulması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA,
B) Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal, şantaj, hakaret ve tehdit suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanık ...’in, mağdur ... ile cinsel ilişkiye girdiği esnada kaydettiği mağdurun cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin çıplak videosunu, kullanımındaki cep telefonundan, mağdurun kocasına göndererek görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlediğinin iddia ve kabul edildiği olayda;
TCK"nın 134. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesinde, kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerinin ifşası halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş, aynı madde ve fıkranın 2. cümlesinde, fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, cezanın yarı oranında artırılacağı düzenlenmiş iken, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 81. maddesi ile TCK"nın 134/2. madde ve fıkrasında yapılan değişiklikle temel ceza miktarı iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş ve ifşanın basın ve yayın yoluyla gerçekleşmesi halinde de aynı cezaya hükmolunacağının belirtilmiş olması karşısında, TCK"nın 7/2. madde ve fıkrası gereğince, suçun işlendiği zamandaki kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunun ilgili tüm hükümlerinin somut olaya ayrı ayrı uygulanması ve her iki kanuna göre hükmedilecek sonuç cezalar belirlendikten sonra sanığın lehine olan kanunun tespiti ile lehe kanunun bir bütün halinde uygulanması ve bu durumun hükmün gerekçesine yansıtılması suretiyle hüküm tesisi gerektiği gözetilmeden, temel cezanın asgari hadden hükmolunduğu açıklandıktan sonra, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve sanığın lehine olan düzenleme nazara alınmaksızın, sanık hakkında TCK"nın 134/2. madde ve fıkrası uyarınca 2 yıl hapis cezası tayin edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Sanık ... hakkında düzenlenen 17.01.2011 tarihli ilk iddianamede, sanık ...’in, 2010 yılı Nisan ve Mayıs aylarında, mağdurlar ... ile ...’a mesajlar gönderip, “Seni çoktan parçalardım”, “Sen ne utanmaz bir adamsın, pezevenk, sen adi şerefsiz birisin” biçimindeki sözleriyle mağdur ...’a karşı tehdit ve hakaret, mağdur ...’nin cinsel içerikli videosunu kastederek, “Vermem kartı ne zaman ayrı yaşarsan o zaman”, “Bu görüntüleri kocana da babana da göndereceğim” biçimindeki sözleriyle mağdur ...’ye karşı şantaj, “Sana Cuma"ya kadar müsade ne yaptın yaptın bana söyleyeceksin Cuma günü akşam babasına yollarım iyi düşün”, “Oo nasılsın pezevenk, Ne yapacağım biliyor musun resim yapıp videoları bilgisayarda kayınpederinin ve senin oralara dağıtacağım, ..."ın azgın karısının seks resimleri diye” biçimindeki sözleriyle mağdur ...’a karşı şantaj suçlarını işlediği açıklanarak, sanık ... hakkında TCK’nın 106/1, aynı Kanunun 125/1 ile mağdur sayısınca iki kez 107. maddelerinin uygulanmasının talep edildiği, birleştirilen dava dosyasındaki 10.03.2011 tarihli ikinci iddianamede de, sanık ...’in, 2010 yılı Nisan ve Mayıs aylarından sonra mağdur ...’a yönelik tehdit ve hakaret, mağdurlara yönelik şantaj eylemlerini 23.10.2010 tarihine kadar devam ettirdiği ve suç tarihinin ilk iddianame tarihi olan 17.01.2011 tarihinden önce olduğu vurgulanarak, sanık ... hakkında TCK’nın 106/1-1, 43/1, aynı Kanun’un 125/1-2, 43/1 ile mağdur sayısınca iki kez 107/2. maddelerinin uygulanmasının talep edildiği, dolayısıyla mağdur ...’ye yönelik tehdit ve hakaret suçlarından açılmış bir dava bulunmadığı gibi, mağdur ...’a yönelik tehdit ile hakaret suçlarının TCK’nın 43/1. madde ve fıkrası kapsamında zincirleme şekilde ve şantaj suçunun da mağdur sayısınca işlendiğinin iddia edildiği gözetilmeden, CMK"nın 225/1. madde ve fıkrasındaki, “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.” düzenlemesine aykırı şekilde iddianamelerin dışına çıkılarak ve TCK’nın 43/2. madde ve fıkrasının uygulanması ihtimaline binaen CMK"nın 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı da tanınmadan, şantaj, hakaret ve tehdit suçlarının TCK’nın 43/2. madde ve fıkrası kapsamında zincirleme şekilde işlendiğine dair “Sanık aynı suç işleme kararının icrası kapsamında tehdit, şantaj ve hakaret suçlarını müdahillere karşı işlediği anlaşıldığından” biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçeye dayalı olarak şantaj, hakaret ve tehdit suçlarından yazılı şekilde mahkumiyet hükümleri kurulması,
3- Kabul ve uygulamaya göre de:
a) Karar tarihinden sonra 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik CMK"nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve TCK"nın 106/1-1. madde ve fıkrasında tanımı yapılan tehdit suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması, sanık hakkında tehdit suçunun yanı sıra şantaj suçundan da dava açılması, CMK"nın 253/3. madde ve fıkrasına 26.06.2009 tarihli 5918 sayılı Kanunun 8. maddesiyle eklenen ve 09.07.2009 tarihinde yürürlüğe giren, “Uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme karşısında, öncelikle sanığın tehdit suçunu oluşturduğu iddia olunan eylemlerini, şantaj suçunu oluşturduğu iddia olunan eylemleriyle birlikte gerçekleştirip gerçekleştirmediği tartışılıp, tehdit suçunun şantaj suçuyla birlikte işlenmediği değerlendirildiği takdirde, TCK"nın 7/2. madde ve fıkrasındaki; “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü gözetilerek, tehdit suçuyla birlikte işlendiği iddia olunan ve suç tarihi itibariyle uzlaşma hükümleri uygulanamayan hakaret suçu açısından da 6763 sayılı Kanun"la yapılan değişiklik uyarınca uzlaştırma önerisinde bulunulması gerektiği dikkate alınıp, 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK"nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri yerine getirilip, sonucuna göre tehdit ve hakaret suçlarından sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
b) Sanık hakkında TCK"nın 53. maddesi tatbik edilirken, 3. fıkraya aykırılık oluşturacak şekilde, TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğuna, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilme tarihine kadar”, diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ve T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK"nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarları yönünden sanığın kazanılmış hakkının infazda gözetilerek saklı tutulmasına, 09.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.