11. Hukuk Dairesi 2016/11798 E. , 2018/4630 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28/04/2016 tarih ve 2014/404-2016/89 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisinin 2010/22808 sayılı "..." ibareli markanın sahibi olduğunu, davalının, bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “......” ibaresini marka olarak tescil ettirmek üzere başvuruda bulunduğunu, 2011/83311 kod numarasını alan başvurunun ilanı üzerine itirazda bulunulduğunu, itirazın yerinde görülmeyerek reddedildiğini, kararın yeniden incelenmesi talebinin de nihai olarak YİDK tarafından reddedildiğini, davacıların murisi ...’ın 1989 yılında “...Atölyesi ...” ismiyle çalışmalarına başlamış olduğunu ancak faaliyetini “...” olarak sürdürdüğünü, her iki işletmenin de çini satmakta olduğunu, ...ibareli ticaret unvanının 1973 yılından itibaren davacıların murisi adına tescilli olduğunu, davalının ...’ın 2010 yılında ölümünden sonra 2011 yılında söz konusu unvanı kendisine mal etmeye çalıştığını, iyi niyete aykırı olduğunu ileri sürerek YİDK kararının iptaline, tescili halinde markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPE vekili, markalar arasındaki müşterek “...” ibaresinin ayırt ediciliği olmadığını, markalar arasındaki ayırt ediciliği tesis edecek unsurun ... ve ... olduğunu, karıştırma ihtimali bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, müvekkili tarafından ...unvanı ile çalıştırılmakta olan işyerinin 1989 yılında açıldığını, müvekkilinin yaptığı iş ile davacının yaptığı işin kapsamının farklı olduğunu, ticaret siciline tescil ettirmiş olduğu “...” unvanı ile “...Atölyesi ...” arasında iltibasa neden olacak bir durum olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, başvuru kapsamındaki çekişmeli mallar ve hizmetlerin makul seviyede bilgilenmiş, özenli ve dikkatli ortalama tüketiciler yönünden, benzer olmadığını, başvuru ile önceki markaların da işitsel, görsel, kavramsal olarak ve genel izlenim itibariyle karıştırılması riski bulunacak düzeyde benzer olmadığı, 556 sayılı KHK"nın 8/1-b hüküm anlamında tescil engelinin gerçekleşmediği, itiraza mesnet markanın markaların başlangıçtan itibaren veya kullanımla sonradan kazanılmış yüksek bir ayırt ediciliğinin olduğundan söz edilemeyeceği, başvuruda yer alan ilavelerin çekişmeli mal ve hizmetlerin ortalama tüketicileri bakımından farklı algılanmalarına yeterli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, TPE YİDK kararının iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacılar, “...Atölyesi ...” ibareli markaya dayanarak davalının “......” ibareli marka başvurusuna itiraz etmiştir. Davalı, davacıların markasının tescilli olduğu 21. ve 35. sınıf mal ve hizmetler yönünden marka başvurusunda bulunmuş olup, mahkemece tescil kapsamında bulunan “camdan, porselenden, seramikten, kilden süs ve dekorasyon eşyaları” ve “işlenmemiş cam, yarı işlenmiş cam, dekorasyon için cam mozaikler ve cam tozları” gibi mallar ile bu malların perakendecilik yoluyla satımı hizmetlerinde olduğu gibi, başvuru konusu ve itiraza konu markaların bazı mal ve hizmetler yönünden tanımlayıcı veya ayırt edicilik düzeyi düşük işaretler olması nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi yönünden karıştırılma ihtimalinin gerçekleşmeyeceği hususunda mahkemenin değerlendirmesi doğru olmakla birlikte, tasviri nitelikte sayılmayacak mal ve hizmetler yönünden “...” ibaresinin markanın asli unsurlarından biri olacağının ve karıştırılma ihtimalinin meydana geleceğinin kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle tüm mal ve hizmetler yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 20/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi