8. Hukuk Dairesi 2015/1856 E. , 2015/12225 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
... Market .. ...... ....... ile........... ve ... ..... aralarındaki istihkak davasının kabulüne dair...... İcra Hukuk Mahkemesi"nden verilen 05.09.2014 gün ve 919/809 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı.............. vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 02.06.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı................vekili Avukat...... ve karşı taraftan davacı vekili Avukat ..... geldiler. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı üçüncü kişi vekili, Konya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/6388 sayılı takip dosyasında yapılan 23.08.2013 günlü hacze konu endüksiyon ocağının üçüncü kişiye ait olduğunu, haciz adresinin borçlu ile bir ilgisi bulunmadığını, alacaklıya borçlu tarafından emaneten bırakılan mahcuzun haczedildiğini, mahcuzun davacı tarafından borcun doğumundan yaklaşık 2 yıl önce borçludan satın alındığını belirterek istihkak iddialarının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı alacaklı vekili, davanın süresinde açılmadığını, haczedilen mahcuzun borçlu tarafından borcuna karşılık olarak alacaklıya teslim edildiğini, fatura ispata yeterli olmadığı gibi, dava dilekçesinde mahcuzun eksiksiz teslim alındığının belirtildiğini, bu durumda mahczun alacaklıda bulunmasının imkansız olduğunu, faturada ayırt edici özellikler yazılı olmadığından mahcuz mal olup olmadığının tartışmalı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu yetkilisi, haciz evrakları kendilerine ulaştıktan en geç bir gün sonra davacı 3. kişi şirketi hacizden haberdar ettiklerini belirtmiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre, davaya konu mahcuz malın alacaklının işyerinde bulunduğu sırada haczedildiği, mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olduğu, davacı tanıklarının, söz konusu makinayı daha önce borçlu şirketin davacı 3. kişi şirkete sattığını, ancak onların koyacak yerleri olmadığı için geri alınmak üzere geçici bir süreliğine borçlu şirketin atölyesine bırakıldığını belirttikleri, bilirkişi raporunda mahcuz malların davacı tarafından sunulan faturanın içeriğindeki mallar olduğunun ve malların davacı şirketin 2011 yılına ait ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun belirtildiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile mahcuzlar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir.
Dava konusu haczin 23.08.2013 tarihinde davalı alacaklının adresinde yapıldığı anlaşılmakta ise de mahcuzların davalı alacaklıya borçlu şirket tarafından bırakıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu halde İİK"nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Aksinin davacı 3. kişi tarafından güçlü ve inandırıcı delillerle ispat edilmesi gerekir.
Bilirkişi tarafından incelemesi yapılan davacı şirketin ticari defterlerinin kapanış tasdiklerinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kapanış tasdiki olmayan, usule uygun tutulmamış ticari defterlerin sahibi lehine delil olarak kullanılmasına yasaca imkân bulunmamaktadır. Kaldı ki somut olayda, davacı 3. kişi dava konusu mahcuzları borçludan satın aldığını ileri sürmüş, borcun doğumundan önceki tarihi taşıyan fatura sunmuştur. Ticari hayatta çeklerin vadeli olarak düzenlenmesi sıklıkla karşılaşılan bir durum olup takibin dayanağı ve borcun kaynağı olan çeklerin fatura tarihinden önce düzenlendiğinden kesin olarak söz etmek ve herkes adına her zaman düzenlenmesi mümkün faturalarla mülkiyet karinesinin aksinin ispatlandığını kabul etmek mümkün değildir.
Bununla birlikte davacı tarafından borçludan 177 000 TL ye alındığı ileri sürülen dava konusu mahcuzun 2 yıl boyunca borçlu tarafta bırakılması, kira bedelinin ödendiğinin dahi ileri sürülmemesi hayatın olağan akışına aykırıdır.
Sunulan delillerin istihkak iddiasını kanıtlamaya elverişli olmadığının kabulü ile kanıtlanamayan istihkak iddiasının reddine karar verilmesi gerekirken oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nun 366. ve HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK"nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 1.370,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.100,00 TL Avukatlık Ücreti"nin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalı alacak...."ne verilmesine, 02.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.