11. Hukuk Dairesi 2016/13454 E. , 2018/4636 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08.06.2016 tarih ve 2014/1002-2016/376 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin emlak ve gayrimenkul danışmanlık işi yaptığını, davalının sigortalı çalışanıyken işyerinden istifa ettiğini ve aynı konuda faaliyet göstermek üzere işyeri açıp müvekkilinin kullandığı telefon numaralarını çağrıştıran numara edindiğini, müvekkilinin portföyündeki müşterilerle çalışmak suretiyle haksız rekabet oluşturan davranışlarda bulunduğunu ileri sürerek taraflar arasında 05/03/2013 tarihinde imzaladığı sözleşmenin 4. maddesi gereği 5.000,00 TL cezai şart ve 7. maddesi gereği 10.000,00 dolara tekabül eden 17.920,00 TL cezai şarta konu toplam 22.920,00 TL alacaklı olduğunun tespiti ile davalıdan 19/03/2013 tarihinden avans reeskont faizi ile tahsiline, haksız rekabet sonucu müvekkilinin manevi açıdan uğradığı elem ve üzüntü nedeni ile davalının 1.000,00 TL manevi tazminat ile mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin emlak sektöründe çalışmasının olmadığını, işsiz kalması sebebiyle davacının işyerinde ablasının çalıştığını, ablasının çağrısı üzerine çalışmaya başladığını, getir götür işlerini yaptığını, emlak satışı ve kiralaması yapmadığını, sadece 14 günlük bir çalışma süresinin olduğunu, işten ayrılmasının istifa gibi gözükse de aslında işten çıkarıldığını, davacıya ait işyerinden ayrılmasından sonra ablasının kurmuş olduğu işyerinde çalışmaya başladığını, burada da getir götür işlerini yaptığını, müvekkili ile davacı arasında imzalanan sözleşmenin gerçek iradeyi yansıtmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, istifa dilekçesine göre davalının davacıya ait iş yerinde 05.03.2013 tarihinde iş başı yaptığı, 14 gün sonra 19.03.2013 tarihinde özel nedenlerden dolayı ayrıldığı, taraflarca imzalanmış sözleşme ve ek sözleşmenin 4. maddesinde davalının çalışma koşulları ve davacının ticari itibarının korunmasına yönelik şartların belirlendiği, bunlara aykırı davrandığı takdirde 5.000,00 TL tutarında cezai şart ödeyeceğinin ve sözleşmenin 8. maddesinde sözleşmenin sona ermesinden itibaren 1 yıl içerisinde
davalının benzer veya rekabet teşkil eden başka bir iş yapmayacağı, 10.000,00 USD cezai şart ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, davalının davacı iş yerinde çalışırken davacının ticari itibarını zedeleyici veya zarar verici herhangi bir eyleminin iddia ve ispat edilmediği, buna göre sözleşmenin 4. maddesinde düzenlenen 5.000,00 TL cezai şartı talep edemeyeceği, yine davalının davacı iş yerinde çalıştığı 14 günlük süre zarfında hangi ticari bilgi ve sırları öğrendiği, hangilerini kullanarak ne miktar zarar verdiği konusunda da bir delil bulunmadığı, internet sitesindeki ilanların benzer olmasının site tarafından hazırlanması nedeniyle zorunlu olduğunu, aynı gayrimenkulün birden çok iş yeri tarafından ilana çıkarılmasının olağan ve yasal olduğu, bunu yasaklayan herhangi bir kural bulunmadığı, bu nedenle davalının haksız rekabet teşkil edecek herhangi bir eyleminin de ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, rekabet yasağının ihlali nedeniyle, taraflar arasında akdedilen sözleşmeden kaynaklı cezai şart alacağına ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, her ne kadar davacı tarafça sözleşmenin sona ermesinden sonra davalının haksız rekabet ettiği iddiasına dayalı olarak cezai şart talep edilmişse de; davalı ile aralarındaki gayrimenkul danışmanlığı sözleşmesinin 4/d maddesi gereğince sözleşmenin devamı sırasındaki davalının iyiniyet, dürüstlük ve özen borcuna aykırılık iddiasına dayalı olarak da cezai şart talebinde bulunulmuştur.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 1. maddesi hükmü uyarınca İş Kanunu"na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu"na dayalı her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözümünde İş Mahkemesi görevlidir. İş mahkemeleri, ticaret mahkemelerine göre daha özel yetkili mahkemeler olduğundan, işbu davanın da, özel yetkili mahkemede görülmesi gerektiğinden ve davanın birlikte görülmesinde yarar da bulunduğundan, dosyanın tefrik edilmeksizin, iş mahkemesinin ihtisas mahkemesi niteliğinde bulunması karşısında, uyuşmazlığın çözümünde iş mahkemesinin görevli olduğuna dair görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 20.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.