3. Hukuk Dairesi 2014/12158 E. , 2015/6095 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : DİYARBAKIR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/04/2011
NUMARASI : 2002/898-2011/292
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili hakkında kaçak elektrik kullandığından bahisle tutanak düzenlendiğini ve 30.08.2002 tarihli fatura ile 66.125.726.000 TL borç tahakkuk ettirildiğini, müvekkili tarafından kaçak elektrik kullanımı olmadığını ileri sürerek, müvekkilinin 30.08.2002 tarih ve 0085.00 sıra ve 8828 sayılı fatura ile talep edilen 66.125.726.000 TL"den borçlu olmadığının tespitini, anılan tutarın müvekkilinden tahsil edilmesi halinde tahsil tarihinden itibaren işletilecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte tahsil edilen tutarların istirdadını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının kaçak elektrik kullanımı nedeniyle tahakkuk eden bedelden sorumlu olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının davasının 39.443,42 TL" lik kısmının kabulüne, bu miktar üzerinden borçlu olmadığının tespitine, davacının davasının 26.682,31" TL lik kısmının reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, davacının davalı kurumun 26188 nolu tarımsal sulama abonesi olduğu, davacı hakkında düzenlenen 22.08.2002 tarihli Kaçak Elektrik Tespit Tutanağı ile, akım trafolarının içinde kısa devre yapılarak kaçak kullanıma sebebiyet verildiğinin tespit edildiği, bu tutanağa istinaden davacı hakkında toplam 66.125.726.000 TL kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır.
Yargılama sırasında Elektrik Mühendisi Bilirkişi M.. E.. S.. tarafından düzenlenen 12.06.2004 tarihli Bilirkişi Raporunda; davacının kaçak elektrik kullanımı nedeniyle sorumlu olduğu bedel 26.682.311.040 TL olarak hesaplanırken, aynı bilirkişi tarafından aynı olay nedeniyle davacı hakkında Diyarbakır 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2002/937 esas sayılı dosyası ile yapılan yargılama sırasında düzenlenen Bilirkişi Raporunda, davacının kaçak sarfiyat bedelinin 6.783.638.400 TL olduğu belirtilmiş olup, düzenlenen bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulmuştur.
Mahkemece, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için davacı vekiline bilirkişi masrafının yatırılması için kesin süre verildiği, bu süre içerisinde masrafın yatırılmaması nedeniyle, 12.06.2004 tarihli Bilirkişi Raporu esas alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmakta olup, davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz ettiği dikkate alınarak davacı vekilinin masraf yatırmaması halinde davalı vekiline bilirkişi incelemesi için gerekli olan masrafı yatırılması için süre verilip, masraf yatırılması halinde rapor alınarak hüküm kurulması gerekir iken, bu hususun gözden kaçırılması doğru görülmemiştir.
Hükme esas alınan rapor ile davalı kurumun talep etmiş olduğu miktar dikkate alındığında, davacının sorumluluğu açısından fahiş fark bulunduğu açıktır.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz, hakim raporu serbestçe takdir eder. Hakim raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçilecek bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakim, çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Hal böyle olunca mahkemece, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, birbiriyle çelişen raporlar arasındaki çelişki giderilmeden, itiraza uğrayan rapora dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.