23. Hukuk Dairesi 2016/3745 E. , 2016/5102 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı tarafa ....uyarınca, özel güvenlik hizmeti verdiğini, sözleşmenin süresinin 01.01.2009-01.01.2010 olduğunu, sözleşmenin 10.19. maddesi uyarınca, bu kapsamda çalışan işçilerin kıdem ve ihbar tazminatlarının hizmet sözleşmelerinin ya da mevcut sözleşmenin sona ermesi halinde davalı tarafça ödeneceğinin hüküm altına alındığını, müvekkili şirkette her yıl sözleşmenin zımnen yenilenmesi sebebiyle 2010 yılı için de yenileneceğine dair kanaat oluştuğunu, bu nedenle müvekkilinin 09.01.2010 tarihinine kadar hizmet vermeye devam ettiğini, davalı tarafın ise 08.01.2010 tarihinde sözleşmeyi feshettiğini, bunun üzerine davalı işyerinde çalışan işçilerin de hizmet sözleşmelerinin feshedilerek, işçilerin dokuz günlük çalışması karşılığı ücret, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretlerinin ve güvenlik hizmet bedelinin hesaplanarak düzenlenen ve davalıya gönderilen faturalara davalı tarafça itiraz edilerek faturaların iade edildiğini, bunun üzerine 44.328,86 TL asıl alacak ve 6.227,91 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 50.556,77 TL"nin tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin 02.01.2009-21.12.2009 taraihleri arasını kapsayan bir yıllık sözleşme olduğunu, sözleşmenin 10.19. maddesi uyarınca davacının müvekkilinden ihbar tazminatı ödemesini talep edemeyeceğini, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretinin müvekkillinden talep edilebilmesi için, sözleşmenin anılan maddesine göre, işçiye fiilen ödemenin yapıldığına dair ödeme belgesinin sunulması ve müvekklinden onay alınmasının ardından fatura düzenlenmesi gerekmesine rağmen davacı tarafça bu şartların yerine getirilmediğini savunarak, davanın reddi ile %20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre ; taraflar arasında, bir yıl süreli olmak üzere, 02.01.2009 tarihinde güvenlik hizmet sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 10.19. maddesinin son cümlesine göre sözleşmenin yenilenmemesi veya uzatılmaması sureti ile sona ermesi halinde davacı şirketin davalıya ait işyerinde çalışan işçilere ödediği kıdem tazminatlarını talep edebileceği, ancak ihbar tazminatlarını talep edemeyeceğinin düzenlendiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının 39.330,14 TL asıl alacak ve 5.139,85 TL işlemiş faiz olmak üzere 44.469,99 TL"ye yönelik itirazının iptali ile %40 icra inkâr tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
.../...
S.2
Kararı, davacı ve davalı vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dava, güvenlik hizmet sözleşmesinden doğan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, dava konusu faturalarda yer alan ihbar tazminatı kaleminden, sözleşmenin 10.19. maddesi uyarınca, davalının sorumlu olmadığının tespit edildiği, hükme esas alınan 13.09.2013 havale tarihli bilirkişi raporunda, davalının sorumlu olmadığı belirlenen toplam 11.226,63 TL tutarındaki ihbar tazminatı miktarının, asıl alacak miktarından düşülerek, buna göre, asıl alacağın ve işlemiş faizin hesaplanması gerekirken, söz konusu miktarın toplam takip tutarından düşülerek hesaplama yapıldığı anlaşılmış olup, mahkemece, söz konusu hesap hatasına ilişkin olarak bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bilirkişinin hesap hatası hükme yansıtılarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, davalıdan alınan peşin harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.