21. Hukuk Dairesi 2016/4827 E. , 2017/6729 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, Kurum işleminin iptali ile 26/10/1982-03/07/1991 tarihleri arasındaki sürenin Hazineden tahsili sureti ile borçlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Davacı, 6111 sayılı Yasa"nın 52. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"ya eklenen Geçici 36. madde gereğince gözaltına alındığı 26.10.1982 tarihinden tahliye edildiği 03.07.1991 tarihine kadar geçen sürenin primlerinin Hazineden tahsil edilerek borçlanmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davacının 6111 sayılı Yasa"nın 52. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"ya eklenen Geçici 36. madde gereğince 26.10.1982 – 03.07.1991 tarihleri arasındaki 8 yıl 8 ay 7 gün gözaltında ve tutuklulukta kaldığı sürelerin, Kurum"ca Hazineden tahsil edilmek suretiyle borçlanma işleminin yapılması gerektiğinin tespitine, aksine Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının, 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu gereğince kurulan sıkıyönetim mahkemelerinin görev alınan giren suçlar nedeni ile 26.10.1982 – 03.07.1991 tarihleri arasında 8 yıl, 8 ay, 7 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, ... 1 nolu Sıkı Yönetim Mahkemesi"nde açılan davanın sıkıyönetim mahkemelerinin kaldırılması ile ... 1. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2004/393 esas sayılı dosyasına devir olduğu, anılan mahkemenin 2004/393 esas, 2009/390 karar sayılı 15.12.2009 tarihli kararında her ne kadar davacı hakkında mahkumiyet kararı verilmiş ise de Yargıtay 9. Ceza Dairesi"nin 2012/7907 esas 2013/128 karar sayılı ve 08.01.2013 Tarihli kararında; dava zamanaşımının dolması nedeniyle düşme kararı verilmiş olduğu, davacının 26.10.1982 tarihinde gözaltına alınıp 29.11.1982 tarihinde tutuklandığı ve 03.07.1991 tarihinde de tahliye edildiği, davalı Kurum"a 16.06.2011 Tarihinde tazminat almadığını da belirterek borçlanma talebinde bulunduğu, ancak mahkemece bu yönde araştırma yapılmadığı, davalı Kurum tarafından; davacının 16.06.2011 Tarihli borçlanma talebine verilen 04.11.2014 Tarihli cevapta; 5510 sayılı Yasa"nın Geçici 36. maddesi gereğince 1402 sayılı Yasa kapsamında mahkumiyet ile sonuçlanmayan 29.11.1982 – 19.07.1987 tarihleri arasında tutuklulukta - gözaltında geçen 1.671 günün karşılığı, 14.203,50 TL borç tutarının tazminat almadığını beyan ettiğinden hazineden tahsil edilmek suretiyle borçlanma işlemini sonuçlandığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı 6111 Sayılı Yasa"nın 52. maddesi ile 5510 sayılı Yasa"ya eklenen geçici 36. maddedir. Anılan maddede; “ 13.05.1971 Tarihli ve 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu uyarınca kurulan sıkıyönetim mahkemelerinin görev alanına giren suçlar nedeniyle yakalanan veya tutuklananlardan, ... Kuvvetlerinin yönetime el koyduğu 12 Eylül 1980 Tarihinden itibaren haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenlerin, gözaltında veya tutuklulukta geçen süreleri için kendilerinin ya da hak sahiplerinin bu durumlarını belgeleyerek bu maddenin yayımı tarihinden itibaren altı ay içerisinde talepte bulunması kaydıyla, gözaltında veya tutuklulukta geçen süreleri, talep tarihinde 82. maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının % 32’si üzerinden hesaplanacak primlerinin, bu durumlarından dolayı dava açıp tazminat alanların borcun tebliğ tarihinden itibaren altı ay içerisinde kendilerince veya hak sahiplerince, tazminat almamış olanların ise Hazinece ödenmesi suretiyle borçlandırılır. Bu şekilde borçlanılan süreler Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının ( a ) bendi kapsamında prim ödeme gün sayısı olarak değerlendirilir. Ancak, sigortalılık başlangıç tarihinden önceki borçlanılan süreler sigortalılık başlangıç tarihini geriye götürmez.
5434 sayılı Kanun"a tabi çalışmakta iken 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu uyarınca kurulan sıkıyönetim mahkemelerinin görev alanına giren suçlar nedeniyle yakalanan veya tutuklananlardan, ... Kuvvetlerinin yönetime el koyduğu 12 Eylül 1980 Tarihinden itibaren haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenlerin, herhangi bir nedenle hizmet sayılmayan gözaltında veya tutuklulukta geçen süreleri, kendileri veya hak sahiplerinin bu durumlarını belgeleyerek bu maddenin yayımı tarihinden itibaren altı ay içerisinde talepte bulunması kaydıyla, gözaltına alındığı veya tutuklandığı tarihteki emeklilik keseneğine esas aylık derece ve kademesinin talep tarihindeki katsayılar ve emeklilik keseneğine esas aylığın hesabına ait diğer unsurlar ile kesenek ve karşılık oranları esas alınmak suretiyle hesaplanacak borçlanma tutarının altı ay içerisinde kendilerince veya hak sahiplerince ödenmesi halinde hizmet sürelerine eklenir. Borçlanılan süreler 5434 sayılı Kanun"un geçici 205. maddesine göre yaş tespitinde dikkate alınmaz.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar kendi sigortalılıklarından dolayı sosyal güvenlik kanunlarına göre gelir veya aylık bağlanmış olanlar ile birinci ve ikinci fıkra kapsamında sayılan söz konusu süreleri herhangi bir şekilde sigortalılık hizmeti olarak değerlendirilmiş olanlar bu madde uyarınca borçlanamazlar. Sosyal güvenlik kanunlarına göre gelir veya aylık bağlanmayan ya da toptan ödeme yapılmak suretiyle hizmetleri tasfiye edilenlerden borçlanacakları bu süreler ile birlikte emekli veya yaşlılık aylığına veya gelire hak kazanacak olanlara geçmişe yönelik aylık ve farkı ödenmez. Bu maddenin birinci ve ikinci fıkrası kapsamında borçlandırılan süreler emekli ikramiyesi hesabında dikkate alınmaz. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Kurum yetkilidir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda; davacı hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün zamanaşımı yolu ile düşmesine karar verilmiş olduğu anlaşılmakla birlikte, kurulan hükmün “kovuşturmaya yer olmadığına” veya “beraat” hükmü niteliğinde olmadığı açıktır.
Mahkemece yapılacak iş; davacı hakkında, davaya konu Sıkıyönetim Kanunu kapsamında yapılan yargılamada verilmiş bir beraat kararı bulunup bulunmadığını, davacıya bu hususta Ceza Mahkemesi"nden beraat yönünde karar alması için süre verilmesi neticesi beklendikten sonra Yasa maddeleri kapsamında değerlendirme yapılmak sureti ile varılacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.