(Kapatılan)21. Hukuk Dairesi 2019/2068 E. , 2020/995 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Kütahya 2. İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A)Davacı İstemi:
Dava, Kurum denetmenleri tarafından düzenlenen rapora istinaden sigortalı çalışmalarının iptal edilmesine ilişkin, Kurum işleminin iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı:
Davalı ... vekili özetle; Kurum tarafından yapılan işlemlerin yasaya uygun olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
İlk derece mahkemesince ; “Dava konusu olayda; bordro Tanıkları ..."ın "Ben 2,5 yıldır ... otelin resepsiyonunda çalışıyorum...." otel sahibi ..."ın eşidir. Benim çalıştığım dönem içersinde davacı sürekli otele gelip gidiyordu. Mesai yapıyordu. Kendisinin daha çok otelde yapılacak düğün vs organizasyon için çalıştığını, dışarıya çıkarak gerekli yerlerle görüştüğünü biliyorum" ..."ün "Ben ... otelde 9 yıldır çalışıyorum resepsiyon bölümündeyim. Davacı otel sahibi ..."ın eşidir. Esasan kendisi otelin yönetim kadrosundadır. Davacı otelin daha çok düğün nişan gibi organizasyon işlerini yürütmektedir." İfadeleri, 10.04.2017 tarihinde dava dosyasına dilekçe ekinde sunulan davacı ..."a ait 2009 Kasım-2015 Aralık dönemi ıslak imzalı ücret pusuları ile Sosyal Güvenlik Denetmeni ..."ın davalı işyerinde inceleme ve tespit yapılmadan 02.11.2015 tarih ve 2015MC/098 sayılı Durum Tespit Raporunu Bakanlık İş Müfettişi tarafından düzenlenen 29.05.2015 tarih, 9705 PRG 05-10080 PRG 10 sayılı rapor esas alınarak düzenlemesi bir arada değerlendirildiğinde toplanan deliller ve ortaya çıkan maddi vakalar, davacı ile aynı dönemde ve aynı işyerinde çalışan sigortalılıkları iptal edilmeyen kayıtlı tanıkların beyanlarından ve tüm dosya içeriğinden davacı adına Kuruma bildirilen hizmetlerin sahte olmadığı, gerçek ve fiili çalışmaya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.” gerekçesiyle
“DAVANIN KABULÜ İLE, Davacı ..."ın 16.11.2009-30.09.2015 tarihleri arasında geçen 2115 prim ödeme gün sayısının iptal edilmesine ilişkin kurum işleminin İPTALİNE ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu;
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı Kurum vekili, bilirkişi ve ilk derece mahkemesi tarafından tanıkların ilk ifadelerine itibar edilmesi gerekirken tanıkların yargılama esnasındaki ifadelerinin dikkate alındığını ve hakkaniyete aykırı karar verildiğini, davacının maaşlarının 2017 yılı Şubat ayından başlamak üzere banka kaydıyla ödenmeye başladığının anlaşıldığını, davacının 2009 Kasım-2017 Şubat dönemine ait ücret pusulalarında ıslak imzasının bulunmadığı, 2016 Ocak - 2017 Şubat döneminde ıslak imzasının bulunduğunun belirtildiğini, bilirkişi raporunda tespit edildiği belirtilen bu hususların müfettiş inceleme ve denetimleri sonrasındaki tarihlerdeki yapılan işlemler olduğunu, tespit edildiği belirtilen bu hususların davacının bu tarihlerden önce fiili olarak çalışmadığını ispatladığını beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesince ""Sigortalılık iptallerine dayanak alınan müfettiş raporunda, işyerinde çalışan 12 işçi bulunmasına rağmen yalnızca 2 işçiye davacıyla ilgili soru sorulmasıyla yetinildiği buna karşın ifadesi alınan 10 işçinin bu konuda herhangi bir beyanı alınmaksızın düzenlenmesi nedeniyle bu haliyle davacının çalışma olgusu yönünden soyut düzeyde değerlendirme içeren ve yasanın aradığı niteliklere sahip olmadığı için aksinin mevcut kanıtlarla ispatı mümkün olan, "davacının sigortalığının iptaline dair tutanağın", mahkeme tarafından yapılan yargılama sırasında, teftiş yapılan iş yerinde gerek müfettiş tarafından ifadesi alınan gerekse diğer davacı tanıklarının anlatımları ile davacının hizmeti bulunan dönem içerisinde sigortalılığı bildirilip primi ödenmiş çalışan konumunda bulunduğu, bunun karşılığında ücret aldığının dosya içinde toplanan delilerle anlaşıldığı ve yaptığı iş, organizasyon ve pazarlama olduğundan işin niteliği gereği işyeri dışında çalışmasının hayatın olağan akışına ve eldeki davadaki somut olaya aykırı olmadığı dikkate alınarak, mahkemenin verdiği kararın usul ve yasaya uygun olduğu, davalı SGK vekilinin dilekçesinde yer verdiği itirazların, sıralanan gerekçeler ışığında yerinde olmadığı; ayrıca, kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur. ” gerekçesiyle
“ Kütahya 2. İş Mahkemesi"nin, 03.07.2017 tarihli, 2016/29 E, 2017/197 K. sayılı kararına yönelik davalı SGK Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, ” karar verilmiştir.
E)Temyiz:
Davalı Kurum vekili “ İş Müfettişlerince hazırlanan rapora göre; ... ..., ... ..., ... isimli şahısların 07,04,2015 tarihinde ibraz edilen”Personel Fihristi "‘adlı listede görevleri “ yönetim ” olarak belirtilmektedir- Bu şahıslara teftiş sürecinde (07.04.2015 - 09.04.2015 ) rastlanmamıştır. Görevi yönetim olan 3 kişinin dc aynı anda işyerinde bulunmaması nasıl bir rastlantıdır? Ayrıca işçilerle yapılan görüşmelerde bu şahısların tanınmadığı ve bu İşyerinde çalışmadıkları ortaya çıkmıştır. Yönetimden sorumlu olan kişilerin işçiler tarafından isim olarak bile bilinmemesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Davacı vekili müvekkilinin İfadesine başvurulmadığından yakınmaktadır. Acaba teftiş esnasında işyerinde bulunmayan, zaten o işyerinde çalışmayan davacının ifadesi nasıl alınabilirdi? Yapılan İncelemelerde bu şahıslara ait iş sözleşmesi de bulunamamıştır. Ayrıca incelenen banka dekontlarında da kendilerine herhangi bir ücret ödemesi yapılmadığı tespit edilmiştir. yargılama esnasında dinlenen tanıklar halen ... Otelde çalışmaya devam etmektedirler. Tanıkların beyanlarında da sabit olduğu üzere davacı ... patronun eşidir, Tanıkların her biri ekmek parasının peşindedir vc her birinin mahkemede işlerini kaybetme korkusu ile ifade verdikleri açıktır. Zira tanıkların müfettişe verdikleri ilk ifadeleri ile mahkemede verdikleri ifadeler çelişkilidir. Ve çelişki giderilememiştir, ” gerekçeleriyle temyiz yoluna başvurmuştur.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava,sahte sigortalılık nedeniyle davacının davalı işyerinde 16.11.2009-30.09.2015 tarihleri arasında geçen 2115 prim ödeme gün sayısının iptal edilmesine ilişkin kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde: “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; işverenin eşi davacı ...’ın hizmet cetvelinde 16.11.2009- 30.09.2015 tarihleri arasında geçen 2115 günlük prim ödeme gün sayısının denetmen raporuna göre iptal edildiği, 01.10.2015-30.01.2016 tarihleri arasında 120 gün 4/1-a prim ödeme gün sayısı bulunduğu, Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen 02.11.2015 tarih ve 2015MC/098 sayılı Durum Tespit Raporunun kurum kayıtları ve İş Müfettişleri tarafından düzenlenen 29.05.2015 tarih ve 9705 PRG 05- 10080 PRG 10 sayılı Teftiş Raporuna dayandığı, bu raporda; “07.04.2015 tarihinde tarafımıza ibraz edilen “Personel Fihristi” adlı listede görevi “yönetim” olarak belirtilen ... ... , ... ... ve ... adlı kişilere işyerinde yapılan teftiş sürecinde rastlanmamış, işçilerle yapılan görüşmelerde işçiler, adı geçen kişileri tanımadıklarını ve bu işyerinde çalışmadıklarını ifade etmişlerdir. Ayrıca isimleri belirtilen kişilerin iş sözleşmelerinin bulunmadığı, banka ödeme dekontlarının incelenmesinde kendilerine herhangi bir ücret ödemesi yapılmadığı tespit edilmiştir. Bu kişilere, işyerinde çalışmadıkları halde sigorta yaptıran işverenlik hakkında 5510 sayılı Kanun gereğince konuyla ilgili gerekli işlemlerin yapılabilmesi için konunun ilgili kuruma bildirilmesi gerekmektedir.” şeklinde kanaat belirtildiği, anılan raporda ifadesine başvurulan resepsiyon görevlisi ve çamaşırcı iki tanığın Mahkemede ifade değiştirdikleri , “davacının çalıştığını, otelde gördüklerini, müfettişe rapordaki gibi beyanda bulunmadıklarını” beyan ettikleri, davacıya ait personel dosyasında davacı ile Safir Sarrafiye Saat Maden İnş. Tur. İth. İhr. San. Tic. A. Ş. Arasında Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi imzalandığı. sözleşmede işe başlama tarihinin 01/01/2016 olarak belirtildiği, davacının 4857 sayılı iş kanununun 41. Maddesine göre fazla çalışma yapmayı kabul ettiğine ilişkin fazla çalışma izin onayını 01.01.2016 tarihinde imzaladığı, davacının maaşlarının 2017 yılı Şubat ayından başlamak kaydıyla Banka aracılığı ile ödenmeye başladığı, 2009 Kasım-2017 Şubat dönemine ait ücret pusularının tetkikinde, davacının 2009 Kasım-2015 Aralık dönemine ait ücret pusularında ıslak imzasının bulunmadığı, 2016 Ocak-2017 Şubat dönemine ait ücret pusulalarında ıslak imzasının bulunduğu, davacı vekili tarafından 10.04.2017 tarihinde dava dosyasına dilekçe ekinde davacı ...’a ait 2009 Kasım-2015 Aralık dönemine ait imzalı ücret pusulalarını sunduğu ,davacının, eylemli çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla sağlıklı bir biçimde belirlenmeden davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda; iş müfettişlerine ifade veren halihazırda davalı otelde çalışan bordro tanıklarının, davacıyı tanımadıkları, Mahkemede tanık olarak dinlendiklerinde ifadelerini nedensiz olarak değiştirmelerinin kabul edilemeyeceği, denetim raporunun aksinin eşdeğerde yazılı belgelerle ispatlanması gerektiği, ücret bordrolarının 2017 yılında sonradan düzenlenerek sunulduğu, banka aracılığıyla ücret ödemelerinin denetim sonrasına ilişkin olduğu hususları dikkate alındığında 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin aksi ispat edilemediğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesince davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden hüküm kurulması gerekirken, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına ve ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G)SONUÇ:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.