20. Hukuk Dairesi 2017/7949 E. , 2020/1009 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... mahallesi, Torasan mevkiinde bulunan imarlı arsa niteliğindeki ... Tapu Müdürlüğünün tapu sicilinde 1239 ada 4 parsel nolu, 1241 ada 1 parsel nolu, 1240 ada 7 parsel nolu 3 adet taşınmaz adına kayıtlı iken Orman Genel Müdürlüğü tarafından ... Asliye Hukuk Mahkemesine açılan 2004/511 E.- 2006/5 K., 2004/485 E.- 2006/7 K., 2004/515 E. -2006/6 K. sayılı tapu iptal tescil istemli davalar sonucunda müvekkilinin tapularının iptal edilerek orman vasfı ile davalı Hazine adına tescil edildiğinden söz konusu taşınmazlardaki mülkiyet hakları, orman vasfı ile kamu mülkiyetine dönüştürüldüğünden hukuki ve fiili kamulaştırmasız el koyma ve mülkiyet kaybı gerçekleştirildiğinden TMK"nın 1007. maddelerindeki tapu sicillerinin hatalı tutulmasından doğan kamulaştırmasız mülkiyet kaybı ihlali gerçekleştiğinden taşınmazların dava günündeki dava değeri ile orantılı tazminatın davalıdan hükmen tahsili gerektiğinden belirsiz alacak davası ile şimdilik fazlaya ilişkin tazminat alacağı olan 50.000.00.-TL tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 16/12/2016 havale tarihli ıslah dilekçesi ile de dava değerini bilirkişi raporunda belirlenen 341.821,72 TL"ye yükseltmiş ve dava tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi olan ... Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulü ile ... mah., Torasan mevkii, 1239 Ada, 4 parsel için 102.423,93 .- TL, 1241 ada 1 parsel nolu taşınmaz için 102.405,88.- TL, 1240 ada 7 parsel nolu taşınmaz için 136.891,91.- TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükme karşı davalı Hazine vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince davalının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.
Tazminat istemine dayanak ... ilçesi, Altıntaş mahallesi 1239 ada 4, 1241 ada 1 ve 1240 ada 7 parsel sayılı taşınmazlar arsa vasfıyla davacı adına tapuda kayıtlı bulunmakta iken, Orman Yönetimi tarafından açılan davalar sonucu ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/485-2006/7, 2004/515-2006/6, 2004/511-2006/5 sayılı kararları uyarınca 1239 ada 4 sayılı parselin 299,95 m2"sinin, 1241 ada 1 sayılı parselin 300,19 m2"sinin, 1240 ada 7 sayılı parselin 400,89 m2sinin 1993 yılında kesinleşen tahdit sınırları içinde kalması nedeniyle tapusunun iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiği, verilen kararların Yargıtay denetiminden geçerek 1239 ada 4 sayılı parsel yönünden 05/01/2007 tarihinde, diğer parseller
yönünden de 12/09/2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Eldeki dosyada davacı davasını 11/12/2015 tarihinde açmıştır.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesinde “Değer ölçüsüne göre harca tâbi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır…” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlenme karşısında tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar belirsiz alacak davası niteliğinde olmayıp nispi harca tâbi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun “Harcı Ödenmeyen İşlemler" başlığını taşıyan 32. maddesinde ise "Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak, ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır." hükmüne yer verilmiştir.
Dolayısıyla harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.
Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir.
Nitekim vurgulanan bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E.- 2011/3-629 K.: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E.- 2013/7-31, K. 2013/1481 sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kural olarak, ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır .
Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, dava dilekçesinde belirtilen miktar üzerinden nisbi peşin harç, ıslah edilen dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre ıslah harcı ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi nispi peşin harç ve ıslah harcının alınması gerekir.
Ne var ki; davacılar vekili dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden peşin nispi harcı ve ıslahla artırılan miktar üzerinden de ıslah harcını ödememiştir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden nisbi peşin harç alınmadan yine ıslahla artırılan dava değeri üzerinden ıslah harcı alınmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuştur.
Bu durumda mahkemece; yürürlükteki harçlar tarifesi uyarınca dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden nispi peşin harç ve ıslahla artırılan dava değeri üzerinden ıslah harcını ödemesi konusunda davacı vekiline usulünce süre verilip harcı ödenen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı yatırılmayan ıslaha değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILARAK, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin ise 6100 sayılı HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesine gönderilmesine 26/02/2020 günü oy birliği ile karar verildi.