3. Hukuk Dairesi 2014/13323 E. , 2015/6260 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 11. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2013
NUMARASI : 2007/583-2013/1427
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde, davalı elektrik idaresinin müvekkili olan davacı hakkında kaçak elektrik kullandığı iddası ile 3103,90 TL"lik fatura tahakkuk ettirildiğini, ancak kaçak kullanımın söz konusu olmadığını ileri sürerek, davacının fatura bedelinden sorumlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili savunmasında, yapılan tahakkukun mevzuata uygun olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 23/09/2004 son ödeme tarihli Z100183734 fatura numaralı 3101,90 TL"lik faturadan 3059,53 TL kısmından davacıların borçlu bulunmadığının, 42,37 TL"lik kısmından borçlu bulunduğunun tespitine karar verilmiş, verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacının kaçak elektrik kullanmadığı nedenine dayalı menfi tesbit isteminden ibarettir.
Kanunda aksi öngörülmedikçe kural olarak, herkes iddiasını isbatla yükümlüdür (T.M.K. md.6).
Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin kaçak elektrik tüketimine ilişkin 13/a maddesi "Dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi kaçak elektrik tüketimi olarak kabul edilir." hükmünü içermektedir. Aynı yönetmeliğin 15.maddesi; kaçak elektrik tespitinin, süresinin tüketim miktarı hesaplamasının ve tahakkukun nasıl yapılacağını açıklamıştır.
Kaçak elektrik tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerlidirler. Davacının, kayıtsız ve mühürsüz sayaçtan elektrik kullanma eyleminin, yukarıdaki mevzuat gereği, kaçak elektrik kullanma olduğu sabittir. İhtilaf, bu kaçak kullanım nedeni ile davalı tarafından yapılan tahakkukun doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
HMK.nun 266 ve devamı maddeleri uyarınca çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde hakim bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HMK."nun 278-279.maddesine göre, bilirkişi raporu; Yargıtay denetimine elverişli olacak şekilde bilgi ve belgelere dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabileceğinin gözden uzak tutulmaması gerekir.
Dosyada mevcut ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda, vergi dairesi yoklama fişine göre, davacının taşınmazı 10.06.2004 tarihinde kullanmaya başladığı, bu tarihten kaçak tutanak tarihine kadar 77 günlük sürenin geçtiği, bu süreye ilişkin enerji bedeli, belediye vergisi ve KDV olmak üzere davacının toplam borcunun 42,37 TL , bu miktarın fatura tutarından mahsup edilmesi üzerine de, davacının talep edebileceği miktarın 3059,53 TL olduğu belirtilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporu, bu hali ile açık, net ve Yargıtay denetimine elverişli bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilerek, bilirkişi heyetinden davalının davacı taraftan isteyebileceği kaçak elektrik ve kaçak ek tahakkuk bedellerinin Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve 622 sayılı kurul kararı hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli rapor alınarak, toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek karar verilmesi yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.