10. Hukuk Dairesi 2018/4840 E. , 2019/4479 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, yaşlılık aylığı ve ölüm aylığının iptaline,borç tahakkukuna ilişkin Kurum işlemlerinin iptali ile tüm özlük haklarının verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkeme, uyulan bozma ilamı sonrası ilamda belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmü, davalı Kurum avukatının temyiz etmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece uyulan bozma ilamımızda, “….1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve özellikle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK.) 297. maddesinin b bendinde (Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388. maddesinde) tanımlanan unsurları taşıması ve “tarafların kimliklerini... ” kapsaması yönündeki hükümlerinin kararın yazımında dikkate alınması gerekmekte olup, karar başlığına davacıların tümünün kimlik bilgilerinin yazılmamasına ilişkin eksikliğin HMK. nın 304. maddesi uyarınca mahallinde herzaman tamamlanmasının mümkün olmasına göre bozma nedeni yapılmayarak sair temyiz itirazlarının REDDİNE;
2-)1479 sayılı Kanunun yaşlılık aylığından yararlanma koşulları başlığını taşıyan 35. maddesindeki, "Yaşlılık aylığından yararlanabilmek için sigortalının; a) Yazılı talepte bulunması, talepte bulunduğu tarihte prim ve her türlü borçlarını ödemiş olması, ... Şarttır." hükmü gereğince sigortalı olarak kabul edildiği 6944 gün hizmetin prim ve her türlü borçlarını ödediği zannıyla 01.02.2003 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanan davacıların murisi ..."in 48 adet prim ödemesinin gerçek olmadığı belirlenmiş olup, bu nedenle baştan yaşlılık aylığı iptal edilmesine karşın, 08.02.2005 tarihinde gerçekleşen ölümü üzerine, gerçek prim ödemelerinin ölüm aylığı bağlanması için gereken 5 tam yıl prim ödeme şartını karşıladığı sonucuna ulaşıldığından 01.03.2005 tarihinden itibaren davacılara ölüm aylığı bağlanmasına ilişkin tespit hükmü yerindedir.
Ancak, 48 adet gerçek olmayan prim ödemesi nedeniyle 01.02.2003 – 27.12.2006 tarihleri arasında murise ve davacılara 6944 gün üzerinden hak etmedikleri yaşlılık ve ölüm aylıkları ödendiği belirgindir.
Hal böyle olunca, 01.02.2003 – 27.12.2006 tarihleri arasında murise ve davacılara 6944 gün üzerinden ödenen hak etmedikleri yaşlılık ve ölüm aylıkları toplamı ile; gerçek prim ödemelerinin karşıladığı süre üzerinden 01.03.2005 – 27.12.2006 tarihleri arasında davacılara ödenmesi gereken ölüm aylıkları farkını davacıların 5510 sayılı Kanunun 96/a maddesi kapsamında iadeyle yükümlü oldukları ve buna ilişkin davalı Kurumun borç çıkarma işleminin doğru olduğu gözetilerek; açıklanan fark miktar davalı Kuruma sorulup belirlenerek yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekir iken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir...….” hususları belirtilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; 6944 gün sigortalılık süresi esas alınarak, 01.02.2003 tarihinden itibaren davacıların murisine yaşlılık aylığı bağlandığı,davacılar murisinin 08.02.2005 tarihinde vefatı üzerine yine 6944 gün sigortalılık süresi esas alınarak hak sahiplerine ölüm aylığı bağlandığı,6944 gün sigortalılık süresinin bir kısım prim ödemelerinin hayali olması sebebiyle gerçek sigortalılık süresinin 5408 güne düştüğü,Kurum tarafından bağlanan yaşlılık aylıkları ve ölüm aylıkları iptal edilerek borç tahakkuku yapıldığı, bozma sonrası yapılan yargılamada; 01.02.2003-08.02.2005 tarihleri arası 6944 gün ve 5408 gün üzerinden bağlanan yaşlılık aylıkları miktarı ve 01.03.2005-27.12.2006 tarihleri arası 6944 ve 5408 gün üzerinden bağlanan ölüm aylığı miktarları Kurumdan sorularak borç tahakkuk miktarından 5408 gün üzerinden bağlanan ölüm aylığı miktarı çıkarılmak suretiyle bakiye miktar kadar yaşlılık aylığı borç tahakkukundan sorumlu olduğu,01.03.2005 tarihinden itibaren de hak sahiplerinin ölüm aylığına hak kazandıkları değerlendirmesi yapılarak karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, 01.02.2003 tahsis tarihi itibariyle davacıların murisinin 5408 gün üzerinden yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığı irdelenmeli, yaşlılık aylığı ve ölüm aylığı iptallerinden dolayı borç tahakkuku yapılan yaşlılık aylığı ve ölüm aylığı miktarları ayrı ayrı Kurumdan sorulmalı, 01.02.2003-08.02.2005 tarihleri arası 6944 gün ve 5408 gün üzerinden bağlanan yaşlılık aylığı miktarı Kurumdan sorularak 6944 gün üzerinden bağlanan yaşlılık aylığının miktarının fazla olması halinde fazla olan fark yaşlılık aylığı miktarı kadar borçlu olduğu ve yine 01.03.2005-27.12.2006 tarihleri arası 6944 gün ve 5408 gün üzerinden bağlanan ölüm aylığı miktarı Kurumdan sorularak 6944 gün üzerinden bağlanan ölüm aylığı miktarının fazla olması halinde fazla olan fark ölüm aylığı miktarı kadar borçlu olduğu kabul edilerek karar verilmelidir.
Mahkemece, eksik araştırma ile mevcut şekilde karar verilmiştir.
O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 20.05.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.