Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4346
Karar No: 2018/5905

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/4346 Esas 2018/5905 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2018/4346 E.  ,  2018/5905 K.

    "İçtihat Metni"

    ..........

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılardan Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Kadastro sırasında........... 104 ada 136 parsel sayılı 1940,50 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden ham toprak niteliğiyle davalı Hazine adına tespit edilmiştir.
    Davacılar kadastro mahkemesine dava konusu 104 ada 136 sayılı parselin ve kadastro sırasında yola ilave edilen yaklaşık 8-10 dönümlük kısmın zilyetliğinde bulunduğu iddiasıyla dava açmıştır. Kadastro mahkemesince; davanın kabulüne ve dava konusu 104 ada 136 sayılı parselin kadastro tutanağının iptali ile tarla niteliğiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, ...... 3402 sayılı Kanunun uygulanması ile yol olarak bırakılan krokide (A) harfi ile gösterilen 7444,96 m²’lik taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile.........son ada numarası olan 159 ada 1 parsel sayısı verilerek tarla niteliğiyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine, ... ve davalı gerçek kişiler tarafından temyizi üzerine, Dairenin; 17/11/2011 gün ve 2011/14949 E. -12878 K. sayılı kararıyla; "1) çekişmeli 104 ada 136 sayılı taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; mahkemece “tespitin iptaline” karar verilmesi gerekirken “kadastro tutanağının iptaline” karar verilmesi doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
    2) Davalıların, kadastro sırasında yol olarak bırakılan krokide (A) harfi ile gösterilen 7444,96 m²’lik taşınmaza ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava konusu yer hakkında kadastro tutanağı düzenlenmediğinden, uyuşmazlığın çözüm yeri genel mahkemeler olacağından, öncelikle kamu düzenine ilişkin olan görev konusu mahkemece re"sen gözönüne alınarak davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle işin esasının incelenerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir." denilmiştir.
    Davalı gerçek kişiler dava konusu 104 ada 136 sayılı taşınmazın ortak murislerinden kaldığı iddiasıyla murisler adına tescil kararı verilmemesi nedeniyle kararın düzeltilmesini istemesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 08.03.2012 gün ve 2012/2061 E. - 3335 K. sayılı kararıyla düzelterek onama kararı kaldırılarak hüküm bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “...Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; 20.09.2007 tarihinde taşınmaz başında yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler, kadastro tespit bilirkişileri ve tanık; çekişme konusu taşınmazların 104 ada 51 sayılı taşınmaz ile bir bütün olarak davacı ve kardeşleri tarafından kullanıldığını, bu yerlerin babalarından irsen intikal ettiğini bildirmişlerdir. Davacı vekili de 04.12.2006 ve 21.12.2009 havale tarihli dilekçelerde ve 20.09.2007 tarihli keşifte imzalı beyanında 104 ada 136 sayılı taşınmaz ile haritasında yol olarak gösterilen 8-10 dönümlük taşınmazın müvekkili ve müvekkilinin kardeşleri adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Çekişme konusu taşınmazların irsen tüm mirasçılara intikal ettiği,..........
    mirasçılar arasında paylaşım yapılmadığı, iştirak halinde mülkiyet hükümlerinin geçerli olduğu, davayı açan kişi dışında başka mirasçıların da bulunduğu tüm dosya kapsamıyla sabittir. 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesinde “...Davayı açan mirasçı dışında başka mirasçıların da bulunduğunun anlaşılması halinde hakim re"sen lüzum gördüğü diğer delilleri toplayarak taşınmazın kimin adına tescil edileceğine karar vermekle yükümlüdür.” denilmiştir. Kaldı ki; 3402 sayılı Kanunun 29/2. maddesi uyarınca bir mirasçı diğerinin muvafakatı olmadan dava açabilir ve yalnız başına tereke adına davaya devam edebilir. Somut uyuşmazlıkta davacı vekili, 3402 sayılı Kanunun 29/2. maddesi uyarınca çekişmeli taşınmazın müvekkili ve müvekkilinin kardeşleri adına tescil isteminde bulunduğu ve 104 ada 136 sayılı taşınmazın davacı ile kardeşlerinin zilyetliğinde olduğu yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarıyla belirlendiği ve taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığı halde, 3402 sayılı Kanunun 29/2 ve 30/2. maddeleri uyarınca 104 ada 136 sayılı taşınmazın davacı ile kardeşleri adlarına paylı olarak tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamıyla örtüşmeyecek şekilde gerekçe belirtilmeden 104 ada 136 sayılı taşınmazın sadece davacı adına tesciline karar verilmesi doğru değildir...” denilmiştir.
    Mahkemece, bozma kararına uyularak, yol olarak bırakılan ve krokide (A) harfi ile gösterilen kısma ilişkin dava tefrik edildikten sonra, davanın görev yönünden reddine,........ yetkili ve görevli olduğuna karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından, görevsizlik kararı verilmesi sonucunda lehlerine vekâlet ücretine karar verilmediği gerekçesi ile temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21/05/2013 tarih ve 2013/1663 E. - 5897 K. sayılı kararıyla “İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, usulüne uygun karar verildiğine, HMK m. 331/2"de yer alan "Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder." düzenlemesi gereğince, yargılama giderleri; davaya görevli mahkemede devam edilmesi durumunda görevli mahkemece veya görevsizlik kararı sonrasında, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmemiş olması durumunda görevsizlik kararı veren mahkemeye başvuru durumunda hüküm altına alınacağına göre onanması uygun görülmüştür.
    Asliye hukuk mahkemesince; davanın kabulü ile;.........sayılı Kanun uygulaması ile kadastronun 1/500 ölçekli E18-b-08-c paftasında yol olarak kullanılan ve ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 7.444,96 m²"lik taşınmazın kadastro tespitinin iptaline, tespit yüzölçümü ve şekliyle "tarla" niteliği ......... köyünde son ada numarası olan 159 ada 1 parsel sayısı verilerek; davacı ... mirasçıları adlarına tapuda kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
    Dava, paftasında yol olarak bırakılan taşınmazın tescili istemine ilişkindir
    Yörede, 1939 yılında kesinleşen orman kadastrosu ile 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 15/03/2007 - 16/04/2007 tarihleri arasında ilân edilen arazi kadastrosu vardır.
    İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı gibi adına tescil kararı verilen kişiler yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 24/09/2018 günü oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi