21. Hukuk Dairesi 2016/4222 E. , 2017/6873 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespitiyle, maluliyetinden doğan maddi tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, meydana gelen zararlandırıcı olayın iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı vekili haklarında açılan davanın atiye bırakıldığı beyan edilmiş olmakla davalı ... hakkında açılan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı işveren site yönetimi hakkında açılan maddi tazminat davasının kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile 27.04.2009 tarihinde meydana gelen olayın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiş, 28.03.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile de davalı ... hakkında davayı takip etmediklerinden bu davalı hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini, 2.500,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalı ... yönetiminden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Islah, usulümüzde dava açılmasının hukuksal sonuçlarından olan iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağını karşı tarafın rızası olmaksızın aşmanın yegâne yoludur.
Kavram olarak; taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesine ıslah denir (HUMK m.83, HMK m.176) (Kuru, B., Hukuk Muhakemeleri Usulü, B.6.C.IV, ... 2001, s.3965 )
Eş söyleyişle ıslah, iyiniyetli tarafın davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurumdur. (YİBK’nin 04.02.1948 gün, 1944/10 E.-1948/3 K., HGK’nın 16.03.2005 gün, 2005/13-97 E.-2005/150 K. s. İlamları)
Islahın temel amacı, dava değiştirme yasağını, hasmın rızasını almaya gerek duymadan aşmak; böylece yeniden dava açma yükünden kurtularak, davaya getirilmesi unutulan vakıaları davaya dahil etmek, dava sebebini değiştirmek ya da ibraz ile ikame edilmesi ihmal edilen delilleri davada ileri sürme olanağını tarafa sağlamaktır. (Tutumlu, M.A., Kuram ve Uygulama Işığında Medeni Usul Hukukunda Islah, 2010, s.17)
Uygulamada gözetilmesi gereken ve yukarıda izah edilen denge olgusu, bazı hallerde ıslah yoluna başvurulmasına engel oluşturur.
Bu noktada istem sonucu kavramını açıklamak gerekir.
İstem sonucu, dava konusunu belirleyen tek ve asıl ögedir. Öğretide istem sonucu, mahkemeden istenilen şey olup davanın mevzuunu teşkil eder (Postacıoğlu, İ. E., Medeni Usul Hukuku Dersleri, 6.Bası, ... 1975) ve mahkemenin davayı kabul etmesi halinde kararında neyi hüküm altına alacağı hususunun açıkça beyan edilmesi keyfiyeti olarak anlaşılmaktadır.(Bilge N./Önen E., Medeni Yargılama Hukuku Dersleri, 3. Baskı, ... 1978)
Dava konusunun ne olduğu istem sonucu ile belirleneceğine göre, istem konusu ile dava sonucu iddianın ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı ve bu nedenle de ıslah kurumu açısından bir özdeşlik göstermektedir. (Yılmaz, E., Medeni Yargılama Hukukunda Islah, Değiştirilmiş 2. Bası, ...-2010, s.190) Dava konusunda yapılacak değişiklik, iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı kapsamında kalmakla birlikte, ıslah yolunun işletilmesi ile sağlanabilmektedir. Bu halde dava konusunun veya istem sonucunun değiştirilmesi yönünde yapılabilecek değişiklik tamamen ıslah veya kısmen ıslah şeklinde gerçekleşebilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun davanın tamamen ıslahını düzenleyen 180. maddesinde “Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi hâlde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.” şeklinde düzenleme mevcut iken kısmen ıslah 181. maddede kısmen ıslaha başvuran tarafa, ıslah ettiği usul işlemini yapması için bir haftalık süre verileceği, bu süre içinde ıslah edilen işlem yapılmazsa, ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edileceği kabul edilmiştir.
Tamamen ıslahta dava sebebi veya istem konusu tümüyle değiştirilmektedir. Böylece dava dilekçesindeki talepler artık hükme konu olamaz. Kısmen ıslahta ise önceden yapılan usuli bir işlemin düzeltilmesi, örneğin talep sonucunun arttırılması söz konusu olur. Uygulamada, istem sonucuna ilişkin fazlaya dair haklarını saklı tutan davacının dava değerini ıslah yolu ile arttırabileceği tartışmasız kabul edilmektedir. Bununla birlikte başından beri dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu edilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır. (HGK’nın 29.06.2011 gün, 2011/1-364 E.-2011/453 K., 15.06.2016 gün, 2014/4-1193 E.-2016/800 sayılı İlâmları)
Tüm bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; davacı vekili her ne kadar 28.03.2013 dilekçesi ile davayı tamamen ıslah ettiğini belirtmiş ise de dosyada mevcut vekaletnamede tam ıslah edilebileceğine ilişkin özel yetkisi olmadığı gibi dava dilekçesindeki taleplerin hükme konu edilerek davalı ... hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin talep edildiği, şu durumda dilekçenin davanın tam ıslahı olarak değerlendirilemeyeceği; kısmen ıslah düşünüldüğünde ise dava dilekçesi ile talep edilmeyen tazminat kaleminin ıslah dilekçesi ile iddia genişletilerek getirilemeyeceği gibi 6100 sayılı HMK"nın 141. maddesi değerlendirildiğinde karşı tarafın açık muvafakati olmadan da talebin genişletilemeyeceği ortadadır.
O halde, davalı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
26.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.