20. Hukuk Dairesi 2016/9579 E. , 2018/5932 K.
"İçtihat Metni"...........
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, 3402 sayılı Kanunun 22. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi hükmüne göre yapılan kadastro haritalarının yeniden düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılması işleminde......., (eski) 718 parsel sayılı 7350 m2 yüzölçümündeki taşınmazın, (yeni 11785 ada 11 parsel numaralı ve 7324,96 m2 yüzölçümlü) yine davalı adına tespit edildiğini, yenileme işleminin kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapılmadığını, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, yenileme kadastrosuna itiraz yönünden davanın reddine, dava konusu taşınmazın tesbit gibi tesciline, tapu iptali ve tescil talebi yönünden dava dilekçesinin görevden reddine karar verilmiş, hükmün Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/01/2014 tarih 2013/9145-2014/1116 E.K. sayılı kararı ile onanmasına karar verilmiş ve dava dosyası görevli Asliye Hukuk Mahkemesine aktarılmış, mahkemece davacının davasının kabulü ile 718 parsel (yeni parsel numarası 11785 ada 11 parsel olan) taşınmazın (A), (B) ve (C) harfleri ile gösterilen 22,41 m² olarak gösterilen kesinleşmiş orman kadastro sınırları içerisinde kalan bölümünün iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21.01.2015 tarih ve 2015/103-143 E.K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: ""Mahkemece, kesinleşmiş orman kadastro haritası ve tapulama paftasının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu orman bilirkişisi......... tarafından düzenlenen raporda, çekişmeli taşınmazın (A), (B) ve (C) ile gösterilen bölümlerinin kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde olduğu bildirilmişse de, orman kadastro çalışma tutanaklarının incelenmesinde;......itibaren orman sınır hattını güneybatı yönde düz hatla sol taraf Devlet Ormanı, sağ taraf Hazine arazisi olmak üzere takiple, 718 nolu parselin güneydoğu köşesine geldiği tespit edilerek bu noktaya yerlikaya üzerine 47 nolu......tesis edildiği bildirildiği anlaşılmakla, orman bilirkişisi tarafından düzenlenen krokide gösterilen hattın orman kadastro tutanaklarıyla çeliştiği, bu hali ile raporun denetime elverişli olmadığı anlaşılmakla, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen ........ ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman ....
Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6 - 7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve açıklayıcı kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi"" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama neticesinde ........parsel (eski parsel no 718) sayılı taşınmazın bilirkişiler........ kroki ve raporunda yeşil renk ile taralı (A) harfiyle belirttikleri 0,33 m², (B) harfiyle belirtikleri 0,94 m² ve (C) harfiyle belirttikleri 21,14 m² olmak üzere toplam 22,41 m² alanın kesinleşmiş orman kadastro sınırları içerisinde kalması nedeniyle tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Taşınmazın bulunduğu yerde 2005 yılında herhangi bir nedenle sınırlandırma dışı kalmış ormanların kadastrosu ve 2/B uygulaması, 1972 yılında genel arazi kadastrosu yapılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 25/09/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.