Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/4175
Karar No: 2017/6932
Karar Tarihi: 28.09.2017

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/4175 Esas 2017/6932 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2016/4175 E.  ,  2017/6932 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
    Hükmün davacı ile davalılardan TTK Genel Müdürlüğü vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.

    K A R A R

    1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlerle temyiz kapsam ve nedenlerine göre; davalı ...vekilinin tüm ve davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
    2- Dava, sigortalının iş kazası sonucu sürekli iş göremezliği nedenine dayalı maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece, 1.000 TL maddi tazminatın iş kazası tarihi olan 22.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
    Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, davacının kaza tarihinde işyerinde geçirdiği felç neticesinde %39,2 oranında malul kaldığı, davacı vekilinin dava dilekçesinde 1.000 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsilini talep ettiği, davacının 26.03.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile tazminat istemini davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiğini belirttiği, 12.12.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile 89.556,35 TL maddi ve 39.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsilini talep ettiği, mahkemece aynı davada ikinci kez ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle 12.12.204 tarihli ıslah dilekçesiyle talep edilen tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
    6100 sayılı HMK’nun “Hukukun Uygulanması” başlığını taşıyan 33.maddesine göre Hâkim, Türk hukukunu resen uygular. Bu kapsamda tarafların dilekçelerinde belirtilen nitelendirme ile hakimin bağlı olmadığı hukuki nitelnedirmenin hakim tarafından yapılacağı açıktır.
    HMK’nun 176. ve devam maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunun değiştirebilmesi imkânını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır.
    Hukuki sebeplerin değiştilmesi veya genişletilmesi davayı veya savunmayı değiştirme niteliğinde olmadığından bir tarafın bildirmiş olduğu hukuki sebebi değiştirebilmesi veya genişletebilmesi için karşı tarafın muvafakatına ihytiyaç olmadığı gibi ıslah yoluna başvurmasına da gerek yoktur (Prof Dr ..., Prof. Dr. ..., Prof Dr..., 2005, Medeni Usul Hukuku, Ders Kitabı, s:663)
    Bilindiği üzere, 4857 sayılı Kanun"un 2.maddesine göre bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir.
    İş Kanunu"nun 2.maddesinin 7.fıkrasına göre bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
    5510 sayılı Kanun"un 12/6.maddesi ile de asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumlu tutulmuştur.
    4857 sayılı Kanun"un 2/7.maddesi ile işçilerin İş Kanunu"ndan, sözleşmeden ve toplu iş sözleşmesinden doğan hakları, 5510 sayılı Kanun"un 12/6.maddesi ile de Kurumun alacakları ve işçinin sosyal güvenlik hakkı daha geniş koruma-güvence altına alınmak istenmiştir. Aksi halde, 4857 veya 5510 sayılı Kanun"dan kaynaklanan yükümlülüklerinden kaçmak isteyen işverenlerin işin bölüm veya eklentilerini muvazaalı bir biçimde başka kişilere vermek suretiyle yükümlülüklerinden kaçması mümkün olurdu.
    Asıl işveren ile alt işverenin birlikte sorumluluğu "müteselsil sorumluluktur". Asıl işveren, doğrudan bir hizmet sözleşmesi bulunmamakla birlikte İş Kanunu"nun 2.maddesinin 6.fıkrası gereğince alt işverenin işçilerinin iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle uğrayacakları maddi ve manevi zarardan alt işveren ile birlikte müteselsilen sorumludur. Bu nedenle meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde mirasçıları tazminat davasını müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilirler.
    Öte yandan asıl işveren ile alt işveren arasında yapılan sözleşme ile iş kazası veya meslek hastalığına bağlı maddi ve manevi tazminat sorumluluğunun alt işverene ait olduğunun kararlaştırılması; bu sözleşmenin tarafı olmayan işçi veya mirasçıları da bağlamaz.
    Bu açıklamalar doğrultusunda somut olay incelendiğinde, davacı vekilinin dava dilekçesinde açıkça davalıların kusurları oranında sorumluluğu sonucunu doğuracak şekilde talepte bulunmadığı gibi, yargılamanın devamı sırasında da müteselsil sorumluluktan feragat ettiğini açıkça beyan etmemesi karşısında, aralarında asıl ve alt işveren ilişkisi bulunduğu anlaşılan davalılar arasında sorumluluğun müteselsil sorumluluk olduğu açıktır. O halde hukuki nitelendirmenin Hakime ait olduğu da gözetildiğinde davacı vekilinin dayandığı hukuki sebebi açıkladığı 26.03.2014 tarihli dilekçesinin ıslah dilekçesi olarak kabulü mümkün değildir. Bu nedenle davacının 12.12.2014 tarihli dilekçesinin ilk ıslah dilekçesi olduğu kabul edilmesi gerekmektedir.
    Öte yandan harca tabi davalarda her dava açılırken davalıdan başvurma harcı ile nispi harca tabi davalarda nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır. Gerekli harçlar alındıktan sonra dava dilekçesi esas defterine kaydedilir ve dava, dava dilekçesinin esas defterine kayıt edildiği tarihte açılmış sayılır. İnceleme konusu olan bu olayda manevi tazminata ilişkin dilekçenin nispi harç yatırılmak suretiyle mahkemeye verildiği ve ancak başvuru harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Dilekçenin bu haliyle bir ek dava dilekçesi olarak kabulü dahi mümkün değildir. Islahta dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir.
    Bu nedenle davacının 12.12.2014 tarihli ıslah dilekçesinde talep ettiği maddi tazminat istemi hakkında dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler değerlendirilerek bir karar verilmesi ve aynı dilekçede talep edilen manevi tazminat istemi ile ilgili olarak “davacının ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine” şeklinde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 28/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi