17. Hukuk Dairesi 2016/2890 E. , 2019/6365 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkili şirketin işyerinin davalı ... şirketine sigortalandığını, 23.11.2011 tarihindeki depremde zarar gördüğünden enkaz kaldırma bedelinin de sigorta kapsamında olduğunu, enkazının davalı şirket tarafından kaldırılmadığını, dolayısı ile enkaz kaldırma bedelinin 16.12.2012 tarihinden itibaren yasal faizi birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacıya ait olan otelin depremden sonra zarar görmesine binaen 25.11.2011 tarihinde 2.831.450 TL ödemede bulunduklarını, davacının hasarını almasından dolayı müvekkilini ibra ettiğini belirterek enkazın AFAD tarafından ücretsiz kaldırıldığından haksız ve yersiz açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile 120.000,00 TL"nin 18.01.2012 tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, işyeri sigorta poliçesine dayanarak açılan tazminat istemine ilişkindir.
Sigorta sözleşmelerinde sigortalı ile sigortacı arasında gerek rizikonun niteliği ve gerekse tazminat miktarı
bakımından bir uyuşmazlık çıktığı takdirde taraflar arasında akdedilen sigorta poliçesi genel ve özel şart hükümleri, bu hükümlerde de boşluk olması halinde TTK"nun genel hükümlerinden ve devamında TBK hükümlerinden yararlanması gerektiği izahtan varestedir.
Poliçenin hadise tarihinde geçersiz olduğuna dair bir iddia yoktur. Aksine poliçe tarafların kabulündedir ve sigortacı tarafından tazminat ödenmiştir. Davalı ise;yapılan ödeme sonucu alınan ibraname ile sorumluluğunun kalmadığını savunmaktadır.
Dosyaya sunulu ibranameden, davacının işyerinde 23/11/2011 tarihinde meydana gelen deprem nedeniyle, kendisinin reddetmediği ibranameyi imzaladığı, 23/11/2011 tarihinde; Davalı ... şirketinin taraflarına ödediği gerçek ve mutabakatlarında olan tazminat bedelini(2.831,450 TL) tahsil etmekle, keşide ettikleri edecekleri faiz ve fazlaya dair hasar ve poliçeden yöneltilecek bütün yükümlülük ve taahhütlerinden ihtarnameler, açtıkları açacakları dava ve icra takipleri ile işleyecek bir alacak ve iddiaları kalmamak kaydı ile tam ve mutlak surette ibra ettiklerini, 3.şahıslara karşı olan talep ve dava haklarını yazılı tazminat miktarı kadar ... A.Ş"ye devir ve temlik ettiklerini kabul ettiği anlaşılmaktadır. Ödemenin 25/11/2011 tarihinde yapıldığı hususu tarafların kabulünde olup, dava tarihi ise 10/08/2012"dir.
Zarar miktarının tespiti yönünde mahkemece resen seçilen bilirkişilere hazırlattırılan raporda, davalı sigortacının dava konusu hadise nedeniyle ödemesi gereken enkaz kaldırma tazminat tutarının 120.000,00 TL olduğu bildirilmiş ve hükme esas alınmıştır.
Davadan önce ibraname karşılığı yapılan ödeme davacıya 2.831.450,00 TL olup, öncelikle TBK nun 28. maddesinde düzenlenmiş gabinin objektif unsuru olan ivazlar arasındaki açık bir nispetsizlik olup olmadığı ve yine subjektif unsuru olan müzayaka, hiffet ve tecrübesizlik hallerinin davacının otel işletmecisi bir tacir olduğu da dikkate alınarak somut hadisedeki varlığının değerlendirilmesi gerekecektir.
Davalı ... şirketinin davacıya yapmış olduğu ödeme ile gerçek zarar arasındaki farkın açık bir nispetsizlik oluşturup oluşturmadığı, dosyaya sunulan ibranamenin düzenlenme tarihi itibariyle davacının müzayaka içerisinde bulunmadığı ve TBK nun 28. maddesinde belirtilen koşulların değerlendirilerek taraflar arasında düzenlenen ibraname gereği davacının talepte bulunup bulunamayacağı, borcu
söndüren sebeplerden olan ödeme ve ibranamenin davacıyı bağlayıp bağlamadığı tartışılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ibranamenin mahkemece değerlendirilmeden eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 20/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.