3. Hukuk Dairesi 2016/9028 E. , 2018/1421 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; tarafların boşandıklarını, düğünde takılan ziynetlerinin tarafların son ayrılışından 4-5 ay kadar önce güvende olması için davalının ailesine teslim edildiğini, ziynetleri geri istediğinde davalının ailesinin köylerine götürdüğünü söyleyip ziynetleri bir daha geri getirmediğini belirterek, ziynet eşyalarının aynen veya fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 26.02.2016 tarihli dilekçesi ile talebini 13.086,76 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı; Ramazan bayramının ilk günü davacı gelmeyince kendi ailesine ziyarete gittiğini, bu sırada davacının babasını arayarak gelip kendisini götürmesini istediğini, giderken tüm şahsi ve ziynet eşyalarını, 3 aylık kira bedelini ve 2400 TL birikimleri, düğünden sonra alınan 55 gr altını da aldığını, bu terk üzerine boşanma davası açtıklarını ve kalan şahsi eşyalarını alması için ihtarname çekmeleri üzerine davacının kalan eşyalarını da aldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davalının köyde bayram ziyaretinde olduğu sırada davacının da babasını arayıp eşyaları alıp evden ayrıldığı, kadın evden zorla gönderilmediğinden altınları giderken yanında götürdüğünün kabulü gerektiği, davacı tarafından evden ayrılırken altınların götürülmediği veya daha önce bozdurulup harcandığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.
Dairemizin yerleşik uygulamasına göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür.
Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayları kanıtlaması gerekir.
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen ve götürülebilen türden eşyalardır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi, evden ayrılırken yanında götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını kadının ispatlaması gerekir.
Eldeki davada davacı kadın; ziynetlerin davalının ailesine teslim edildiğini ve istediğinde geri verilmediğini iddia etmiştir. Bu durumda, davacı iddiasını ispat etme yükümlülüğü altındadır.
Somut olayda, davacı kadın iddiasını ispat etmek için tanık dinletmiştir. Davacı tanığı ...; "..davacı köylüm olur. Davacı aynı zamanda uzaktan akrabam olur. Ben tarafların arası bozulunca barıştırmak için aracı oldum. Davalının anne babası düğünde takılan altınları ve bir miktar para vermeyi teklif etti. Kız tarafı daha fazlasını istedi. Davalı taraf çok buldu. O yüzden anlaşamadılar." şeklinde tarafsız ve görgüye dayalı beyanda bulunmuştur.
Mahkemece; anılan bu tanığın, tarafsız ve görgüye dayalı olan beyanına neden itibar edilmediği açıklanmadan, eksik inceleme ile davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.