8. Hukuk Dairesi 2014/8835 E. , 2015/12872 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesat aidiyetinin tespiti
.... ile Hazine aralarındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasının reddine dair ..... Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 27.12.2013 gün ve 80/541 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, tapuda Hazine adına kayıtlı 120 ada 1 parsel üzerinde bulunan muhdesatların vekil edeni tarafından meydana getirildiğini, ne var ki....... yapım çalışmalarının devam ettiğinden telafisi imkansız zarar görüleceğini açıklayarak, taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların vekil edene aidiyetinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazın baraj suları altında kaldığından davacının hukuki yararının bulunmadığı, bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi üzerine, hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamalar ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; davanın 120 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan kavak ve söğüt ağaçlarının aidiyetinin tespitine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Dava konusu 120 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, kadastro çalışmaları sırasında senetsizden, ham toprak niteliğiyle 10192.15 m2 yüzölçümlü olarak 08.09.2007 tarihinde Hazine adına tespit edilmiş, eldeki davada davacı....."in tespite itirazı üzerine, ....... Mahkemesi"nin 2007/378-280 Esas ve Karar sayılı kararı ile davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 28. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiş, 09.01.2008 tarihinde kesinleşen bu hüküm sonrasında taşınmaz Hazine adına tapuya tescil edilmiştir.
Daha sonra eldeki davanın davacısı..,...... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/1255-1419 Esas ve Karar sayılı dava dosyasında aynı taşınmaz (120/1parsel) hakkında kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuş, yapılan yargılama sonucunda mahkemece, "davacının dava konusu taşınmazda söğüt ve kavak ağacı yetiştirmek suretiyle zilyet olduğu anlaşılmış ise de, meyvesiz söğüt ve kavak gibi ağaçları yetiştirmek suretiyle sürdürülen zilyetliğin ekonomik amaca uygun olmadığı, zirai bilirkişi raporundaki zeminde bulunan ağaçların tablosuna göre de kadastro tarihinden geriye 20 yıllık zilyetlik süresinin ispatlanmadığı" gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, anılan hüküm Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle 29.11.2011 tarihinde kesinleşmiştir.
Muhdesatın tespiti davaları kendine özgü davalardan olup dava sonucunda verilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Taraflar arasında taşınmazın ortaklığının giderilmesi istemi ile açılmış derdest bir ortaklığın giderilmesi davası ya da kamulaştırma işlemi bulunmadığı takdirde bu davanın açılmasında güncel hukuki yarar bulunmadığı, eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde de tespit davası açılamayacağı kabul edilmektedir. Yargıtay"ın ve Dairemiz"in uygulaması bu yönedir.
Bu hukuksal olguların ışığı altında duraksamasız belirtmek gerekirse güncel hukuki yarar dava koşuludur.
Somut olaya gelince; davacı, davalı Hazine"ye ait tapulu taşınmaz üzerinde kavak ve söğüt ağaçları yetiştirdiğini, bu ağaçların .... firması tarafından yapılan Kandil baraj sahasında kaldığını öne sürmüş ve muhtesatın ve zilyetliğin kendisine ait olduğunun tespitini istemiştir.
Davacının meydana getirdiğini öne sürdüğü muhtesatın üzerinde bulunduğu taşınmazın kamulaştırma sahasında kalmaması halinde davacının tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmayacağı bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
Ne var ki, mahkemece, dava konusu muhdesatın üzerinde yer aldığı 120 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma sahasında kalıp kalmadığı ilgili kuruluştan sorulmamış, taşınmazın kamulaştırma sahasında kalıp kalmadığı belirlenmeden hüküm verilmiştir. Taşınmazın kamulaştırma planı kapsamı içerisinde kaldığının belirlenmesi halinde, tapuda taşınmazın Hazine adına kayıtlı bulunması ve fiilen baraj gölü altında kalmış olmasının, üzerinde varolan muhdesatlar zilyedinin tespit edilmesine engel olmadığından, bu gibi durumlarda HMK"nun 106/2. maddesi hükmü uyarınca güncel yararın varlığının kabulü gerekmektedir.
Şu halde; dava konusu taşınmazın kamulaştırma planı kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi, daha önce davacının dava konusu 120 ada 1 parsel sayılı taşınmazın mülkiyetinin adına aktarılması amacıyla az yukarıda esas ve karar numarası açıklanan... Asliye Hukuk Mahkemesi"nde açtığı tapu iptal ve tescil davasında yapılan yargılama sırasında taşınmaz üzerinde meydana getirilen muhdesatların tespit edildiği de gözönünde bulundurularak, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, güncel yararın bulunduğu sonucuna varıldığı takdirde belirtilen mundesatların davacı tarafından meydana getirilip getirilmediği konusunda olumlu ve olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan sebeple, yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 11.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.