17. Ceza Dairesi 2019/4139 E. , 2019/13842 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, iş yeri dokunulmazlığının ihlali, mala zarar verme
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yerel mahkemece sanıklar hakkında verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararların niteliği ile suçların tarihine göre dosya görüşüldü:
I-Sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan verilen hükme yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Anayasa Mahkemesinin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK"nun 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararları da kapsam ve içerik itibarıyla infaz aşamasında mahallinde gözetilebileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre, sanık ...’ın temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
II-Sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan verilen hükme yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanığın tekerrüre esas alınan ilamında yaş küçüklüğü nedeniyle indirim yapıldığı ve 5237 sayılı Yasa"nın 58/5. maddesi uyarınca fiili işlediği sırada 18 yaşını doldurmamış kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı, sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas başkaca ilamının da bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
2-T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK"nun 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK"nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ...’ın temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından 5237 sayılı TCK"nun 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılması ile “TCK"nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün” çıkartılarak, yerine “TCK"nun 53. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle uygulanmasına” cümlelerinin yazılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
III-Sanıklar ... ve ... hakkında hırsızlık ve iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından verilen hükümlere yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-6545 sayılı Yasa"nın 104. maddesi uyarınca kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğinin belirtildiği, 6545 sayılı Yasa"nın 62. maddesi ile değişik TCK"nun 142/2-h maddesinin 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girdiği ve atılı suç tarihinin ise 23.04.2014 olduğunun anlaşılması karşısında; sanıkların hırsızlık eylemlerinin suç tarihinde yürürlükte bulunan ve daha lehe olan TCK"nun 142/1-b bendine uyan hırsızlık suçunu oluşturduğu, 6545 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önceki TCK"nun 142/1-b maddesi ile hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden suç tarihinde yürürlükte olmayan ve aleyhe olan TCK"nın 142/2-h maddesi ile hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,
2-Müştekinin beyanında suç tarihinde gece saat 23.00 sıralarında kahveyi kapattığını, saat 05.45’te kahveye geldiğinde hırsızlığı fark ettiğini beyan ettiği, sanıkların atılı suçlamayı kabul etmediği ve suç tarihinde güneşin yaz saati uygulaması sebebiyle 06.20’de doğdununun anlaşılması karşısında;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 10/03/2015 tarih, 2014/10-613 Esas ve 2015/35 Karar sayılı kararında yer alan “Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; "Suçsuzluk" ya da "Masumiyet Karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; "İn dubio pro reo" olarak ifade edilen "Şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.” şeklindeki ifadelerde de belirtildiği üzere şüphe sanık lehine yorumlanarak suçların gündüz vakti işlendiğinin kabulü gerektiği gözetilmeden ve eylemin gece işlendiğine dair delillerin neler olduğu da kararda gösterilmeden, 5237 sayılı TCK"nun 143. ve 116/4 maddelerinin uygulanması suretiyle sanıklar hakkında fazla cezaya hükmolunması,
3-Suç tarihinde TCK"nun 143/1. maddesindeki artırım oranının üst sınırı 1/3 olmasına rağmen, sanıklar hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümlerde, 1/2 oranında artırım yapılması,
4-Sanıkların iş yeri dokunulmazlığının ihlali eylemini birden fazla kişi tarafından birlikte işledikleri sabit olduğu halde, hakkında TCK’nun 119/1-c maddesinin uygulanmaması,
5-Sanık ...’ın tekerrüre esas alınan ilamında yaş küçüklüğü nedeniyle indirim yapıldığı ve 5237 sayılı Yasa"nın 58/5. maddesi uyarınca fiili işlediği sırada 18 yaşını doldurmamış kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı, sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas başkaca ilamının da bulunmadığının anlaşılması karşısında, tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
6-T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK"nun 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK"nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ... ve ...’ın temyiz nedeni bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçu yönünden 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"nun 326/son maddesi uyarınca sanıkların kazanılmış hakkının gözetilmesine, 06.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.