3. Hukuk Dairesi 2020/2645 E. , 2021/3095 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TİCARET) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmiş ise de; temyize konu edilen kararda dava değeri duruşma sınırının altında olduğundan, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteğinin incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; elektrik enerjisi ihtiyacını davalı şirketten temin ettiğini, Danıştay 13. Dairesinin 06/04/2011 tarihli ve 2008/2695 E. 2011/1368 K. sayılı ilamı ile EPDK"nın 875 sayılı kararının iptaline karar vermesi nedeniyle perakende satış hizmet (PSH) bedelinin nispi ücret olarak tahsilinin hukuki dayanağının ortadan kalktığını; bu nedenle, 2007 Haziran döneminde davalı şirketin fazladan PSH bedeli tahsil ettiğini ileri sürerek; şimdilik 5.501,17 TL"nin, ödeme tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammı ve KDV’si ile birlikte davalı şirketten tahsilini talep etmiştir.
Davalı; elektrik faturalarının Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından onaylanan tarifelere uygun olarak tahakkuk ettirildiğini, davaya konu edilen iptal kararının perakende satış lisansı sahibi tüzelkişiler dışındaki tedarikçilerden elektrik satın alan serbest tüketicilerle ilgili olduğunu; davaya konu fatura döneminde serbest tüketici olması nedeniyle ikili anlaşma ile kendi seçtiği tedarikçiden elektrik satın alma imkanını kullanmayan davacı için iptal kararının uygulanmasının mümkün olmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalı ... şirketinin 2007 yılının Haziran döneminde davacı şirketten 4.662,01 TL PSH bedeli tahsil ettiği, işbu bedelin davacı şirketten alınmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar; tarafların temyizi üzerine, Dairece verilen 23/10/2017 tarihli ve 2016/3891 E. 2017/14365 K. sayılı ilamla; (1) nolu bent ile tarafların sair temyiz itirazlarının reddedildikten sonra, (2) nolu bent ile; davaya konu edilen düzenleyici işlemin (metedoloji) hukuka aykırı bulunarak Danıştay tarafından iptal edildiği, dolayısıyla dava konusu edilen düzenleyici işlem ile bu işleme bağlı olarak tesis edilen diğer düzenleyici işlemlerinde ortadan kalktığı, dosyaya sunulan tüketim ekstresinden Haziran 2007 döneminde davacı şirketten 4.662,01 TL PSH bedeli tahsil edildiği, davalı şirket yazısından davacı şirketin serbest tüketici belgesinin bulunduğu, bu durumda iptal kararı ile işlemden önceki hukuki duruma geri dönüldüğünden bilirkişiden
davacının "fazladan ödediği" miktar hususunda rapor alınması gerektiği, eksik inceleme ile davaya konu dönemde tahsil edilen bedelin tamamının iadesine karar verilmesinin isabetli bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma kararına uyan mahkemece; alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamından, serbest tüketici sıfatına haiz olan davacı şirketin, daha uygun bulduğu bir tarife üzerinden davalı şirket ile sözleşme akdettiği, davacı şirketin serbest tüketici sıfatına sahip olmasının tek başına Danıştay iptal kararının kapsamına alınması için yeterli olmadığı, davacı şirketin serbest tüketici sıfatı ile bir sözleşme yapıp, elektrik hizmetinden de bu sıfatı ile imzaladığı sözleşmeye istinaden yararlanması gerektiği, davacı şirketin taleplerinin Danıştay iptal kararının kapsamında olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun (EPDK) 875 sayılı kararı ile 01/09/2006 ila 31/12/2010 tarihleri arasındaki geçiş döneminde Perakende Satış Hizmet (PSH) tarifesinin kwh bazında belirlenmesine ilişkin 20 Dağıtım Şirketi İçin Gelir Gereksinimi Hesaplaması ve Tarife Metodolojisinin, Geçiş Dönemi Tarife Uygulamaları başlıklı II. Bölümünün (B) bendinin Danıştay tarafından iptal edilmiş olması nedeniyle; Haziran 2007 döneminde davacı şirket tarafından davalı şirkete elektrik tüketim bedeli ile birlikte nispi olarak ödenen PSH bedelinin istirdadı istemine ilişkindir.
Bilindiği üzere, mahkemenin, Yargıtay tarafından verilen bozma kararına uyması sonucunda, bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak”olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir(09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).
Bu ilke, kamu düzeni ile ilgili olup; Yargıtay tarafından re’sen dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz. Bu itibarla, mahkemenin sonraki hükmünün bozma kararında gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bozma nedenidir.
Bundan başka; usuli kazanılmış hakkın ikinci bir çeşidi daha vardır ki, bu da bazı konuların bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi ile meydana gelebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, (bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle) kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
Buna göre, bir hususun bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmesi iki şekilde olabilir:
1) O husus açıkça bir temyiz sebebi olarak ileri sürülmüş, fakat Yargıtay tarafından reddedilmiştir.
2) Veya o hususta bir temyiz itirazı ileri sürülmemiş olmasına rağmen, dosyanın Yargıtay dairesince incelendiği sırada dosyada bulunan yazılardan onun bir bozma sebebi sayılması mümkün olduğu halde o cihet Yargıtay tarafından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, somut olay incelendiğinde; mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen ilk karar, davalı tarafından, diğer temyiz sebepleri yanında “serbest tüketici olması nedeniyle ikili anlaşma ile kendi seçtiği tedarikçiden elektrik satın alma imkanını kullanmayan davacı için iptal kararının uygulanmasının mümkün olmadığı” sebebiyle de temyiz edilmiş ve Dairece davalı tarafın bu yöne ilişen temyiz itirazı reddedilmiştir. Diğer bir anlatımla, bu husus bozma kararı kapsamı dışında bırakılmış, dolayısıyla davacı yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bundan ayrı, bilirkişi marifetiyle davacının "fazladan ödediği" miktarın hesaplanması gerektiğine işaret eden bozma kararına, mahkemece uyulmasına karar verilmiş olmakla, bu yönden de davacı yararına usuli kazanılmış hakkın oluştuğu anlaşılmaktadır.
Buna göre, mahkemece; hükmüne uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılması ve bu bağlamda davacı şirket tarafından Haziran 2007 döneminde davalı şirkete ödenen 4.662,01 TL PSH bedelinden, hizmetin bir ücret karşılığı verilmesi gerektiği gözetilerek, EPDK tarafından davacı şirketin de dahil olduğu abone grubu için sonradan belirlenmiş olan 4,16 TL maktu ücretin mahsup edilmesi ve böylece belirlenen tutar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeler ile davacı yararına oluşmuş olan her iki türden usuli kazanılmış hakkın ihlal edilerek istemin tümden reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de, uyuşmazlığın özel veya teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle görüşüne başvurulan bilirkişinin, hukuki konularda görüş bildiren ve yanılgılı değerlendirmeler içeren raporunun hükme esas alınmış olması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün, HUMK"nın 428 inci maddesi gereğince davacı taraf yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.