20. Hukuk Dairesi 2017/8126 E. , 2020/1023 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili ve davalı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tapuda müvekkili adına kayıtlı ... köyü, 1424 ve 1425 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının beyanlar hanesinde bulunan “Kısmen orman sınırları içinde kalmıştır.” şeklindeki şerhin müvekkilinin tasarruf yetkisini kısıtladığını belirterek 1424 ve 1425 sayılı parsellerin orman olarak ayrılan bölümlerinin, 1424 ve 1425 sayılı parsellerden ifraz edilerek davalı adına tesciline ve ifraz edilecek bölümün değeri olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL. maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 14/07/2014 havale tarihli ıslah dilekçesi ile de dava değerini 179.032,29-TL"ye yükseltmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davaya bakma görevinin idare mahkemelerinde olduğu gerekçesiyle, davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmekle Dairemizin 20/06/2016 gün 2015/10006-2016/7218 E.-K. sayılı kararı ile özetle; "...davacının isteğinin tapu iptal ve tescil ile 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesine dayalı tazminat isteği olduğu ve idari bir işlem veya eylemin iptaline yönelik açılmış bir dava bulunmadığına göre, davaya bakma görevinin her iki istek yönünden de adli yargıya ait olduğu" gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulmasının ardından ıslah harcının davacı tarafa tamamlattırılması sonrasında yapılan yargılama neticesinde; davacının davasının kabulü ile, 179.032,29-TL"nin dava tarihi olan 27.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, dava konusu olan İstanbul ili, Silivri ilçesi, ... mahallesi, 1424 parsel sayılı taşınmazın 21.04.2014 havale tarihli bilirkişi raporunun ekinde bulunan krokide ( a ) harfi ile gösterilen kısmının ( 921,16 m2 ) ve İstanbul ili, Silivri ilçesi, ... mahallesi, 1425 parsel sayılı taşınmazın 21.04.2014 havale tarihli bilirkişi raporunun ekinde bulunan krokide ( d ) harfi ile gösterilen kısmının (7.100 m2) davacı adına olan tapusunun iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm davalı Hazine vekili ve davalı ... Yönetimi vekilince temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava; tapu iptali ve tescil davasıyla birlikte açılan 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesine dayalı tazminat davasıdır.
Tazminat isteğine dayanak Silivri ilçesi, ... mahallesi 1424 ve 1425 sayılı parsel, 1987 yılındaki tapulamada sırasıyla 6800 m2 ve 7700 m2 yüzölçümü olarak tarla vasfıyla
davacı ve dava dışı kişiler adına tespit ve tescil edilmiş iken 13/02/1996 tarihindeki hükmen tescil işlemiyle tamamı davacı adına tescil edilmiş olup, beyanlar hanesinde 12/07/2005 tarih ve 4634 yevmiye numarasıyla konulan “Bu parselin bir kısmı kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kalmaktadır.” şeklindeki şerhin malik/lehdar bölümünde ... yazılmış bulunmaktadır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; eldeki dava tapu maliki tarafından kesinleşen tahdide dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil talebi ile birlikte tazminat davası olup hükme esas raporlarını sunan bilirkişi kurulu tarafından taşınmazların toplam 8.021,16 m²"lik kısmının orman sınırları içinde kaldığı belirlenmiş ise de mahkemece kesinleşen tahdide ilişkin tutanaklar ve orman tahdit haritaları getirtilmediğinden rapor bu anlamda denetlenememiştir. Tazminat istemi yönünden ise; her ne kadar henüz tapu iptali söz konusu olmadığından dava tarihi itibariyle taşınmaz değerinin belirlenmesi doğru ise de, tazminat davalarında Kamulaştırma Kanunundaki esaslar çerçevesinde taşınmazın değeri belirleneceğinden taşınmazın niteliğinin arsa mı, arazi mi olduğunun tespit edilebilmesi için imar durumunun ilgili belediye başkanlığından sorularak araştırılması ve sonucuna göre emsal metodu ya da gelir metoduna göre bedelin hesaplanması gerekirken, mahkemece taşınmazın imar durumu yeterince araştırılmaksızın serbest piyasa rayicine göre taşınmaz değerini hesaplayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, belediye veya mücavir alan sınırları içinde kalan taşınmazın arsa niteliğinde olduğunun kabulü için uygulamalı imar planıyla iskan sahası olarak ayrılmış olması esastır. Aynı karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için değerlendirme tarihi itibariyle, belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (Belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanması ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
Taşınmaz değerlendirme tarihi itibariyle belediye nazım imar planı içinde ise Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3 E. - 1998/1 K. sayılı kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıkları da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
Bu hususlar belediye başkanlığından ve su ve elektrik idarelerinden ve diğer ilgili mercilerden sorulup alınacak cevap yazılarına göre taşınmazın değerlendirme tarihinde (tapu iptali ve tescil davalarının kesinleştiği tarihte) arsa niteliğinde olup olmadığı saptanmalıdır.
Mahkemece taşınmazın arsa olarak belirlenmesi halinde, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmaza ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili belediye başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporunun da denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş
ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği arazi olarak belirlenir ise, arazi niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, sulu olup olmadığı, yerleşim alanlarına uzaklığı iklim şartları, arazinin toprak ve topoğrafik yapısı ve bölgesindeki konumu gözetilerek oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmaz üzerinde meyve ağaçları varsa ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak tapu kapsamındaki taşınmazın değeri, tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği tarihe göre hesaplanmalı, taşınmaların varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre tespit ettirilmeli, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazın zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak, tapu sahiplerinin oluşan gerçek zararlarının saptanması gerekmektedir .
O halde; mahkemece öncelikle dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede yapılan orman tahdidine ilişkin tüm işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit haritası getirtilmeli ve çekişmeli taşınmazın değerlendirme tarihi olan dava tarihi itibariyle yukarıda açıklanan Bakanlar Kurulu kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı çerçevesinde arsa yahut arazi vasfında olup olmadığı araştırılmalı, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 15. maddesinde belirtilen yönteme göre orman mühendisi bilirkişi de yer alacak şekilde oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden keşif yapılmalı, taşınmazın kesinleşen tahdit sınırları içerisinde kalan kısmı tespit edilerek bu kısmın tapusunun iptaline karar verilmeli, tazminat davası ile tapu iptal ve tescil davası birlikte açıldığından taşınmazın tahdit sınırları içerisinde kalan kısmının dava tarihindeki gerçek değeri hesaplattırılmalı, bu noktada taşınmazın yukarıda açıklanan ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre dava tarihindeki gerçek değeri varsa üzerinde bulunan yapıların Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle tespit edilmeli, emsal satış yöntemine göre zarar belirlenecek ise taraflarca gösterilecek veya bilirkişi kurulu tarafından resen belirlenecek emsaller arasından, değerlendirme tarihine yakın zamanda, gerçek satışlara ait taşınmazın resmi satış tablosu getirtilmeli, imar parsellerine yakın olup olmadığı, kadastro veya imar parseli niteliğinde olup olmadığı, DOP düşülmesi gerekip gerekmediği araştırılmalı, çekişmeli taşınmazın konumunun, emsal taşınmaz ve çevredeki yakın imar parselleri ile birlikte kroki üzerinde gösterildiği, denetime imkan veren rapor hazırlattırılmalı ve oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Kabule göre de; TMK’nın 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davalarında sorumluluğun Hazineye ait olmasına rağmen mahkemece hükmedilen tazminatın Hazine ile birlikte Orman Yönetiminden tahsiline ve kabul ve red oranında davalı ... Yönetimi aleyhine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmesi de yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine ve Orman Yönetimi vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 26/02/2020 günü oy birliği ile karar verildi.