3. Hukuk Dairesi 2018/979 E. , 2018/1511 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; dava dışı ... ile kedilerine ait araçları takas etmek için anlaştıklarını, satış işlemlerini yapması için ...’e vekaletname verdiğini, aracının vekaleten dava dışı ...’a satıldığını, satın aldığı aracın işlemleri yapılırken alıcı olarak kendi adı yazılması gerekirken vekil ...’in isminin yazıldığını, daha sonra vekilin borcu nedeniyle araca haciz konulduğunu, davalı noterin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle sorumlu olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla araç bedeli 8.775,00 TL’nin 22/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; husumetin vekile yönlendirilmesi gerektiğini, vekaletname incelendiğinde davacının araç alım satımıyla ilgilendiğini, hataya düşmelerinin mümkün olmadığını, geçici belgenin üzerinde vekil kelimesinin yazmasının senedin iptali sonucunu doğurmayacağını, vekilin kendi ismini yazdırdığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; araç üzerine haciz konulmasının vekil ...’in borca batık olmasından kaynaklandığı, noterin vekilin durumunu araştırma görevinin bulunmadığı, aracın 24/02/2014 tarihinde alındığı, 07/03/2014 tarihinde haciz konulduğunu, bu süre içerisinde yanlışlığın farkına varılması gerektiği, vekilin okuryazar olarak evrakı sonuna kadar okuduğu, yanlışlık olsa dahi evrakın özü itibariyle geçerliliğini koruduğu, noterin yanlışlığı ile zarar arasında illiyet bağı kurulmadığı, kendi ağırlaştırdığı nedenlerden noterin sorumluluğu bulunmadığı, araç bedelinin de ödendiği zarar koşulu da oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava; Noterlik Kanunu"nun 162.maddesine dayalı noterin kusursuz sorumluluğuna ilişkin maddi tazminat davasıdır.
Noterlik Kanunu"nun 1.maddesinde; noterliğin bir kamu hizmeti niteliğinde bulunduğu, hukukî güvenliği sağlamak ve anlaşmazlıkları önlemek için işlemleri belgelendiren bir kurum olduğu belirtilmiştir.
Görevi belge ve işlemlere resmiyet kazandırmak olan noterlerin yaptıkları işlemler dolayısıyla meydana gelecek zararlardan ötürü sorumlu tutulması bir zorunluluk olarak kendini göstermektedir. Hâlen yürürlükte bulunan 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 162. maddesinde noterlerin hukukî sorumlulukları hüküm altına alınmış ve bu maddede kusurdan söz edilmemiştir. Bu sebeple noterlerin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan Noterlik Yasası"nın 72.maddesi gereğince noter; iş yaptıracak kişilerin kimlik ve adresleri ile gerçek isteklerini tam öğrenmekle yükümlüdür.
Dosyanın incelenmesinde; davacı tarafından dava dışı ...’e 06/06/2011 tarihli araç alım-satımına ilişkin vekaletname verildiği, bu kapsamda ... 8. Noterliğinin 24/02/2014 tarih ve 3335 yevmiye nolu araç satış sözleşmesiyle davacı adına kayıtlı aracın vekaleten dava dışı ...’a satıldığı, davaya konu bir sonraki 24/02/2014 tarih ve 3336 araç satış sözleşmesiyle de dava dışı ...’a ait aracın vekil ... adına satışının yapıldığı, araç tesciline ilişkin geçici belgenin altına ise “vekili ...” yazılarak davalı noterce imzalandığı, daha sonra vekil ...’in icra borcu nedeniyle haciz konulduğu görülmektedir.
O halde; mahkemece, dava konusu araç satışı sonrasında tesciline ilişkin geçici belgenin altına “vekili ...” yazılarak imzalanmasının ardından davalı noterce de kaşelenip imzalandığı anlaşılmakla davacı tarafından dava dışı ...’e verilen vekaletname uyarınca dava konusu araç satış sözleşmesinin davacı adına yapılması gerekirken, davalı noterin vekil adına satışı geçekleştirmesi nedeniyle dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmediği belirlendiğinden davalının kusursuz sorumlu olduğu dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken; yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün davacı yararına HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.