21. Hukuk Dairesi 2016/5004 E. , 2017/7112 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı ...arafından duruşmalı, davalı Kurum vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi. K A R A R
Dava; davacının, 18.01.2011 tarihinde davalı şirkete ait işyerinin çatısından düşerek yaralanması olayının iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; çatı aktarma ve inşaat işleri yapan davacı adına, talep edilen tarih itibari ile, davalı şirket tarafından düzenlenen işe giriş bildirgesi ve davalı Kurum"a bildirilen çalışma bulunmadığı, davacının kaza sonrasında emniyette verdiği ifadede; yaklaşık 27 yıldır bazen kendi adına, bazen başkasının yanında inşaat, kalıp, izolasyon ustası olarak çalıştığının, olay günü davalıya ait işyerinin yanındaki ..... isimli işyerinin çatısının tamirini bitirdiğinin, davalı işyeri sahibinin kendi işyeri çatısını yapmasını da istediğinin, davalı işyeri sahibi ile birlikte çatıya çıktıklarının, davacı ile 7.000,00 TL"ye anlaştıklarının, kendisinin malzeme listesini davalı işyeri sahibine verdiğinin, sözleşmeyi akşam yapmayı kararlaştırdıklarının, aşağıya inerken de plastik aydınlatmaya bastığı için yaklaşık 14 m yüksekten düştüğünün beyan edildiği, davalı şirket yetkilisi tarafından da; olay günü davacının kendisinin işyerinin yanındaki işyerinin çatısını yaptığının, ayaküstü davacıya kendisinin işyerinin çatısını ne kadara ve ne kadar sürede yapabileceğini sorduğunun, ancak davacının söylediği miktar nedeni ile anlaşamadıklarının, davacının yandaki işyerinin çatısına geçmek isterken kendi işyerinin çatısındaki şeffaf aydınlatıcıya basarak düştüğünün beyan edildiği, dava dışı ..... isimli işyeri sahibinin ise; kendi işyerinin çatısının tamirinin bittiğini, davacının davalı işyerinin çatısını tamir etmek için gittiğini, davacı ile davalı şirket yetkilisinin anlaşıp anlaşmadıklarını bilmediğini beyan ettiği, davalı Kurum müfettişi tarafından düzenlenen 03.07.2014 tarihli raporda; davacının en son yaptığı işin götürü bedel üzerinden çatı aktarma işi olduğu, davalı işyeri sahibi ile de aynı şekilde anlaştığı, dolayısıyla davacı ile davalı işyeri sahibi arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olduğu belirtilerek, olayın iş kazası olarak değerlendirilemeyeceğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın oluşması yönünden ilk koşul hizmet akdinin unsurlarının bulunmasıdır.
Hizmet akdi, Borçlar Kanunu"nun 313. maddesinde belirlendiği üzere; iş sahibi ile işçi arasında yapılan belli veya belli olmayan bir süre için görülen iş karşılığı ücret ödenmesini gerektiren bir sözleşmedir. Borçlar Kanunu"nun 353. maddesinde düzenlenen istisna akti ise; “İstisna, bir akittir ki onunla bir taraf (müteahhit), diğer tarafın (iş sahibi) vermeği taahhüt eylediği semen mukabilinde bir şey imalini iltizameder. ” şeklinde tanımlanmaktadır.
İstisna akdinde müteahhit, eser meydana getirmekten ibaret bir iş görme edimini borçlanmaktadır. Bir iş görme borcu doğuran sözleşme olmakla beraber, burada önemli olan çalışmanın kendisinden ziyade bu çalışma neticesi ortaya çıkan ve objektif olarak gözlenmesi kabil sonuçtur . Müteahhit, iş sahibi ile akdi ilişkiye girerken bir sonuç (eser) meydana getirmeyi taahhüt etmektedir. Bu anlamda eser; bir iş görme faaliyetinin maddi veya maddi olmayan sonucudur. Kuşkusuz bağımsız bir varlığı değiştirmeye, işlemeye veya biçimlendirmeye yönelik edimler de eser kavramına dahil sayılır ve istisna sözleşmesinin konusunu oluştururlar. Ücret belli bir süre çalışıldığı için değil, netice için ödenmektedir. Müteahhidin, kararlaştırılan zamandan önce taahhüdünü yerine getirmesi, ücret üzerinde herhangi bir etki meydana getirmeyecektir. İstisna akdinde ekonomik risk müteahhit tarafından yüklenirken, hizmet akdinde işveren tarafından karşılanacaktır.
Hizmet akdini karakterize eden unsurlar; “ücret”, “bağımlılık” ve “zaman” olarak sıralanabilir. Hizmet akdinde belirli bir süre çalışmak ön planda iken, istisna akdinde zaman belirleyici olmayıp sonuç ön planda tutulmaktadır. Hizmet akdinde işçinin işi ifa, özen gösterme, sadakat borcuna karşılık, işverenin ücret ödeme, ihtimam ve yardım gibi borçları bulunmaktadır.
Zaman ve bağımlılık unsurları hizmet akdinin ayırıcı ve belirleyici özellikleridir. Çalışan, Borçlar Kanunu"nun 313. maddesinin öngördüğü çerçeve içinde, zaman ve bağımlılık unsurlarını gerçekleştirecek biçimde çalışmaktaysa, aradaki çalışma ilişkisi hizmet akdine dayanıyor demektir. Bilindiği üzere zaman unsuru çalışmanın, işgücünün belirli ya da belirli olmayan bir süre içinde, işveren veya vekilinin buyruğunda bulundurmayı kapsamaktadır.
Hiç kuşkusuz çalışan, bu süre içinde, işveren veya vekilinin buyruğu ve denetimi altında (bağımlı olarak) edimini yerine getirecektir. Burada söz konusu olan bağımlılık ise her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında, çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir çalışmadır. Eğer ki çalışan, işgücünü belirli ya da belirli olmayan bir zaman için çalıştıranın buyruğunda bulundurmakla yükümlü olmayarak, işveren buyruğuna bağlı olmadan sözleşmedeki amaçları gerçekleştirecek biçimde edimini görüyorsa, sözleşmenin amacı bir eser meydana getirmekse çalışma ilişkisi istisna akdine dayanıyor demektir.
Somut olayda ise; hizmet aktinin değil istisna aktinin unsurlarının oluştuğu ve 18.01.2011 tarihinde meydana gelen olayın iş kazası olmadığı açıktır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan..."ye iadesine, 02.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.