3. Hukuk Dairesi 2017/14215 E. , 2018/1561 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; resmi daire elektrik abonesi olduğunu, davalı tarafından haksız olarak 44.583,75 TL yerine, 47.949,00 TL elektrik faturası tahakkuk ettirildiğini ileri sürerek; yanlış hesaplama sebebiyle fazla ödenen 3.365,25 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, sistemde Sağlık Müdürlüğü Tamirhanesi olarak kayıtlı bulunan 1015760 nolu tesisatın ölçü çarpanının sehven sisteme işlenmediğinin yerinde yapılan kontrol sonucunda tespit edildiğini ve eksik tahsil edilen tutarın yasal düzenlemeler çerçevesinde tahakkuk ettirilmiş olup, faturada herhangi bir hatanın olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; 1.120,40 TL" nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin karar dairemizin 2014/18636 Esas, 2015/15884 karar sayılı ilamı ile davacı resmi kurum olup tüketici tanımına uymadığı bu nedenle, yargılamanın Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, Tüketici Mahkemesi sıfatıyla işin esası hakkında yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek bozulmuştur.
Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
Mahkemece; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, ortada fazladan yapılan bir ödeme olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.
"Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde,Yargıtay, hükmü temyiz edenin aleyhine bozamaz. (... bozma yasağı). Bundan başka,taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde, Yargıtay"ın (temyiz eden tarafın lehine olarak) verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de artık,temyiz eden tarafın,önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Buna da "aleyhe hüküm verme yasağı" denir. Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesi, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgilidir." (... ,Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt ;5, 2001, s; 4732 -4737)
Somut olayda, mahkemece verilen ilk kararda davanın kısmen kabulü ile 1.120,40 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, anılan bu karar sadece davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ve yukarıda anılan nedenler ile bozulmuştur. Bozmaya uyulduktan ve bozma gerekleri yerine getirildikten sonra bu defa davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, önceki karar davalı tarafından temyiz edilmemiş olduğundan o kararda hükmedilen miktar davacı yararına kazanılmış bir hak oluşturmuştur. O halde, mahkemenin davacı yararına kazanılmış hakkı ihlal ederek aleyhe hüküm verme yasağına aykırı olacak şekilde karar vermiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.