1. Hukuk Dairesi 2015/15776 E. , 2018/13406 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVALILAR : ... V.D.
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada:
Davacı, ortak mirasbırakan ..."ın, maliki olduğu 746 ada 12 parsel sayılı taşınmazda kayıtlı 1 nolu bağımsız bölümü torunu olan davalı ..."a, 2 nolu bağımsız bölümü torunu olan diğer davalı ..."a ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini, devrin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı yapıldığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakan adına tescilini istemiş, yargılama aşamasında davalı ... yönünden talebinden vazgeçmiştir.
Davalı ..., temlikin bakım karşılığı yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., mirasbırakan tarafından kendisine temlik edilen 746 ada 12 parselde kayıtlı 2 nolu bağımsız bölümü satarak davacının payını ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı ile davalı ..."ın sulh olması sebebiyle ... hakkında karar verilmesine yer olmadığına, miras bırakanın mirasçılardan mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak 746 ada 12 parseldeki 2 nolu bağımsız bölümü torunu ..."a ölünceye kadar bakma akdiyle temlik ettiği gerekçesiyle 2 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptal edilerek veraset ilamındaki payları oranınca verasetten iştirak olarak mirasçılar adına tesciline ilişkin verilen karar Dairece; ".. mahkemece bırakan ..."ın mirasçılık belgesi taraflardan istenerek miras bırakanın, dava dışı mirasçılarının bulunması halinde ; davada yer almayan mirasçıların olurlarının alınması ya da terekeye TMK."nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek esas hakkında hüküm kurulması doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davalı ... aleyhine açılan davada sulh sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar kesinleşmiş olduğundan yeniden karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... aleyhine açılan davada 746 ada 12 parseldeki 2 nolu bağımsız bölümün davacının miras payı oranında iptali ile adına tesciline karar verilmiştir.
Kararı, davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi ..."ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalı ..."ın yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 683.10 TL. bakiye onama harcının temyiz eden davalı ..."dan alınmasına, 11/10/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının m. 611)). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının m.614)).
Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi yaşama süresince bakımı gerektiren ve rastlantıya (tesadüfe) bağlı bir sözleşme türü olup TBK"nun 611 maddesi bakım alacaklısı yönünden gerçek kişi olması dışında özel bir nitelik öngürmemiştir. Bu bakımdan bakım alacaklısının akit anında özel bakıma muhtaç durumda olmasını aramak kanunda bulunmayan bir unsur ilave etmek olur.
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (6098 sayılı Türk Borçlar Yasasının m.19)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunu değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
Muris ..." ın 05.10.2011 tarihinnde eşi ..." nin 10.04.2010 tarihinde davalı ..." ın babası olan murisin oğlu ..." ın 1988 diğer davalının babası oğul ..." ın 2005 tarihinde öldükleri mirascı olarak davacı ... ile kendisinden önce ölen oğullarından olma torunların kaldığı, murisin 746 ada 12 nolu parseldeki 1 nolu bağımsız bölümü davalı ..."a 2 nolu bağımsız bölümü diğer davalı ..." a 28.04.2006 tarihinde ölünceye kadar bakıma akdi ile temlik ettiği kayden sabittir.
Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden murisin akdi yaptığı tarihte 78 yaşında olduğu davalılar ile aynı apartmanda kendi dairesinde oturduğu, bilahare davacı kızının yanına gittiği ve orada öldüğü anlaşılmaktadır.
Kimi tanıklar murisin mal kaçırma amacı ile temlik yaptığını bildirmiş iseler de bu tanıkların kendi görüsüdür. Kimi tanıklar da davalıların babalarının ölümü nedeniyle temlikin yapıldığını, davacı kızına da taşınmaz verdiğini bildirmişlerdir.
Muris yaşadığı sürece bakılmadığı iddiası ile bir dava açmadığına göre artık murise davalı tarafından bakıldığının kabulü zorunludur.
Toplanılan deliller yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde temlikin mal kaçırma amacı ile değil gerçekten bakılma amacı ile yapıldığı, aksi kabul edilse bile aralarında problem olmayan, yanında öldüğü ve taşınmaz verdiği kızından mal kaçırmasını gerektirir bir sebep ortaya konulamadığından amacın babaları ölen torunlarını korumak olduğu, bu durumda da muvazaadan söz edilemeyeceği açıktır. Tüm bu açıklamalar karşısında davanın reddedilmesi için hükmün bozulması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama görüşüne katılamıyorum.