3. Hukuk Dairesi 2020/7539 E. , 2021/3105 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ....BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ... HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı ... ve ..."in istinaf başvurusunu kabulü ile kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili ile davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; avukat olduğunu, davalıların murisi ....’ı .... köyünde bulunan 974 ve 978 parsel sayılı taşınmazlar ile ilgili açılan ortaklığın giderilmesi davalarında davacı vekili olarak temsil ettiğini, muris ....ile aralarındaki ücret sözleşmesinde vekalet ücretinin 150.000 TL olarak kararlaştırıldığını, 978 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili açılan davada taşınmazın mezarlık yeri olduğunun anlaşılması sebebi ile murisin davadan feragat ettiğini, diğer taşınmaz ile ilgili açılan davanın kabul ile sonuçlanıp kesinleştiğini, murisin bu aşamada vefat ettiğini, davalı mirasçılara vekalet ücretinin ödenmesi için ihtarname gönderdiğini, ancak bir sonuç alamadığını, bunun üzerine 978 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili davanın feragat ile sonuçlanmasının yanı sıra 974 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili açılan davanın geldiği aşamayı da dikkate alarak 50.000 TL vekalet ücretinin tahsili amacıyla davalılar aleyhine icra takibi başlattığını, davalıların takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalıların itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalılar aleyhine alacağın %20’si oranında inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile,.... İcra Müdürlüğü’nün 2016/2629 Esas sayılı dosyasına vaki itirazının 30.968,00 TL asıl alacak yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmemesine, karar verilmiş; hükme karşı, davacı ve davalı ... ve ... istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi"nce, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı ... ve ..."in istinaf talebinin kabulü ile, HMK"nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca .... Tüketici mahkemesi’nin 05/01/2018 tarihli ve 2016/1831 Esas 2018/11 Karar sayılı kararının düzeltilerek yeniden hüküm kurulmasına, davanın kısmen kabulü ile, davalılar ..., ...., ... ve ..."ın ..... İcra Müdürlüğü’nün 2016/2629 takip sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının 30.968,00 TL asıl alacak yönünden, istinaf yoluna başvuran davalılar ... ve ..."in Antalya 13. İcra Müdürlüğü’nün 2016/2629 takip sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının ise 1.000,00 TL asıl alacak yönünden (tahsilde tekerrür olmamak üzere) iptali ile takibin bu miktarlar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, yasal koşulları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-6763 sayılı yasa ile 6100 sayılı HMK"na eklenen geçici 1. madde uyarınca, aynı kanunun 362. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, yeniden değerleme oranına göre 01.01.2018 tarihinden itibaren 47.530,00 TL’ye çıkarılmıştır. Davalı ...’ın temyiz incelemesine konu ettiği dava değeri, karar tarihi (02.07.2018) itibariyle 47.530,00 TL’yi geçmediğinden HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince davalı ...’ın temyiz hakkı bulunmamaktadır. O nedenle miktar itibariyle kesin olan karara ilişkin davalı ...’ın temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davacı eldeki dava ile, vekalet ücretinin tahsili amacıyla başlattığı takibe vaki itirazın iptalini talep etmiş; Mahkemece, davacı avukatın vekalet ücret sözleşmesinde kararlaştırılan vekalet ücretinden daha az bir ücret talep ederek zımnen vekalet ücret sözleşmesini hükümsüz kıldığı, fahiş ücret içeren bu sözleşmeye dayanılarak davanın sonuçlandırılamayacağı, davacı avukatın devam edip sonuçlandırdığı ortaklığın giderilmesi davasına konu taşınmazın değerinin murisin payına düşen değeri üzerinden Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesine göre vekalet ücretinin talep edilebileceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile takibin 30.968,00 TL üzerinden devamına karar verilmiş; karara karşı davacı ve davalı ... ile ...’in istinaf yoluna başvurması üzerinde, davacının istinaf başvurusunun esastan reddi ile, davalı ... ile ...’in istinaf başvurusunun, dava değeri ile sözleşmede kararlaştırılan ücret miktarı arasında aşırı oransızlık bulunduğu, sözleşmenin diğer tarafı olan murisin hukuki işlemlere dair konularda bilgisizliği, tecrübesizliği ve düşüncesizliğinden faydalanılarak orantısız bir vekalet ücretinin belirlendiği, vekalet ücret sözleşmesinin gabinin objektif ve subjektif unsurlarını taşıdığı, bu sebeple sözleşmenin ücrete ilişkin bölümünün geçersiz olduğu, buna göre davacı avukatın hizmet vermeye başladığı tarihte uygulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takip ettiği iki ortaklığın giderilmesi davası için 500’er TL olmak üzere 1.000 TL vekalet ücreti talep edebileceği gerekçesiyle, davalı ... ve ...’in istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının düzeltilmesine, davaya konu takibin istinaf yoluna başvurmayan davalılar yönünden 30.968,00 TL, istinaf yoluna başvuran davalılar ... ve ... yönünden 1.000 TL üzerinden devamına karar verilmiştir.
6110 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesi yargılamaya hakim olan ilkelerden taleple bağlılık ilkesini düzenlemektedir. Buna göre hakim, tarafların talepleriyle bağlı olup ondan fazlasına veya talepten başka bir şeye karar veremez ancak duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Kanunun 341. ve devamındaki maddeleri ise kanun yollarından istinaf kanun yoluna ilişkin düzenlemeleri içermektedir. Kanunun 342. maddesine göre istinaf yoluna başvurma dilekçeyle yapılır ve istinaf dilekçesinde istinaf yoluna başvuru sebepleri ve gerekçesi bulunur. İstinaf incelemesinin kapsamı ise kanunun 355. maddesinde “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu hükümler doğrultusunda kamu düzenine aykırılık hali dışında istinaf mahkemesince istinaf dilekçesinde gösterilmeyen bir neden resen dikkate alınamaz ve inceleme dilekçede belirtilen sebeplerle sınırlı olarak gerçekleştirilir.
Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, her ne kadar istinaf yoluna başvuran davalıların gabin yönündeki istinaf sebeplerinin kabulüne karar verilerek hüküm kurulmuş ise de, davalıların istinaf başvuru dilekçesinin incelenmesinden davacı ile muris arasında düzenlenen vekalet ücret sözleşmesinin gabin nedeniyle geçersiz olduğuna ilişkin bir istinaf sebebi bulunmamaktadır. Diğer yandan davaya konu vekalet ücret sözleşmesi tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 21. maddesinde (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 28. maddesi) bir sözleşmede bedeller arasında açık bir orantısızlık bulunduğu taktirde, orantısızlık zarar görenin zor durumda bulunmasından, düşüncesizliğinden veya tecrübesizliğinden istifade edilerek meydana gelmiş ise zarar görenin bir sene içerisinde sözleşmeyi feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabileceği düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre zarar gören gabin sebebiyle sözleşme ile bağlı olmadığını sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde ileri sürebilecektir. Anılan düzenlemeler dikkate alındığında gabin, zarar gören tarafından kanunda öngörülen hak düşürücü süre içerisinde ileri sürülebilen, hak dürücü sürenin geçmesiyle birlikte zarar görenin sözleşmeyi iptal etme hakkını yitirdiği, Mahkeme tarafından da somut uyuşmazlıkta taraflarca hak düşürücü süre içerisinde ileri sürülmediği sürece resen gözetilmesi mümkün olmayan bir iptal sebebidir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında bölge adliye mahkemesince, HMK’nın 26. ve 355. maddeleri uyarınca istinaf yoluna başvuran davalıların istinaf dilekçesinde belirttiği istinaf sebepleriyle sınırlı olarak inceleme yapılması gerekirken, istinaf sebebi olarak istinaf dilekçesinde belirtilmeyen ve kamu düzenine aykırılık kapsamında kalmadığı anlaşılan, bu sebeple resen gözetilmesi mümkün olmayan gabin hususu yönünden inceleme yapılarak karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı ...’ın temyiz dilekçesinin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK"nın 371. maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.