1. Hukuk Dairesi 2016/8356 E. , 2018/13411 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM
Taraflar arasında görülen tapu maliki ile mirasbırakanın aynı kişi olduğunun tespiti davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tespit istemine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ..."nın maliki olduğu 28 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında ... kızı ölü ... mirasçıları şeklinde yazıldığını ileri sürerek, ... kızı ölü ... ile mirasbırakanı ... kızı ..."dan doğma 1266 doğumlu ..."nın aynı kişi olduğunun tespitini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, her ne kadar davacının mirasbırakanı ..."nın çocuklarının isimleri nüfus kaydı ile kadastro tutanağında aynı olsa da, ..."nın eşinin ve tüm çocuklarının babasının adının ... olduğu, dava konusu parsele ait mahkeme dosyasında yer alan bilgilere göre ise ..."nin çocuklarının babasının adının ... olduğu, tapuda kayıt düzeltimi yapılırken mülkiyet nakline sebebiyet vermemek için öncelikle nüfus kayıtlarının düzeltilmesi gerektiği, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 28 parsel sayılı taşınmazın 28.12.1951 tarihinde Ağustos 1289 tarihli 50 nolu tapu kaydına istinaden "....."in kızı ..."nin 318" de ölerek evlatları ... ve ... ve ... ve ... ve ... ve ..."i terkettiği... ..."in de 332"de ölümü ile kardeşleri ... ve ... ve ... ve ... ile ölü ..."un çocukları ... ve ..."ü terk ettiği.." açıklaması ile bir kısım payların ... çocukları, ..., ..., ..., ... ve ... adlarına tespitinin yapıldığı, tespite itiraz üzerine Mahkemece, 80/320 payın ... kızı ölü ... mirasçıları adna tesciline karar verildiği, ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 1988/688 Esas ve 1988/806 Karar sayılı veraset ilamında davacının mirasbırakanı olan 1266 doğumlu ..."nın, 15.10.1920 tarihinde ölümü ile verasetinin çocukları ..., ..., ..., ... ve ..."ya kaldığı, bunların da ölümü ile adı geçen mirasçılara kaldığının belirtildiği, tapulama dosyasında bulunan ..."a ait ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 17.07.1968 tarih, 1968/188 Esas ve 1968/319 Karar sayılı veraset ilamında anne adının ..., baba adının İsa olarak yer aldığı, ..."a ait ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 01.05.1984 tarih, 1984/111 Esas ve 1984/172 Karar sayılı veraset ilamında ise anne adının ..., baba adının İsa olarak yer aldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere tapu kaydında düzeltim davalarında taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Somut olayda; davacının mirasbırakanı ..."nın veraset ilamında belirtilen ..., ..., ..., ..., ... ... isimli çocukları ile 1951 tarihinde yapılan kadastro tespitine ilişkin kayıttaki ... çocukları ..., ..., ..., ...ve ..."in davacının mirasbırakanı ..."nın veraset ilamı ile örtüştüğü, yine tespit tutanağında ..."nin çocuğu ..."in 1332 yılında ölümü ile verasetinin kardeşleri ..., ..., ... ve ... ile ölü ..."un çocukları ... ve ..."e kaldığının belirtildiği, davacının mirasbırakanı ..."nın nüfus kaydında ise ...dan olma 1879 doğumlu oğlu ..."nın 1332 (1916) tarihinde öldüğünün belirtildiği, davacının mirasbırakanı ..."nın oğlu ..."ni nüfus kaydının incelenmesinde ise ... ve ... isimli çocuklarının bulunduğu, ne var ki davacının mirasbırakanı ..."nın nüfus kaydında yer alan çocukları ..., ..., ... ve ... ."nin babalarının ismi ... olarak yer almasına rağmen tespit tutanağında ..., ..., ... ve ..."in baba isimlerinin ... olarak gözüktüğü, tapulama dosyasında bulunan tespit maliki ..."nin mirasçısı ...ve ..."ın veraset ilamlarında baba adlarının ... olarak yer aldığı, ... ."ın anne adının ..., ..."ın anne adının ise ... olarak yer aldığının belirlenmesine rağmen, mahallinde keşif yapılarak yerel bilirkişilerin dinlenmediği, zabıta araştırmasının yapılmadığı ve bu çelişkinin sebebinin araştrılmadan sonuca gidildiği görülmektedir.
Hâl böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak talebe konu taşınmazın maliki ile davacının mirasbırakanının aynı kişi olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.