Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/17234
Karar No: 2018/13420
Karar Tarihi: 11.10.2018

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2015/17234 Esas 2018/13420 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2015/17234 E.  ,  2018/13420 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ :TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda yerel mahkemece asıl davada davalı ... yönünden husumet nedeniyle ret, birleştirilen davada davalı ... yönünden davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Asıl ve birleştirilen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı, mirasbırakan ...’ın evlatlığı olup, mirasbırakanın maliki olduğu 228 ada 11 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 2 no’lu meskeni, mal kaçırma amacıyla, bedelsiz şekilde ve muvazaalı olarak davalı yeğeni ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, davalının alım gücü bulunmayıp mirasbırakan ile arasının açık olmasından yararlandığını ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiş; birleştirilen davada, dava konusu taşınmazın dava tarihinden bir gün önce davalı ... tarafından eniştesi olan davalı ...’a muvazaalı şekilde temlik edildiğini ileri sürerek husumeti kayıt maliki olan davalı ...’ye yöneltmiştir.
    Asıl davada davalı ..., çekişme konusu taşınmazı, 2013 yılında intifa hakkı ölene kadar mirasbırakanda kalmak üzere bedeli mukabilinde satın aldığını, mirasbırakanın ölünceye kadar bu taşınmazda yaşadığını, 13/01/2014 tarihinde de taşınmazı diğer davalıya sattığını, muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek; birleştirilen davada davalı ..., çekişme konusu taşınmazı 80.000-Tl bedelle davalı ...’den satın aldığını, satış bedelini önce senet vermek suretiyle daha sonra banka havalesi ile ödediğini, taşınmazı boşaltmasını ihtarname ile davacıya bildirdiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, asıl davada davalı ... yönünden davanın husumet nedeniyle reddine, birleştirilen davada davalı ... yönünden, iddianın kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1938 doğumlu mirasbırakan ...’ın 25.11.2013 tarihinde ölümü üzerine, 1986 yılında eşiyle birlikte evlat edindiği davacı ...’nun mirasçı kaldığı, mirasbırakanın dava konusu 228 ada 11 parsel sayılı taşınmazda bulunan 2 no’lu bağımsız bölümü intifa hakkını üzerinde bırakarak 03.01.2013 tarihinde çıplak mülkiyetini asıl davada davalı ...’a satış yolu ile temlik ettiği, Cemal’ın da dava konusu taşınmazı 13.01.2014 tarihinde satış suretiyle birleştirilen davanın davalısı ...’ye temlik ettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda HMK 190 ve TMK 6. maddeleri gereğince davacı iddiasını ispatla mükelleftir.
    Somut olaya gelince, davacının tanık göstermediği, dinlenilen davalı tanıklarından birinin, mirasbırakanın dava konusu taşınmazı satmaya ihtiyacı olduğundan bahsettiği, diğerinin ise bilgisinin duyuma dayalı olduğu, ilk el davalı ...’e yapılan temlikin muvazaalı ve bedelsiz olduğunun kanıtlanamadığı, gerekçede her ne kadar sosyal ve ekonomik durum araştırmasına atıf yapılarak işlemin gerçek bir satış olmadığının anlaşıldığı belirtilmiş ise de, kolluk tarafından düzenlenen sosyal ve ekonomik durum araştırmasında işin esasına yönelik değerlendirmelerin hükme esas alınamayacağı açıktır.
    Hal böyle olunca, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalıların değinilen yönden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi